'O sen miydin?'

18 1 0
                                    

*Massachusetts Üniversitesi:Amerika'nın Massachusetts eyaletinde bulunan,Amerika'nın en iyi üniversiteleri arasında gösterilen bir üniversitedir.

Hastaneden çıkalı bir haftaya yakın olmuştu o sırada terapi işi kesinleşmişti. Şu adı Batı olan adamın odasını bulmaya çalışıyordum. Tam da o sırada onu gördüm ve hemen yanına gittim. Bana baktı ve "Odamı mı arıyorsun?" Diye sordu. Evet anlamında kafamı salladım bana gülümsedi ve onu takip etmemi işaret etti. Bende dediğini yapıp adımlarımı onun gittiği yere doğru sürüklerken bir anda bir kapının önünde durdu açtı ve beni içeri buyur ettikten sonra kendiside girdi.

Odasının duvarında bir sürü belge vardı. Merakımdan dolayı mezun olduğu üniversiteyi arıyordum ki ciddi bir şok yaşadım. Şaşkınlığımı gizleyemeyerek "Massachusetts Üniversitesi* mi?" Diye sordum. Biraz utanmış bir ifadeyle başını salladı. "Senin burada ne işin var o zaman?" Diye sordum. "Annem hastalandı,bende yanında kalmak için buraya taşındım." Dedi. Tamam işte şimdi Massachusetts Üniversitesi'nden hem de tıp fakültesi'nden mezun olmuş bir deha karşımdaydı.

Ona kısaca "Geçmiş olsun." Dedim. Teşekkürler dedi ve "Evet şimdi asıl konumuza gelelim." Dedi. "Alesya, Rüzgar Bayrak senin tam olarak neyindi?" Diye sordu. Herşeyimdi. Ya da herşeyimden bile fazlası. Hep ağlamama neden olan herkesin mükemmel bulduğu hayatımdan çekip çıkarmıştı beni. Bana aydınlığı göstermişti. "Herşeyimden bile fazlasıydı." Dedim kısaca. Bana yavaşça kafasını salladı ve "Gitmesi senin için çok ani ve üzücü olmalı." Dedi.

"Beni karanlığımdan kurtaran kişiydi o. Evet,bana hastalığından kurtulmasının imkansız olduğunu söylediler ama hep bir umut vardı içimde. Hiç gerçekmiş gibi değildi,hala yeşil gözlerini bana kenetleyip gülümseyerek 'Seni seviyorum.' diyordu. Hala yanımdaydı. Ben... Ben sadece..." Sözlerime devam edemedim ve ağlamaya başladım.

Bana masasının üzerindeki peçeteden uzattı ve "Senin için ne kadar zor olduğunu anlıyorum Alesya." Dedi ve "Şöyle düşün,birisi seni karanlığından kurtardı ve en önemlisi seni o karanlığından kurtaracak kadar iyi biriyle karşılaştın." Diye sözlerine devam etti. Sonra biraz daha sakinleştiğimi anlayınca "Karanlığım derken neyden bahsediyordun bu arada?" Diye sordu.

"Ben İzmirliyim aslen,ailem orada doğmuş,orada büyümüş,orada okumuş,orada çalışmaya başlamış,orada evlenmiş ve orada yaşamaya devam etmişler. Yavaş yavaş isim yapmaya başlamışlar,ünlenmişler ve zenginleşmişler. Bir anda para görünce de delirmişler sanırım. Sonra ben doğmuşum ama doğup doğmamam unurlarında olmamış daha çok para hırsı bürümüş gözlerini." Dedim. Sonra derin bir nefes aldım ve "Yani benle konuşmadılar,benle oynamadılar,beni büyütmediler,bana sadece pahalı bir şeyler aldılar ve onların adını lekeleyecek bir şeyler yapmamam için bana hayatın ta kendisini yasakladılar." Bana baktı ve anladığını belirtircesine kafasını salladı.

"Peki sen nasıl buraya geldin?" Diye sordu bana. "Geçen sene ailemi karşıma aldım. Lisenin son yılını burada okuyacağım diye,ilk defa. Sonra ailemi boş verdim. Benim hayatım,benim kararım dedim. Bu sene istediğim yeri kazanamadım." Bana baktı ve "Anladım." Dedi.

Ona baktım ve "Ben sana bir şeyler sorabilir miyim?" Dedim. İlk önce biraz afalladı. "Ne olduğuna bağlı." Dedi sakince. Ben de hemen "Adın Batı ama tam adın ne?" Diye sordum. Zaten bozuk olan gözlerim onun belgelerindeki bit gibi yazıları net olarak göremiyordu. " Batı Savina Belikov." Dedi. Ona ilk önce garip garip baktım "Nerelisin sen?" Diye sordum. "Annem türk,babam Rus." Dedi. "Massachusetts şimdi anlam kazandı." Dedim. Bunun üzerine gülümsedi ve "Başka soracağın bir şey yoksa devam ediyorum." Dedi. "Sonra sorarım." Diye onu cevapladım.

"Rüzgar ile nasıl tanıştın?" Diye sordu. "Bir yaz gecesi Kordon'da bir cafede oturmuş bir şeyler düşünüyordum. Ailemin izin verdiği arkadaşlarımdan biriyle gelmiştim Beş dakika önce onu almaya gelmişlerdi. Dört sene önceydi. On altı yaşındaydım. Hayattan pek bir beklentim yoktu. O sırada daha orta okuldaydım. Ailem beni iki sene geç vermişler okula. Asla özgür olamayacağım ve istediğimi yapamayacağım diye düşünüyordum. O sırada bir çocuk panik halinde yanıma gelip buraları tanımadığını ama saklanacak bir yere ihtiyacı olduğunu söyledi. Şaşırdım açıkçası. Ona baktım ve tamam dedim. Aslında bu benim için aileme bir başkaldırı gibiydi ilk defa onlardan habersiz böyle bir şey yapıyordum beni almaya ancak bir ya da bir buçuk saat sonra gelebilecekleri için çok da sorun olmazdı zaten. Onu bulunması çok zor bir yere götürdüm. Kesinlikle çok aptalca bir şey. Bir sapıkta çıkabilirdi ama o çıktı. O da ailesinden kaçıyormuş meğer,yeni taşınmışlar benim aksime ve benim aksime ailesinin her dediğini yapmak yerine kendi için karar verdiklerini yapıyormuş. Ben gitmek zorundaydım. Ailem az sonra gelirdi muhtemelen ve bu küçük başkaldırımı öğrenirlerse benim için sonucu kesinlikle hiç iyi olmazdı sonuçta. Numaralarımızı birbirimize verdik. Vedalaştık. Yanımıza taşınmışlar meğer,ailesinin de durumu gayet iyiymiş. Aşık olduk zaman geçtikçe. On dokuzuma geldim. Son senemi İstanbul'da okuyacağını söyledim. İlk önce karşı çıktıklar onlar gibi İzmir'de Ege Üniversitesi Tıp bölümünden mezun olup onların işinin başına geçip kliniklerini yönetmeni istediler ama ben karşı çıktım. Onlar gibi bir şehire kısılıp kalmak istemediğimi söyledim. İzmir'i çok severim aslında. Benim sırdaşımdır ama hayallerim hep daha yüksekti. Lise puanım buradaki mükemmel okullara tutuyordu ama ailem beni daha iyi hapsetmek için hep yanlarında olmamı istedi. Ben ilk defa onlara böyle ciddi bir şekilde baş kaldırdım ve hayatımı kendim çizmek istediğimi söyledim. Rüzgar beni evden çıktığımda alıp ailemin bana asla göstermediği,kötü dedikleri kayalıklara,ormanlara,küçük dükkanlara,yerel lokantalara ve bunun gibi şeylere götürdü beni. İstanbul'a gitmemi sonuna kadar destekledi ve hatta o da benimle geldi ama şimdi yalnızım,tamamen yalnız. Hiç kimsem yok." Dedim ve ağlamaya başladım. Sulu göz değilimdir aslında ama bir insan ışıkları ona gösteren insanı kaybederse bu hale düşerdi normal olarak.

Bana baktı ve "Ben buradayım Alesya." Dedi. "Psikiyatristim olarak." Dedim. Bana içten bir şekilde gülümsedi ve "Arkadaşın olarak." dedi. Bunu cidden içten bir şekilde söyledi. "Ben senin hastanım." Dedim. "Hastam olmadan önce bana sarılıp ağladığını unuttun mu?" Diye sordu. "O sen miydin?" Dedim şaşkınlıkla. "Evet." Dedi ve "Bir arkadaşın olarak bir ihtiyacın olursa bu numaram." Diyerek masasından bir kart uzattı. Bana ona hızlıca teşekkür ettim.

O anda bir kadın içeri girdi ve "Batı bey süre doldu. Bir sonraki hastayı almam lazım." Dedi. Batı "Biraz daha bekletebilir misiniz?" Diye sordu. O sırada ben kalktım ve "Görüşürüz." Dedim. "Ama..." Dedi. Sonra o da "Görüşürüz." Dedi. Odasından çıktım koridorda yürümeye başladım. O sırada aklıma her zamanki gibi Rüzgar geldi. Ama aklıma gelmesi kesinlikle hiç iyi olmadı. Artık bu bir hafta içinde her gün geçirdiğim sinir nöbetlerimden birini geçireceğimi hissediyordum çünkü titremeye başlamıştım,bu yüzden yakınlarımda ki bir bekleme koltuğuna oturdum. Ağlıyordum zaten. Otomatik olarak ağlıyordum. O güldükçe kısılan yeşil gözleri. Sürekli aynı boyda tutmaya çalıştığı dalgalı saçları. Düşünceli tavırları. Her şeyiyle kusursuzdu o. Altın gibi bir kalbin aynası olan zümrüt gibi gözleri vardı onun.

Titremelerimi yavaş yavaş kontrol altına almaya çalışıyordum. Biraz da başarılı olmuştum. Yavaşça bekleme koltuğundan kalktım nasıl yürüdüğümü bilmiyordum ama yürüyordum. Dışarı çıktım ve temiz havayı içime çektim. Bir taksi çevirdim ve camdan dışarıya bakarak evimin yolunu tuttum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 21, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gel Dedi GittiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin