Bölüm 13 ● Ölüm Diyeti

21.8K 1.1K 80
                                    

"Deniz,çok fazla zayıflamışsın sen. Hangi diyeti yapıyorsun kız?" Zeynep Abla gülerek anneme bir soru yönelttiğinde, istemsizce gerilmiştim. Ailemiz dışında kimse bilmiyordu annemin hasta olduğunu. Doğan Abiler de öyle.

Annem dalgınlıkla mırıldandı. "Ölüm diyeti." Babamın elinden çatalı düşerken,ben kaskatı kesilmiştim. O an masada öyle bir gerginlik olmuştu ki,size anlatamam. Cefa dolan gözlerini gizlemeye çalışıyordu. Sefa çatalını sıkarken yamultmuştu sinirinden ve hala da yamultmaya devam ediyordu. Dedem ise... Öylece anneme bakıyordu.

Ben ne hissettiğimi bilmiyordum. Cefa gibi gözlerim dolduğunda, annem görmesin diye başka tarafa baktım. O başka tarafta ise Meray vardı. Göz göze geldik. Bana öyle bir baktı ki... Sanki 'biliyorum,' diyordu. 'seni anlıyorum.'

Zeynep Abla'nın gülüşüyle gözlerim tekrar annemi buldu. Hepimize özür diler gibi bakıyordu. Farkında olmadan söylemişti muhtemelen. Bize yansıtmamak için kendini paraladığını biliyordum. Kendini ölecek gibi hissediyordu.

"Ben bir lavaboya gideceğim." Diyerek kalktı babam. Adamın elleri titriyordu. Hiç birimizin de ondan farkı yoktu zaten. Babam koridora doğru yürürken annem de dayanamayıp arkasından gitti.

"Yanlış bir şey mi söyledim Gökhan Abi?" Diye Zeynep Abla tedirginlikle konuştu. Dedem başını iki yana salladı. "Yok Zeynep, aralarında bir meseledir muhtemelen. Biz karışmayalım." ve yemeklerine geri döndüler. Ama benim aklım annemde ve babamda kalmıştı.

  O masada otururken ilk kez,babamın oğlu değil de ta kendisi oldum. Düşündüm.

  Bir kadını sevdiğimi hayal ettim. Kendimden daha fazla değer verdiğimi... ve o kadının ölmek üzere olduğunu düşündüm. Aptal bir hastalık yüzünden tüm hayatımı adamaya yemin ettiğim kadın benden gidiyordu ve ben hiç bir şey yapamıyordum. Ellerim kollarım bağlıydı.

  Siktir, çok boktan bir histi!

  Masadan kalkıp gidemedim,ama yemek de yiyemedim. Bir kaç dakika sonra annem ve babam geldiler ama artık gülmüyorlardı. Kimse gülmüyordu.

  Yemeklerimizi yeyip kalktık. Doğan Abiler gittiler. Ama onlara veda bile edemedim. Aklım o kadar doluydu ki...

  Kimseye bir şey söylemeden odama gittim. Yatağın altına sakladığım bir kaç bira şişesi vardı, onları da alıp balkona çıktım. Önümdeki manzara Beşiktaş manzarasıydı. Denize nazır stad gözümün önündeydi.

  Birayı açtığım sırada telefonumun sesini duydum. Bir mesaj gelmişti.

Bilinmeyen Numara: Nasılsın?

  Bu kız cidden hissediyordu! Yoksa her sıkıntıya düştüğümde beni bulmasının, mesaj atmasının başka bir açıklaması olamazdı.

Feda: İyi değilim ve bunu yine hissettin

Feda: Nasıl yapıyorsun bunu?

Bilinmeyen Numara: Meslek sırrı ;)

Bilinmeyen Numara: Anlat bakalım, ne oldu?

Feda: Her zamanki şeyler, anneme aklım takılıyor

Bilinmeyen Numara: Bir şey mi oldu?

Feda: Annem yaşamaya dair inancını kaybediyor sanırım

Feda: ve o kaybederse biz biteriz

Feda: Annemi nasıl kurtaracağım bilinmeyen?

  O yazarken ben telefonu kilitleyip yanıma bıraktım. Babamın ne halde olduğunu düşündüm önce, sonra annemin. Arada bazı problemler olsa da genel olarak mutlu bir aileydik biz. Birbirimizden başka kimseye sarılmıyorduk. Gerçi hala öyleydik. Annemin hastalığını kimseye söylememe nedenimiz de buydu. Doğan Abi bile bilmiyordu, çünkü annem bilmesini istememişti. Ben bir bok yeyip bilinmeyene söylemiştim ama o kıza garip bir şekilde güveniyordum.

Biramdan büyükçe bir yudum alıp gökyüzüne baktım. Annem bu sikik hastalığı yenmek zorundaydı. Ben hem annemi hem babamı kaybedemezdim, bunu kaldıracak kadar güçlü değildim çünkü.

  ●●●

Kısa ama öz bir bölüm oldu bence.

  Hepinizi çok seviyorum💖

  Hadi eyw

Yârem ● Yarı Texting (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin