7.Bölüm

808 43 0
                                    

Who says vampires are just MYTHS?

Çeviri: LayD

7.Bölüm

Park Chanyeol yeryüzünün üzerine düşen parlak ışıklar yüzünden uyandı. Sevimlice gözlerini ovuşturdu ve kollarını dikkatle gererken(esnetirken) esnedi. Döndü ve yanıbaşında uyuyan Baekhyun'un uykulu yüzünü gördü. Büyük olanın elleri Chanyeol'ün narin belini sıkıca sarmıştı sanki genç olanın gitmesine izin vermeyecekmiş gibi. Chanyeol düşüncelerine kıkırdadı ve Baekhyun'un soluk yanağını dürttü.
''Hayııııırr~Bırak da biraz daha uyuyayım~'' Gözleri hala kapalıyken mızmızlandı Baekhyun
Chanyeol başını salladı ve iç çekti. ''Hyung~Uyan lütfen~Biliyorsun, okula gitmem gerek~'' vampirin kolunu nazikçe sallarken söyledi uzun adam. Baekhyun sızlandı ve Chanyeol'ün elini çekip insan olanın şaşkınlıkla ciyaklayıp vampir olanın üzerine düşmesine sebep oldu. 
''ı-ıh! Hadi biraz daha uyuyalım, Yeollie-ah, bir gün okula gitmesen ölecek değilsin ya,'' büyük olan makul bir sebep söyleyip utanan insanı sıkıca tutarak göğsüne çekti ve onun kahverengi saçlarını kokladı. Chanyeol her zaman iyi ve ferahlatıcı kokardı, Baekhyun da bunu severdi.
Chanyeol surat astı ve Baekhyun'un kolunu çimdikleyerek büyük olanın 'Ah' diye bağırmasına ve gözlerini açmasına sebep oldu. Chanyeol'e küçük köpek yavrusu bakışlarıyla baktı ama genç olan sadece sıkıntıyla gözlerini devirdi ''Senin için söylemesi kolay! Ben başkan yardımcısıyım ve bir gün okula gitmezsem ertesi gün gittiğimde işlerim dağ gibi yığılacak! Her şeyi bir kerede yapmam gerekirse eve de geç geleceğim o zaman!'' insan olan şeytanın gözlerine bakarak açıkladı.
Baekhyun yenilgiyle iç çekti. ''İyi! Sen duş aldıktan sonra üniforman burada olacak. Ter ve diğer kirli şeylerle sırılsıklam olduğu için hizmetçiden temizlemesini istemiştim,'' Baekhyun kaşlarını kıpırdatıp genç olanla pozisyon değiştirerek onun üstüne geçtiğinde söyledi. chanyeol'ün geniş, kocaman açık gözlerine baktı ve sırıttı. ''Ama seni okula ben bırakacağım. Dün ki gibi yolda bayılma riskini göze alamam.'' derken sevdiği adamın burnunu gıdıkladı, karşılığında bir kıkırdama alarak. (Ç/N: Burada burnunu gagaladı demiş ama gıdıkladı daha uygun göründü bana)
**********
Lu Han uyandığından beri onu görmezden gelen genç insana bakarken somurttu. Sehun gözlerini devirdi ve üniformasnı giydi. Luhan'a kızgındı. Büyük olan dün gece onu yorgunlukla kendinden geçene kadar becermişti..Bunu nasıl yapabilir? O bir insandı ve sınırları vardı! Vampir olan, Sehun ara vermek istediğinde, durmak istediğinde onu asla dinlememiş onu becermeye son vermemişti. Hayır, Luhan sadece canı ne isterse onu yapmıştı.
'O aptal geyik bakışlarınla kendini affettireceğini zannediyorsun ha? Asla! '
diye düşündü ve Luhan'ın odasından hiddetle ayrıldı.
Sehun merdivenlere yöneldi, kravatını düzeltirken epey bir topallamayla tutunarak aşağı iniyordu. Sehun mutfaktan gelen bir kıkırdama duydu ve birbirine yakın duran iki erkek figür gördü. Mutfağa doğru ilerledi ve önündeki sahneye bakakaldı. Kuzeninin en yakın arkadaşı güzel bir erkeğin kucağında oturuyor, erkeği elleriyle beslerken genişçe gülümsüyor ve güzel adamın omzuna koyduğu eliyle kendisini destekliyordu.
''Ah!Baekhyun-hyung! Eşini çoktan bulmuşsun! Vay be! Senden uzun ama sevimli!'' 
Sehun etrafında döndü ve Luhan'ı farkettiğinde dudak büktü.
Chanyeol kızardı ve büyük olannı eşinin utangaçlığına kıkır kıkır gülmesine sebep olarak yüzünü Baekhyun'un hassas boyun kıvrımına sakladı. Baekhyun, Luhan'ın yanında duran ve ona sevimlice gülümseyen bir adamı farketti.''
''Merhaba~Benim adım Byun Baekhyun! Luhan'ın üvey kardeşiyim,'' dedi ve el salladı.
Sehun sadece başını salladı ve geri dönüş olarak hafifçe gülümsedi.
''Onun adı da Sehun. Sevimli eş seçme konusunda iyi değil miyim?'' diyerek kendisini yüceltti Luhan ve Sehun'u arkadan sıkıca kucakladı.

'Aişh! Dün gece benimle bir canavar gibi seviştikten sonra nasıl da böyle çocuksu birine dönüşebilir!?' diye düşündü Sehun, ve Luhan'ın kulağına bir şeyler fısıldadığını duyunca şokla soluğu kesildi.
''Şey, iltifatların için teşekkürler bebeğim,'' dedi ve Sehun'un kızarmış yanaklarını öptü.
''Bunu nasıl bildin?!'' Vampirin dudaklarının az önce dokunduğu yanaklarını ovalarken sordu Sehun.
Luhan yalnızca sinsi bir sırıtışla baktı ona. ''İnsanların gözlerine baktığımda zihnini okuma ve kontrol etme gücüm var'' sözleriyle açıkladı ve sonra Sehun'un dudaklarını kesik kesik öptü.
Sehun bir paket süt çıkarmak için buzdolabına yürürken hareketinin verdiği acıyla inildeyerek dudaklarını ısırdı. Luhan yeniden görmezden gelindiğinde surat astı.
Baekhyun başını salladı ve dikkatini yeniden diğer ikiliyi büyük gözleriyle dikkatlice izleyen sevimli eşine verdi.
''Okul bittikten sonra benimle randevuya çıkmak ister misin?'' aniden sordu eşine ve Chanyeol kızardı.
''B-ben bilmiyorum. Eğer öğrenci konseyinde bugün çok iş olmazsa, b-biz çıkabiliriz,'' insan olan gülümserken söyledi. Baekhyun uzun olana karşılık olarak sırıttı ve onun kırmızı burnuna burnunu sürttü. ''Tamam, bakalım.'' dedi
Bir saniye sonra bronz tenli bir erkek yanaklarını şişirerek mutfağa girdi. Jongin en yakın arkadaşını yabancı dolabın önünde bir bardak şişeyle dururken gördü ve hızla onun yanına gidip soluk tenli erkeği kucaklayarak havaya üç tekme atmasına sebep oldu.
''Hunnie~Kyunggie yine popomu acıttı~'' diye sızlanırken yüzünü Sehun'un boynuna sürtüp sıcak nefesle erkeğin ürpermesine sebep oldu. Beline sarılı elleri patpatladı ve sütünden bir yudum daha aldı.
Her ikisi de odada onları eğlence ve kızgınlıkla seyredenleri görmezden geliyorlardı. Luhan eşinin bir başka erkekle gözünün önünde sarılıyor olmasından hiç hoşnut değildi. Eğer Kyungsoo gelip bu sahneye gözlerini devirmemiş ve ağır bir iç çekme bırakmamış olsaydı, Luhan genç vampirin eşinin üstüne atlayıp onu oradan oraya fırlatacaktı.
''Bu da ne!?'' diye sordu ve Sehun, gözleriyle onu delik deşik ederek dik bakışlı vampire dikkatini verdi. ''Bana öyle bakma. O daima dersi ekip revirde uyumaya gidiyor. Onun tembelliğinin suçlusu ben değilim.'' tavşan bakışlı erkek, genç adamı baş sallamaya teşvik edecek şekilde elinden geldiğince masum görünmeye çalışarak açıkladı.
Sehun, Jongin'in beline sardığı ellerini uzaklaştırdı ve alnına bir fiske attı. Büyük olan acıyla ''ahladı'' ve Sehun ileri gidip,kolunu sahiplenerek kendisine dolayan Luhan'ın yanında durmadan önce Jongin sızlayan alnını ovuşturdu.
''Pekala, bunu hakettin. İyi hissediyordun madem kim sana dersi as dedi?'' Sehun bir parça bile suçluluk hissetmeden, alaycı bir tonda söyledi.En iyi arkadaşı dersi ekmek için ona acı içinde ve yorgun olduğuna dair yalan söylemişti. Revirde kendi kendine eğlenmişti, Sehun'un onu affetmesi mümkün değildi. Tembel kıç için not bile tutmuştu. (Ç/N:Tembel kıç, Jongin'in lakabı oluyor burada.  )
Jongin somurttu ve yiyecek bir şey için odayı tararken omuz silkti. ''Kabasın, Oh Sehun!'' dedi
''İnsanlar doğuştan kabadır, Jongin-ah,'' Sehun sütünü yudumlayıp çocukluk yapan en yakın arkadaşını görmezden gelirken söyledi.
---
''Ah! Dur ah~'' Suho, büyük olan hırpalanmış prostatına tekrar ve tekrar vururken inledi.
Suho zirveye yaklaştığını hissediyordu ve sabahki ikinci orgazmına ulaşırken soluk soluğa eşinin adını bağırdı. İnsan, sert ve ağır nefesler alıyordu. Yarı açık gözleriyle dans öğretmenine baktı ve parmak ucunu onun yanaklarında gezdirdi.
''Şey, kahvaltı için teşekkürler.'' Lay gamzesini sergileyerek sevimlice sırıttı ve Suho gözlerini devirerek elinin yanıbaşına düşmesine izin verdi.
''Sesini kes ve duş almam için bana yardım et!'' Bunu istiyordu çünkü egzersizlerinden sonra yürüyebilmesine olanak yoktu.
Lay güldü ve eşini yataktan kaldırdı, Suho bacaklarını hala penisi içinde olan Lay'in sırtına sardı. İnsan olan, küvette banyo yapmakla ilgili bir şey dememişti.
*********
Xiumin uykusundan uyandı ve acıyan kollarını esnetti. Kardeşleri ve eşlerinin tüm o inlemeleri yüzünden ev çok gürültülü geliyordu ona ve bu yüzden ağaçta uyuyordu. Ağaçtan aşağı zıpladı ve tek ayağının üzerine indi. Etrafında döndü ve hayatında gördüğü en muhteşem varlığa bakarken gözleri tabak genişliğinde açıldı.
Keskin çene çizgisi ve pürüzsüz teni bir inci kadar beyazdı,siyah saçları kapalı gözlerini okşuyordu ve dudakları...'Ah, çok tatlı görünüyor,' diye düşünüp yutkundu vampir.
Uyuyan güzelliğin yakınına gitti ve güzelliğin kapalı gözlerinin üzerindeki saç tellerini çekmek için elleri dalgınlıkla havalandı.
''Hey, uyan!'' Xiumin nazikçe dürttü yanağını.
Adam inildedi ve yavaşça titreşerek gözlerini açtı. Ona bakan yabancı yüzü gördüğünde şaşkınlıkla nefesi kesildi. ''S-sen de kimsin?'' kekelediğinde, yabancı gülümseyip kalbinin daha hızlı atmasına sebep oldu.
''Benim adım Xiumin, ya seninki?''
''Jongdae.Benim adım Kim Jongdae.''
Xiumin'in gülümsemesi genişledi. ''Tanıştığıma memnun oldu, Jongdae-ah. Neden burada uyuduğunu öğrenebilir miyim? Örtünecek bir battaniye olmadan dışarıda uyumak için hava biraz soğuk değil mi? insan olana sordu.
''Ah...B-ben okuldan eve yürüyordum ve yıldızları izlemek için buraya gelmeye karar verdim. Muhtemelen burada uyuyakaldım.'' Jongdae, Xiumin'in koyu kahve gözlerine bakmadan açıkladı.
Xiumin onun yalan söylediğini biliyordu. Konuşurken sesindeki gerginliği farketmişti ve bir parça da titriyordu ama belki de soğuktandı, kim bilir?
''Okul?Hangi okula gidiyorsun?'' Xiumin ona sordu ve adam kısık gözleriyle yukarıya baktı.
''SM Lisesi. İkinci sınıfım,'' diye mırıldandı bunun üzerine
Xiumin ona parlak bir gülümseme sundu. ''Vay be! Bu harika! Sanırım bugün seni orada göreceğim! Ama, eve gitmeli ve bir duş almalısın şimdi. Çünkü şu an saat sabahın altısı ve saat yedi buçukta okul başlıyor.'' Saatine baktı ve insan olana söyledi.
Jongdae'nin şokla soluğu kesildi ve yerden hızlıca kalktı. ''Siktir!Geç kalacağım!'' bağırdı ve koşmaya başladı, vampiri ardından bakarken yüzüne yerleştirdiği göze çarpan sırıtışla bırakarak.
'Pekala, o tatlı,' diye düşündü ve bir sürü siyah kelebeklerle kayboldu
**********
Jongdae sınıfına girdi ve rahatlamayla bir iç geçirdi. Öğretmen henüz gelmemişti. Geç kaldığındanc kendisini bugün çabuk temizlemek zorunda kalmıştı. Şansına o adam Jongdae'yi uyandırmıştı yoksa zamanında burada olamazdı. Her zamanki sırasına gitti ama oturduğunda sızlamaya başlayan yarası yüzünden irkildi. 'Belki de artık koşmamalıyım,' surat asarak bunu düşündü.
Sonra, zil çaldı ve öğrenciler sıralarına yerleştiler. Kapı, okul öğretmenleri Bayan Lee tarafından kaydırılarak açıldı. Öğrencilere gülümsedi ve ellerini bir araya getirdi.
''Pekala, sınıf! Bir aylığına benim yerime gelecek yeni bir hocanız olacak!'' dedi büyük bir keyifle ve sınıf sızlanmaya başladı.
''Böyle yapmayın. Biliyorum hepiniz beni özleyeceksiniz, ama yeni öğretmeniniz de iyi..ve çok yakışıklı,'' Bayan Lee kocaman gülümsemesi eşliğinde beklentiyle kapıya bakarak ekledi.
Bir adam güzel yüzünü süsleyen yumuşak gülümsemesiyle içeriye girdi.Giren kişiyi görünce Jongdae'nin çenesi düştü (Ç/N: Çok konuşma anlamında değil, şaşkınlıktan ağzı iki metre açılmış yani.  ) Adam başını eğdi ve hepsine kızları çıldırtan erkekleriyse kendine hayran bırakan bir sevimlilikle gülümsedi.
''Merhaba, benim adım Kim Minseok! Bir aylığına Bayan Lee'nin yerini alacağım!'' derken başını onay içinde sallayan hocaya dikkatini vermeden önce herkese göz gezdirdi.
''Merhaba, Bay Kim!'' Kız öğrenciler bağırdığında erkek öğrenciler bu harekete göz devirdi. Bay Kim'in iyi görünümlü olduğunu ve ayrıca sevimli olduğunu kabul ediyorlardı ama kızlar ne zaman yeni bir hoca tanıtılsa daima etrafını kuşatıyorlardı.
Minseok başını eğdi ve aradığı kişiyi bulana kadar tüm sınıfa göz gezdirdi. Tanıdık görünen erkeğe kızarmasına başka yere bakmasına ve sırasının arkasındaki sandalyeye yığılmasına sebep olan geniş bir gülümseme sundu.
'Onu bu kadar kısa süre içinde göreceğimi hiç düşünmemiştim. Ah tanrım. Onun lanet olası öğretmenim olacağını düşünmemiştim. ÖĞRETMEN! Onun da benim gibi öğrenci olduğunu düşünmüştüm' diye düşünerek iç çekti Jongdae.
''Anlaşıldı, sınıf! Umarım Bay Kim'e iyi davranırsınız! Bir ay sonra görüşürüz!'' Bayan Lee bağırdı ve yerine geçecek olan Bay Kim'le son sözlerini paylaşıp sınıftan çıktı.

Minseok odayı terkeden Bayan Lee'ye doğru döndü ve şeytanca sırıttı. ''Pekala, Neyi bekliyorsunuz? Bayan Lee'nin size üç gün önce vermiş olduğu ödevleri getirin.'' dediğinde bütün sınıf kızgınlıkla inildedi.

Ç/N: Tatlışkolar bu fici bundan sonra ben çevireceğim. How to Murder Your Husband'ın çevirmeniyim ben oradan hatırlarsınız belki.  Yoğun bir dönemdeyim ama hızlıca çevirmeye çalışacağım. Anlatımda bir sorun görürseniz ya da kafanızı karıştıran bir nokta belirtirsiniz. Sizden güzel yorumlar, beğeniler bekliyorum beni gaza getirin  Öpüldünüz ~~

Who says vampires are just MYTHS?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin