8.Bölüm

666 55 2
                                    

Who says vampires are just MYTHS?

Çeviri: LayD

8.Bölüm



Gözyaşları gözlerinin köşesinde şekillenmeye başlamıştı ve acıyla yanan yanaklarını tutarak içtenlikle baba diye seslendiği adamdan geriye çekiliyordu.

Babası onun çok uzun siyah saçlarından bir tutamı kavradığında Jongdae çığlık attı.

''Seni pislik parçası!Benim kurallarıma karşı gelmeye nasıl cüret edersin?!'' Bay Kim bağırdı ve salt öfkeyle oğlunu bir kez daha tokatladı. Talan ettiği vücudu duvara doğru itti, Jongdae'nin başı yaralandı ve yarası kanamaya başladı.

''B-baba lütfen, ü-üzgünüm!'' çaresizce mırıldandı. Bir tekme Jongdae'nin hala kanayan karnıyla buluştu ve çocuk hava ciğerlerini terkederken öksürdü. Bir el, siyah saçının bir tutamını kavradı yine ve çocuk irkildi.

''Özür yeterli değil, Jongdae. cezalandırılmalısın, oğlum!'' dedi ve çocuğun kıyafetlerini yırttı. Jongdae süt beyaz teni babasının önünde sergilenince soluksuz kaldı.

''H-hayır! Baba! Üzgünüm! Lütfen!'' sesindeki korkuyla bağırdı.

Yaşlı adam oğlunun yakarışlarını duymazdan geldi ve fermuarını açarak penisini açığa çıkardı. Jongdae'nin gözleri kocaman açıldı ve herhangi bir hazırlık olmadan içine girildiğinde çocuktan acı dolu bir çığlık duyuldu. Yara bere içindeki dudaklarından bir hıçkırık kaçtı ve gözyaşları kahverengi yuvarlaklardan taştı.

''B-baba, lütfen dur! A-acıyor!'' alt tarafındaki acıyla bağırdı.

''Kes sesini seni sürtük!'' adam bağırdı ve Jongdae'yi acıyla inildeten ikinci bir yumruk attı. Hareket etmeyi kesmeyerek, çocuğun vücudundaki tüm enerjiyi sömürdü. Bay Kim oğlunun içine sertçe soktuğu penisini saran delik yüzünden zevkle inledi. 

''Siktir! Durmamı söylüyorsun ama deliğin penisimi iyi bir fahişe gibi sarıyor!'' kabaca söyledi.

O gece, gece yarısını geçene kadar babası ona tecavüz etti. Ölüydü o, kalbi, ruhu, vücudu ve kendisi artık yaşamıyordu. Gözyaşlarının ardı arkası kesilmiyordu oturma odasındaki soğuk zeminde uyuyakaldığında bile.



Sonraki Sabah

Soğuk zeminde uyandı ve babasının uyanmadığını görünce rahatlamayla dolu bir iç geçirdi. Titreyerek ayağa kalktı ve destek için duvara tutundu, bir şeye tutunmazsa doğrudan kalçaüstü zemini boylayacağını biliyordu. Banyoya gitti ve duş almaya başladı. Jongdae'nin elleri popo yanaklarına kaydı açılması için esnetmeye çalışıyordu.

'Çok iğrenç' sızlayan dediğinden babasının menileri çıktığında düşündü

Jongdae duşunu tamamladı ve banyodan çıkıp okula hazırlanmak için kndi odasına geçti.

Jongdae yansımasına baktı ve yanağındaki, dudağındaki yaraları gördüğünde iç çekti. 'Okula bu halde gitmek istemiyorum ama ben burslu öğrenciyim.' diye düşündü ve yaraları üzerine pudra sürmeye karar verdi.

Jongdae'nin elleri boynundaki kırmızı izlerin üzerinde gezindi. 'Neden bu kadar kirlisin, Kim Jongdae?' acı dolu bir gülüşle düşündü. Bir parça sıcak gözyaşı gözünün kenarından düştü. 

''Neden hayatım bu hale geldi?'' Ağladığı için boğuk çıkan sesiyle söyledi.

~~~~

''Bay Kim! Bugün meşgul müsünüz? Bizmle gelmek ister misiniz?'' bir bayan öğrenci yakışıklı erkeğe tatlı bir sesle sordu ama büyük olan sanki kulağının dibinde bir yunus acı acı bağırıyormuş gibi gelen bu sesi sinir bozucu buldu.

Gülümsedi ve başını salladı. ''Üzgünüm, ama işlerim var.'' dedi ve teklifi kibarca reddetti.

Kız surat astı ve arkadaşları hayalkırıklığıyla ''aaaww'' gibisinden sesler çıkardı. Minseok gözlerini devirme dürtüsü hissetti ama geride tuttu. Zilin çalan sesi duyulabiliyordu ve Minseok rahatlamayla sessizce iç çekti. Kızlara sevimlice gülümsedi.

''Pekala, kızlar! Sınıfınıza gitme vakti geldi!'' dedi ve onları uzaklaştırdı.

>>>>>>

Minseok elinde kitapları koridorda yürüyordu. Pencereden dışarıya baktı ve iç geçirdi. Pat diye çıkan düşme sesi öğretmeni düşüncelerinden ayırdı. Yerde yatan tanıdık çocuğu gördüğünde gözleri şokla kocaman açıldı.

''Jongdae!'' bağırdı ve çocuğun yanına koştu.

Jongdae inildedi ve bulanık görüş açısını temizlemek için gözlerini kırpıştırdı. ''X-Xiumin..'' bilincini kaybetmeden önce fısıldadı ve büyük olanın son duyduğu şey adının seslenilmesiydi.

~~~~~~~~

''Baekhyun ge!'' uzaktan gelen ses güzel adamın kafasının hızla sesin geldiği yöne çevrilmesine sebep oldu.

Baekhyun arkasına döndü açık ten renginde ,gözlerinin altında onu panda gibi gösteren torbalar olan adamı ve arkasındaki sarı saçlı, hafif kaslı ve diğeriyle aynı boyda olan adamı gördüğünde genişçe gülümsedi.

''Hey Tao!'' bir gülümsemeyle selamladı.

Tao büyük olana yaklaştı ve elini diğerinin omzuna attı. ''Benim sığır ge'm nasılmış şimdi?'' (Ç/N: Burada sığır ne alaka demeyin ben de anlamadım ahjsjsj) diye sordu. Baekhyun kıkırdadı ve gülümsedi. ''Ben iyiyim, ve görünüşe göre birileri erkek arkadaş yapmış. '' kaşlarını hareketlendirerek söyledi.

Sarı saçlı adam kızardı ve yere baktı. ''Awww! Çok tatlı, Tao! Adı ne?'' Baekhyun sordu. Tao, Baekhyun'dan uzaklaştı ve erkek arkadaşına arkadan sarılmaya gitti.

''Adı Wu Yifan, ama Kris diye çağır sen,'' dedi. Yifan ani ten temasından kızardı ve küçük bir gülümsemeyle Baekhyun'a baktı. ''M-merhaba, tanıştığımıza memnun oldum!'' dedi ve hafifçe eğildi.

Baekhyun da ona gülümsedi. ''Merhaba, ben de tanıştığımıza memnun oldum, Kris! Benim adım Byun Baekhyun!'' neşeyle söyledi.

''Ge! Yifan ve ben Çin'den Kore'ye taşınmaya karar verdik! Eski evimizde hala bir oda var mı sence?'' Tao büyük erkeğe sordu.

Baekhyun kıkırdadı ve başını salladı. ''Tabiki, Tao! Eşyalarınız nerede? Kahyadan ilgilenmesini isterim.'' dedi

Tao sırıttı.'' Öğleden sonra burada gönderilmiş olur. Hey! Bizimle öğle yemeği yakalamak ister misin?'' büyük olana sordu.

Baekhyun başını salladı. ''Tabiki!'' diye cevapladı.

~~~~~~~~

''O nasıl?'' Xiumin önündeki genç erkeğe sordu.

Yixing iç çekti ve kardeşine gülümsedi. ''O iyi, hyung, ama çok kötü yara almış. Bu ona nasıl olmuş olabilir?'' Yixing büyük olana sordu.

Xiumin başını iki yana salladı. ''Ben de bilmiyorum Xing. Onu koridorda baygın halde buldum.Çok solgundu onu kaybettiğimi sandım!'' Kusursuz yüzü endişeyle boyanırken söyledi.

Lay gülümsedi. ''Endişelenme, hyung, şu an iyi. Onu çoktan iyileştirdim. Bence içeri gitmeli ve uyanmasını beklemelisin.'' dedi ve devam etti, ''Hyung, ayrıca ona bu yaraların nasıl olduğunu sormalısın,'' kaybolmadan önce söyledi.

Xiumin iç geçirdi ve odasına doğru yürüdü. Üzerinde baygın erkeğin durduğu yatağına yaklaştı. Xiumin, Jongdae'nin yanına oturdu ve okşamak için erkeğin yüzüne dokundu. 'Bütün bunlar sana nasıl oldu? Kim incitti seni, Jong? Herkimse, onu bağışlamayacağım!'' diye düşündü, gözleri kızgınlıkla kırmızıya dönmüştü.

''Xiu..'' yumuşak bir ses adını söyledi. Xiumin düşüncelerinden sıyrıldı ve genç olanın ayılmaya başladığını gördüğünde gülümsedi. ''Ben n-neredeyim?'' kekeleyerek sordu.

Xiumin onun yüzünü okşadı ve gülümsedi. ''Benim evimde.'' dye cevap verdi. Jongdae başını salladı ve oturmaya çalıştı. Soğuk bir el onun çıplak sırtına dokunarak oturması için yardım etti.

''Jongdae, söyle bana, '' öğretmen aniden konuştu.

Jongdae başını adamdan uzağa çevirdi, ''Neyi s-söyleyeyim?'' diye sordu.

Xiumin'in yüzü sertleşti. ''Aptal rolü yapma Jongdae. Bu yaralar nasıl oldu?'' diye sordu. Jongdae yutkundu ve birden bire korkarak başını salladı. Yüzü diğerininkiyle buluşmaya zorlandığında şok içinde acıyla bağırmaya başladı.

''Jongdae!'' Xiumin sertçe tekrarladı. Jongdae aşağı baktı ve yatak örtüsünü kavradı.

''B-babam y-yaptı.'' kekeledi.

Xiumin'in gözleri vahşice açıldı. ''N-ne?!'' dedi. Sesi inanamazlıkla doluydu. Jongdae alt dudağını ısırdı ve başını aşağı yukarı salladı.

''B-ba-babam beni istismar etti,'' dedi. ''O b-beni tekmeledi, yumrukladı. A-ayrıca cinsel olarak da dokundu v-ve o..'' Sonraki sözleri duyduğunda Xiumin'in nefes alışverişi durdu. ''bana tecavüz etti,'' genç olan sözlerini gözlerinden akan yaşlarla tamamladı.

''Jongdae..'' büyük olan seslendi ve ağlayan çocuğa sarıldı. ''B-ben kirliyim, mide bulandırıcıyım ve bir f-fahişeyim!'' Jongdae, Xiumin'in omzunda hıçkırarak ağlarken söyledi.

''Böyle söyleme! Lütfen dur!'' Hassas çocuğa daha da sıkı sarılırken Xiumin rica etti. Bir kaç dakikanın ardından Jongdae ağlamaya son verdi ve uyuyakaldı. Xiumin, Jongdae'nin huzurla uyuyan yüzünü gördüğünde gülümsedi ve onu yatağa uzandırdı.

''Endişelenme.'' diyerek yumuşak siyah saçları okşadı.''Seni koruyacağım.'' dedi ve genç olanın alnından öptü.

'Artık kimsenin seni incitmesine izin vermeyeceğim.'

Who says vampires are just MYTHS?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin