9.Bölüm

676 37 0
                                    

Who says vampires are just MYTHS?

Çeviri: LayD

9.Bölüm

Chanyeol okul kapısının önünde durmuş sevgilisinin onu almasnı bekliyordu. Öğretmenler toplantısı sebebiyle okul erken bitmişti ve bu sayede Chanyeol işlerini erken tamamlayabilmişti. Baekhyun'la randevuya çıkacağı için mutluydu ve gülümsemeden duramıyordu.

Chanyeol saatine baktı ve kollarını çaprazlayarak büyük olan henüz gelmediği için somurttu. O kadar düşüncelere dalmıştı ki arkasında duran kişiyi farkedememişti.

''Bil bakalım kimim~'' Yumuşak bir ses söyledi ve Chanyeol'ün gözleri bir çift yumuşak el tarafından kapatıldı.

Chanyeol elleri tuttu ve gülümsedi. ''Baekki-hyung sen misin?'' yumuşak bir tonda neşeyle sorarken gözlerindeki elleri çekti. Chanyeol döndü ve Baekhyun'un gülümsemesiyle karşılaştı.

''Geç kaldın~'' surat asarak söyledi.

Baekhyun kikirdedi ve baştan çıkarıcı yumuşak dudakları kesik kesik öperken o sırada oradan geçen öğrencilerden ''Ayyyyyyy'' nidaları kazandı. Chanyeol kızardı ve yüzünü ellerinin arkasına saklayarak Baekhyun'u utangaçlığına güldürdü.

''Utanma, Yeollie. Hadi ama, güzel yüzünü görmeme izin ver!'' Baekhyun Chanyeol'ün elini yüzünden uzaklaştırırken söyledi. Baekhyun, Chanyeol'ün yanaklarını şişirdiğini gördüğünde kıkır kıkır güldü.

''Çok tatlısın, Yeolli-ah~'' cıvıldadı ve uzun adamın tekrar kızarmasına sebep olarak solgun yanakları gagaladı. Chanyeol'ün elini tuttu ve genç olana aşkla gülümseyerek onu daha da kırmızı yaptı.

''Hadi gidelim, ilk randevumuza gecikmek istemiyorum,'' dedi ve Chanyeol büyük olana bir cevap olarak başını onay niteliğinde salladı.

~~~~~~~~~~~~

Kyungsoo iç geçirdi ve önünde duran sevimliliği kucakladı. Genç olan somurtmaktan vazgeçmiyordu ve yanaklarını şişirerek poposunun acı içinde olduğundan, sınıfta bile rahatça oturamadığından yakınıp duruyordu. İkiside öğretmenlerin ofisindeydiler ve Kai somurtkan bir halde büyük olanın dizinde oturuyordu.

''Üzgünüm~'' dedi Kyungsoo, diğerinin alnından aşkla öptü.

''Kes sesini,'' dedi Kai ve kollarını çaprazladı. ''Jongin, üzgünüm.'' Kyungsoo tekrarladı, ama bu kez, genç olanın kırmızı ve bağımlısı olduğu dudaklarından öptü.

Kyungsoo geri çekildi ve sevimlilikle gülümsedi diğerine. ''Senin için bir şeyler yapacağım, lütfen beni affet~'' diye yalvardı ve dudaklarını büktü somurtan sevgilisine. Jongin gözlerini devirdi ve iç çekti.

''Tamam! Bir daha böyle kaba olma sadece, feci acıtıyor, bunu biliyor musun?'' diye sataştı. ''Ve bana özür olarak bubble tea ısmarla!'' deyip sırıttı. Kyungsoo kıkırdadı ve başını salladı. Kai gülümsedi ve Kyungsoo'nun yumuşak dudaklarını ufak ufak öptü.

Kyungsoo onu daha tutkulu bir öpücüğe çekince Kai inledi. Öğretmen, Kai'nin alt dudağını ısırarak giriş için -Kai'nin memnuniyetle verdiği- izini istedi. Kai kollarını büyük olanın boynuna doladı ve öpücüğü derinleştidi. Kai, Kyungsoo'nun soğuk elinin gömleğinden içeri girdiğini ve karnını okşadığını hissedince ürperdi.

Kai öpüşme durduğunda inledi ve Kyungsoo onun kulak memesini emdi. Kyungsoo daha aşağılara gitti, Kai'nin boynunu emdi ve kanamasına sebep olacak kadar sertçe ısırdı. Kai acıyla biraz tısladı ama sonrasında Kyungsoo boynundaki hassas yeri emdiğinde yüksek bir inleme bıraktı. 

''Öhöm!'' Arkalarından gelen öksürükle yaptıkları işe son verdiler ve arkaya dönüp göz kamaştırıcı adamın gözleriyle buluştular.

''Siz ikiniz buna evde devam edebilirsiniz, biliyorsunuz,'' dedi Xiumin. ''Öte yandan burası öğretmenlerin ofisi ve burada seks yapmazsanız ikinize de gerçekten minnettar olurum.'' diye devam etti.

''Seni kıskanç,'' Kyungsoo mırıldandı ve büyük olan ise gözlerini devirdi yalnızca.(Ç/N: Burada cockblocked demiş aslında bu da seks yapamadığı için kıskanan kişi anlamına geliyor bir nevi. O yüzden kıskanç diye çevirdim.)

>>>>>>>>>>>

Sehun surat astı ve önündeki kitaba baktı. 'Ekstra ev ödevi almak ne şans ama, ve bütün bunlar o canavarın suçu!' diye düşündü öfkeyle. Sehun inildedi ve küt diye başını masaya çarptı. ''Sikeyim bu işi,'' mırıldandı

Eğer Luhan'ın yüzünden olmasaydı, bilim dersine geç kalmayacaktı.

Sehun bunu hatırladığında yüzü kızardı. Bütün bunlar bir kızın ona çarpması ve onun da kız yeri boylamasın diye kurtarması yüzünden olmuştu, Luhan bunu görmüştü çünkü. Tanrı aşkına, o sadece kıza yardım ediyordu! Kimse bilmeden, büyük olanla banyodaydı ve sonra büyük olan ona saldırmıştı.

Bir el beline sarıldı ve insan olanı şaşırttı. Arkasına döndü ve Luhan'ın geyik gözleriyle buluştu. 

''Ne istiyorsun?'' sinirle sordu.

Luhan dudak büktü ve onu boynundan öptü. ''Üzgünüm. Benim yüzümden çifte ödev aldığını duydum,'' suratını asarak söyledi. Sehun gözlerini devirdi ve Luhan'ın ellerini uzaklaştırdı.

''Uzaklaş, senden nefret ediyorum.'' dedi.

Luhan iç çekti ve Sehun'un sandalyesini çekerek onun geriye sendeleyip göğsüne düşmesine sebep oldu. Öğretmen onun yüzünü kavradı ve dudaklarından öptü. Sehun uzaklaştırmaya çalıştı ama vampir olan elini tutup onu duvara ittirerek Sehun'u inletti.

Luhan dilini genç olanın sıcak mağarasında kaydırarak sevimli ağzının tadına baktı. Sehun yavaşça bu öpücükte eridi ve ayakta bile duramıyordu bacakları Luhan onu tutmasa yeri boylayacak derecede titremeye başlamıştı. İkisi de soluk soluğa ayrıldı.

''Üzgünüm, tamam mı?'' özür diledi.

Sehun başını Luhan'ın omzuna yasladı, iç çekerek, ''Daima böylesin.'' mırıldandı. Luhan gülümsedi ve Sehun'un boynunu öptü. ''Biliyorum, beni bunun için seviyorsun.'' dedi.

~~~~~~~~~~

''İşte siparişleriniz burada, efendim!'' bir bayan garson geldi ve yiyecekleri masanın üzerine dikkatle yerleştirdi.

Baekhyun'a bakmak için döndü ve ona göz kırptı. Baekhyun sadece görmezden geldi ve yemeğini yemeye başladı.

'Seni siktiğimin aptal garsonu, sen bittin' Chanyeol garsona kızgınlık ve kıskançlıkla dolu gözleriyle bakarken bunları düşündü.

Chanyeol bir öpüşmenin içine çekildiğinde şok içindeydi. Baekhyun onun alt dudağını emerek Chanyeol'ün ona mutlulukla vereceği giriş iznini isterken. Chanyeol inliyordu. İkisi de çekilirken Chanyeol ağır ağır soludu ve Baekhyun'a kocaman açılmış şaşkınlık dolu gözlerle baktı. Büyük olan karşılık olarak yalnızca gülümsedi. Yüzünü etrafa çevirdi ve garsonun şaşkın yüzüyle buluştu.

''Neye bakıyorsun sen öyle? İşini yap!'' diye çıkıştı ve kız başını sallayarak hızla utanç içinde uzaklaştı.

''Bunu neden yaptın?!'' Chanyeol bağırdı, kafedeki herkesin ağızları açık bir halde onlara bakması yüzünden utanıyordu. Baekhyun omuz silkti. ''Sadece herkese senin olduğumu ve senin de benim olduğunu gösteriyorum,'' diyerek açıkladı ve genç olana masum gözlerle baktı.

Chanyeol zihninde elini yüzüne çoktan kapamıştı ama iç çekti ve yenilgiyle, ''Pabo! (Aptal)'' diye mırıldanarak yüzünü avuç içlerine gömdü. ''Ama sen beni böyle seviyorsun!'' dedi ve Chanyeol surat asarak onun alnına bir fiske atıp büyük olandan ''ah!'' sesi çıkmasına sebep oldu.

~~~~

Xiumin odaya yürüdü ve yatakta yemeğini yiyen erkeğe gülümsedi. Jongdae döndü ve öğretmenine gülümsedi. Yediği yemeği yatağın yanındaki küçük masanın üzerine bıraktı.

''Hey, hyung.'' dedi. 

Xiumin onun yanına oturdu ve Jongdae'nin saçlarını karıştırdı. ''Bugün nasıl hissediyorsun?'' diye sordu.

''İyiyim.'' dedi ve sonra yatak çarşafını kavradı. ''H-hyung.'' diye seslendi.

Xiumin yüzüne yerleştirdiği gülümsemeyle ona baktı. ''Evet?'' dedi

Jongdae derin bir nefes aldı. ''B-ben..Eve geri gidebilir miyim?'' fısıldar gibi zayıf bir sesle sordu ama büyük olan vampir olduğundan millerce uzaktaki sesleri bile duymak onun için doğaldı bu yüzden Jongdae'nin sözlerini duydu. 

''Ne?'' dedi, sesi koyulaşıyordu.

Jongdae alt dudağını ısırdı ve Xiumin'in yüzüne bakış attı. ''B-ben size yük olmak istemiyorum. Öte yandan, babam bana kızacak ve o...'' sözleri kesildi ve Xiumin öpmek için dudaklarını ona yasladığında gözleri şaşkınlıkla kocaman açıldı ama sonra gözlerini yavaşça kapadı ve öpücüğe karşılık verdi.

Öpücük anında tutkulu bir hale dönüştü. Xiumin Jongdae'nin boynunu tuttu ve saçından bir tutama yapışıp onu daha yakına çekti. Öpücüğü derinleştirdi ve genç olanın dilini emerek onu inletti. Jongdae büyük olanın dilinin etrafında daire çizdiğini ve ağzına girmek sıcak mağarasındaki her inçi tatmak için savaştığını hissediyordu. Genç olan öpücükte inledi ve kolunu öğretmenin boynuna sarıp vücutlarını yakınlaştırdı.

Xiumin, Jongdae'nin dudaklarını emip ısırarak genç olanın acı ve zevkle inlemesini sağladı.Birkaç dakika sonra ikisi de ateşli iş pişirme seanslarından sıyrılıp geri çekildiler, bir salya dizisi dudaklarıyla bağlantı halindeydi.

Jongdae ağır ağır soluyordu ve dudakları kırmızıya dönmüştü. Kızarmış yüzüyle çok baştan çıkarıcı görünüyordu. Xiumin'in soğuk eli kızaran yüzünü okşadı ve baş parmağı genç olanın hırpalanmış dudaklarından akan salyayı sildi.

''Seni seviyorum, Minseok-hyung.'' Jongdae utanarak soludu.

Xiumin gülümsedi ve diğerinin dudaklarını gagaladı. ''Ben de seni seviyorum, o ağacın altında tanıştığımızdan beri; sana aşık oldum.'' diye itiraf etti. Jongdae gülümsedi ve başını büyük olanın göğsüne yerleştirip yüzünü o sıcaklığa gömdü. Xiumin'in eli Jongdae'nin belini sardı ve onu daha yakına çekip dudaklarını birleştirdi yeniden.

>>>>>>>

Jongdae popo yanakları ellendiğinde ve açılması için yayıldığında inledi. Bir dil süt beyazı boynunu arkasında kırmızı izler bırakarak yaladı, ısırdı, emdi. Jongdae mırladı ve sert üyesi yeni sevgilisi tarafından kavrandığında sırtını kavislendirdi. Büyük olanın verdiği ve vücuduna yayılan zevk miktarıyla Jongdae'nin vücudu ve zihni tamamen yıkanıyordu. 

''Xiumin-hyung!'' Büyük olanın penisi deliğine girip esnemesi için zorladığında Jongdae acı içinde haykırdı.

''Siktir! Çok sıkı!'' Xiumin kendisini genç olanın sıkı deliğinde yavaşça kaydırırken küfretti.

Jongdae'nin eli havalandı ve alt tarafındaki acıyı hissederek öğretmenin omzunu sıkıca kavradı. Xiumin omzunun Jongdae'nin tırnaklarıyla çizildiğini görmezden geldi ve tamamen içine girene kadar devam etti.
Xiumin bir saniye bekledi ve kendini geri çekip tamamen yüklenerek genç olanın dudaklarından vahşi bir inleme kopardı. Sırıttı ve hareketini tekrarlayıp genç olanın yıldızlardan başka bir şey görmemesine sebep oldu. 

''X-xiumin-hyung, d-daha! Ah!'' Jongdae, vücudunda kol gezindiğini hissettiği mutluluk ve zevkle inledi. Büyük olanın dudaklarını genç olanın beyaz boynuna okşamak için koydu ve orayı emdi. Gözleri kırmızıya döndü ve köpek dişlerini Jongdae'nin boynuna gömerek tenini delip çıkan kanı emdi.

Jongdae acıyla çığlık attı ve bu yüzden hıçkırığa boğuldu. Büyük olan dişlerini çıkardı ve kendi bileğini ısırdı, genç olanın yüzünü kavrayıp onu öpücüğün içine çekerken ağzındaki kanı diğerinin ağzına bıraktı. Jongdae ağzındaki metalik tadı yutkunarak gönderdi ve boynunda bir kartanesi belirdi. 

Xiumin temposunu hızlandırdı ve tüm tohumunu sıcak deliğe bırakıp silme doldurmadan önce birkaç defa hızlı vuruşlar yaptı. İnsan olan zaman harcamadan vampir olanın gerçek adını soluk soluğa haykırarak ardından boşaldı. 

Odayı dolduran tek şey nefes sesleriydi.

''Artık benimsin ve asla gitmene izin vermeyeceğim.'' dedi Xiumin, gülümseyerek.

Jongdae de ona gülümsedi ve kollarını Xiumin'in boynuna sardı. ''Tamamen seninim, hyung.'' derken büyük olanın dudaklarını kesik kesik öptü.

~~~~~~~~~~

Kris kulaklarını tıkayıp mızıltılar bırakarak Tao'nun, davranışına kıkırdamasına sebep oldu. Kris dudak büktü ve rahatsızlıkla yanaklarını şişirdi. Tao güldü ve öpmek için Kris'in yanağına doğru eğilerek sarışın adamın yanaklarının daha da kızarmasına sebep oldu. 

''Bunu yaptığın zaman çok sevimli oluyorsun, biliyor musun,'' Tao büyük olanın kulağına fısıldadı ve boynunu okşayan sıcak nefesle sarışının ürpermesine sebep oldu. 

''Çok sesliler! Elimde değil!'' suratını asarak söyledi.

Tao onun asılmış dudaklarını öptü. ''Biliyorum, bir sonraki sefere kulak tıkacı alacağım tamam mı?'' dedi. Kris gülümsedi ve başını salladı.

Who says vampires are just MYTHS?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin