Taehyung'un bakış açısı:
Jin, sevgilisinin kucağına oturur oturmaz, birbirlerinin yüzünü emmeye başladıklarında gözlerimi kapatmış, "AHHHHHH" diye bağırmıştım. İkisi de beni dikkate almadan, birbirlerini vakumlamaya devam etmişti.
Kafamı durmaksızın masaya vururken, pizza tabağımın düştüğünü hissettiğimde, daha da hararetli vurur olmuştum.
Yere düşen pizzama baktıktan sonra, bir söylenti eşliğinde kafamı yeniden masaya bıraktım. "Bugün daha kötü olamazdı herhalde." Kendi kendime mırıldanarak kafamı kaldırdığımda, Yoongi'nin Jimin'i kantin masasında akbaba gibi beklediğini ve de Jimin'in düzensizce inlediğini görmüştüm.
"Yanılmışım," dedikten sonra kalkıp çantamı alarak, kafeteryadan hiddetle ayrıldım. Boş koridorda yürürken, gün boyu hiç görmediğim Hoseok'u ve de gün içerisinde görmeme rağmen benden kaçan- ki bu durumun düzelmesi gerekliydi- Jungkook'u merak ediyordum.
Boş koridorda oturup bugün elime geçen teste göz atmaya karar vermiştim. Çantamı açtım ve katlanmış boş kağıdı- yani... katlı kağıdı aldım. Ne olduğunu görmek üzere açtım ve gördüğüm tek şey F'ydi. Gözümün önündeki berbat teste bakarken gözlerimi devirmiştim.
"Özel derse ihtiyacım var..." diye nefeslenirken, Jin'in figürünü görmemle gözlerimi kocaman açtım. "J-Jin," kekeleyerek, kağıdı çantama geri sokuşturdum. "Ver onu bana." dedi sert bir biçimde. Dudaklarımı büzerek, testi yavaşça çantamdan çıkarmış, Jin'e uzatmıştım.
Kağıda bakar bakmaz iç geçirmişti.
"N-Namjoon'dan yardım isteyeceğim, söz veriyorum!" Aceleyle söylenirken, ayaklanarak Jin'in göz hizasına yükseldim.
"Biliyorsun... Joonie zaten matematikte Hoseok'a, ingilizcede de Jimin ve Yoongi'ye yardım ediyor- ki, Yoongi 'inspires' yerine 'infires' deyip duruyormuş, çünkü öylesi daha havalıymış falan?" demiş, kafasını sallayarak bana kağıdı geri vermişti. Onun haklı olduğunun bilinciyle yanaklarımı şişirmiştim.
"Peki ya Hoseok? Onun fen dersleri iyi." deyip, umutla kaşlarımı kaldırmıştım.
"Hoseok hasta ve senin bugünden çalışman gerek, anca o şekilde notun yükselir." diye cevapladığında dudaklarım 'O' şeklini almıştı. "Gün bitmeden sana birini bulacağım ve sen de çıkışta derslere başlayacaksın."
Jin'i üzmek istemediğimden başımı olumlu anlamda salladım. Alnımı öpüp uzaklaşmış, beni boş koridorun ortasında, benim için kimi bulacağını düşünür halde arkasında bırakmıştı.
~zaman atlaması~
Arabama atlayıp koltuğuma yaslandım, yorucu okul gününün ardından yatağa girmeye hazırdım. Motoru çalıştırıp park yerinden çıkmak üzereydim ki yan koltuğumun camına birinin vurduğunu işittim.
Pencereyi açıp kimin tıkladığına bakmaksızın söylendim. "Ne istiyorsu-" Kim olduğunu fark ettiğim anda ise kendimi durdurmuştum.
"U-uh, Jin, çıkışlarda sana fen çalıştırmamı söyledi." dedi utangaç bir tavırla. Bu yutkunmama sebep olmuş, ona garipçe bakmamı sağlamıştı.
Bunu tamamen unutmuşum...
Ama neden Jungkook...Jungkook'un sessiz olup, dersleri sonuna dek dinleyişiyle, muhtemelen her dersten A aldığını hatırladığım anda, zihnen avcumu alnıma yapıştırdım.
Kapının açıldığını duymuş, göz ucuyla Jungkook'un kemerini takışını ve parmaklarıyla uğraşmasını izledim. Birazcık sırıtarak, benden nasıl da kaçtığını anımsamıştım.
Teşekkürler Jin, diye düşündükten sonra konuştum: "Pekâla, hadi gidelim."
Kelimelerimi sarfeder etmez, tek ve biricik Jungkook'la birlikte yola çıkmıştım.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my kinky baby boy. [tr]
Fanfiction※【taekook】 "Peki ya... şaplak fantazisi?" "Bilmem... belki de sen keşfetmelisindir." Kim Taehyung, hyungları ile, sessiz, yakışıklı çocuk Jeon Jungkook'un fantazilerini keşfetmesi konusunda bir iddiaya girerse ne olur? Taehyung'un bilmediği şey ise...