Taehyung'un bakış açısı:
"Uh... günaydın öğrenciler, size çok büyük bir duyurum var..." dedi öğretmen, kaşlarını büzüp, tüm çocukların da kaşlarını çatmasına sebep olarak.
Atışmamızın üzerinden 3 gün geçmişti ve her şey oldukça sakin görünüyordu. İddianın bitmesi adına ve ikimizden biri kazanana dek 2 hafta beklemeye karar vermiştik.
"Müdür bu mesajı size iletmemi söyledi..." diye devam etti, gözleri biraz parlaklaşmıştı.
Neler oluyor!?!?!? Birileri intihar mı etti???
Paniklemeye başlayıp, en kötü ihtimalleri düşündüm."Pekâla uh... çocuklar... aniden M-Markson çifti ayrıldı." dedi, bir göz yaşı yanağından süzülmüştü.
Tüm öğrencilerin nefesi kesildi ve fısıltılar sınıfın dışından da duyulabilir hale geldi.
Gözlerimi hayretle açtım. BU DÜŞÜNDÜKLERİMDEN DE KÖTÜ, panikle arkamı dönüp bana sırıtan, ardından bakışlarını tekrar memnuniyetle gülümseyen Yoongi'ye ve öğretmene yönelten Jimin'i gördüm.
"U-uh, affedersiniz." dedi Bayan Sikimdebileolmayan, tüm öğrencileri yalnız bırakıp sınıftan çıkarken. Mükemmel çift hakkında ki dedikodular belli ki sona ermişti.
Efsane bir panikle etrafıma bakmaya devam ettim, ardından Namjoon'un bana dudaklarıyla "şeytan" diye mırıldandığını ve Hoseok'un da bana sempatik bir bakış attığını gördüm.
Ve arkamı dönüp, görmek istediğim en son insana, Jungkook'a baktım, mahçup bir ifadeyle önüme dönerken bana kafası karışmış bir halde bakıyordu.
Bayan Sikimdebileolmayan sınıfa şişik gözler ve kırmızı bir burunla geri döndü.
Konuşmadan önce birazcık öksürdü, "U-uh sanırım şimdi, uh..." o tamamlamadan evvel, okulun hoparlörleri araya girdi.
"TANRIYA YEMİN OLSUN SEHUN- oh hoparlör açık- pekâla, tamam..." Hoparlördeki erkek hantalca öksürdü ve tekrar konuşmadan önce sekreterini azarladı.
"Muhtemelen duymuş olduğunuz üzere, okulun sevilen çifti ayrıldı, ne kadar da trajik..." Lafını tamamlamadan önce burnunu çektiğini duyabilirdiniz.
"Biz de tüm günü tatil edip yarın eskisi gibi okula devam etmeye karar verdik." deyip hoparlörleri kapattı ve tüm okulu sessizlik içinde bıraktı.
Tüm okulun tatil günü adına coştuğunu düşünebilirdiniz ancak durum tam tersiydi.
Tüm okul sessizlik içindeydi, tek bir nefes sesi dahi duyulmuyordu, hepimiz öğrendiğimiz haberle şoka girmiştik.
Dürüst olmak gerekirse Markson'ın ayrılmasını pek umursamazdım, zaten tek umursadığım da iddiaydı, kaybettiğim iddia..
Öğrenciler ayaklanıp sınıftan çıkmaya başladılar, hepsi sessizliği sürdürüyordu. Jimin'in fısıldayarak "İddiayı hatırla." dediğini ve sınıftan çıkmadan önce göz kırptığını görmüştüm.
Çok geçmeden sınıfta öğrenci kalmamıştı ve yalnızca Jungkook ve ben vardık. Pekâla, yapman gerekeni yap, diye kendi kendime düşünürken arkama dönerek sessiz, yakışıklı çocuğa baktım.
"Bir şeye mi ihtiyacın var?" Soğuk ve sert sesiyle sorarak beni şaşırttı.
Şaşkınlığımı saklamak adına aniden yüzüme kendimi beğenmiş bir ifade yerleştirdim ve hafifçe çenesinden kavrayıp, yüzünü benimkine yaklaştırdım.
Bana kocaman gözlerle baktı, hareket bile etmiyordu, yanlızca göz bebekleriyle her hareketimi takip ediyordu.
Yavaşça kulağına eğildim ve, kulak memesini ısırıp çekilmeden önce, "Sana ihtiyacım var, bebeğim." dedim.
Çantamı alıp kapıya doğru yöneldim, ve son bir defa aynı pozisyonda, donakalmış oğlandan bir bakış çaldım.
Sırıtarak onu küçük dilini yutmuş halde sınıfta bıraktım. Okulun çıkış yoluna doğru ilerlerken nefesimin altından "Oyun başlasın." diye mırıldandım.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my kinky baby boy. [tr]
Fanfiction※【taekook】 "Peki ya... şaplak fantazisi?" "Bilmem... belki de sen keşfetmelisindir." Kim Taehyung, hyungları ile, sessiz, yakışıklı çocuk Jeon Jungkook'un fantazilerini keşfetmesi konusunda bir iddiaya girerse ne olur? Taehyung'un bilmediği şey ise...