Twenty Fourth

6.6K 429 234
                                    

Genç kız kahvaltı sırasında Harry ve Ron'un birkaç saat sonraki sınav yerine quidditch konuştuğunu fark edince kafasını eğip sıkıntıyla alnını masaya vurdu. Ve hafifçe vurmaya devam ederken benzer bir ritimle konuştu. "Siz. Ne. Zaman. Ders. Çalışacaksınız?"

"Buna ihtiyacımız yok." dedi Harry gülerek kolunu Ron'un omzuna dayarken.

Genç kız kafasını biraz kaldırıp siyah saçlı çocuğu ölümcül bakışların hedefine aldı "Ah tabi zaten hiçbir zaman Expelliarmus'tan başka bir şeye ihtiyacın olmayacak değil mi?"

Harry gözlerini kısıp sahte bir sinirle Hermione'ye baktı. "Güzel laf sokuyorsun Mione'm."

Kız bıkkınlıkla gözlerini devirirken Slytherin masasında bir çift mavi gözün ona dönük olduğunu fark ettiğinde gülümsedi. Güzel gülüşüne karşılık alması uzun sürmedi.

"Nereye bakıyorsun sen?" dedi kaşlarını çatmış Ron onun baktığı yöne dönerken.

Slytherin masasına dönmesiyle kafasına minik bir zeytin atılması bir oldu.

"Önüne dön vız vız." diye cırladı Pansy elindeki diğer zeytini de fırlatırken.

"Sen delisin!" diye söylendi Ron yemeğine geri dönerken.

"Hep öyle söylerler." dedi esmer kız ağız dolusu uyuz bir gülümsemeyle.

Hermione olanları keyifle izlerken telefonundan gelen titreşimle irkildi.

Malfoy : Günaydın

Hermione : Günaydın

Hermione : Pansy 'nin nesi var? jdksjd

Malfoy : Turuncu kafalıya uyuz oluyor sadece hdodjdo

Hermione : Neden ki?

Malfoy : Bilmem. Bir düşüneyim. Sen ve ben.. neden birbirimize uyuz oluyorduk?

Hermione : Djosjdod milyonlarca sebep sıralayabilirim

Malfoy : Ben de bir tane söyleyebilirim. (:

Hermione gülümseyerek kafasını kaldırıp Slytherin masasına baktığında Draco'nun da aynı saftirik gülüşle ona baktığını gördü. İkisinin utangaç halleri görülmeye değerdi.

Pansy bunu fark ettiğinde şeytani gülümsemesi eşliğinde Gryffindor masasına laf attı.

''Hermione! "

" Efendim?" dedi Granger daha kısık bir sesle.

"Bugün sınavda üç kişilik gruplar olacaktı değil mi? Şu saçma büyü tarihi şeysi için."

"Öyle, üç kişilik."

Harry ve Ron sıkıntıyla birbirlerine bakıyorlardı. Şu kızların arkadaş olmasını okuldaki kimse hazmedememişti.

"Şu üçü" dedi ojeli uzun tırnaklarıyla Goyle, Crabbe ve Zabini'yi göstererek."Ekip oldular biz dışarıda kaldık."

"Theo Nerede?" Granger kahverengi kaşlarını çattı.

Theo'nun adını duyunca Ron'un yüzünde gerilmeye başlayan kaslar dikkat çekiciydi.

"O piç daha uyanmadı bile."

Hermione bal gözlerini Gryffindor arkadaşları üzerinde gezdirdi, izin ister gibi.

Harry hırsla arkasını döndü. "Başka arkadaşlarınız yok mu?"

"Var." dedi Draco mavi gözlerini kısarak. "Ama ben Hermione'i istiyorum." güzünde çarpık bir gülümseme vardı.

"Siz ikinizin son zamanlarda patlak veren Hermione aşkının nedeni ne acaba?" Potter fazla sorgulayıcıydı.

"Ahh Potter Ah!" dedi Pansy kenetlediğini ellerine çenesini yaslarken Ron'a döndü. "Siz aptallar aşkın ne demek olduğunu biliyor muydunuz?"

Bu cümleden ve Ron'a atılan imalı bakıştan sonra Hermione ve Draco kıkırdamasına engel olamadı.

"Üzgünüm Pansy, biz üçümüz olacağız." dedi Hermione sonunda.

"Tabii ya, sakın altın üçlüyü bozmayın." Pansy hırsla önüne dönerken Ron'un kafasına bir zeytin daha atmayı ihmal etmedi.

Granger'ın telefonu tekrar titredi.

Pansy : Neler kaçırıyorsun neler benim küçük aptal gelinim.

DRAMİONE ///TEXTINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin