"İlk işimden kovulduktan bi hafta sonra başka bir iş buldum. Bir mağazada part time çalışacaktım. Aylık bin liralık maaşımın yarışı aparta gidecekti. Diğer yarısıyla geçinmeye çalışacaktım. Az bir parayla geçinmeye çalışacaktım. Ilk defa para için düşünmem gerekiyordu. Ama beni asıl üzen Enesin gidecek olmasıydı. Kış mevsimine girdiğimiz için otellerde iş bulması zorlaşacaktı bu yüzden İstanbula döneceğini söyledi. İstanbulda bir restaurantta iş bulmuş maaşı da iyiymiş. Ayrılacaktınız gün, "şimdilik komi olacağım ama mesleği öğrenmek için bir yerden başlamam gerekiyor" Dedi.
Ondan ayrılmak zorunda kalsam da sanırım buna alışmam gerekiyor. Artık bu hayatta tek başına mücadele edebilmeyi öğrenmem gerekti. Neyseki şimdilik yanimda Elif var. "
Günce son notunu da yazdıktan sonra kapattı defteri ve uyumayı tercih etti.
..
.....
Okulda iki ayını devirmişti Günce. Ilk zamanlar ki maddi sıkıntısını babaannesinin gizlice çantasına koyduğu parayla geçirmişti. Normalinde kabul etmezdi ama kitap parası cok pahalı tutuyordu. Okulu onun herşeyi olmuştu bu yüzden kullandı istemeyerek de olsa.
Hayatında olmadığı kadar sosyaldi de Günce. İş yerinden arkadaşları vardı ve okulda da edinmişti. Eskiden hiç arkadaşı yoktu. Zaferle hayal kurmaktan hayatı kaçırmıştı. O kadar dalmıştı ki hayallere etrafındaki insanları farketmemisti bile. Hayallerinin yıkılması iyi bile olmuştu onun için çünkü artık hayatını yaşayabiliyordu. Çevresindeki insanları görebiliyordu.
Yine en çok sevdiği insan Elifti. Biraz ona benziyordu Elif sessizdi ama derinlerde bi acısı olduğu belliydi. Başkası anlamazdı Elifin acısı olduğunu birtek Günce fethedebilirdi. Çünkü onun gibi ardı karanlık bakışları vardı Elif'in de. Hani gülünce güller acar derler ya öyleydi o da. Ama sanki birileri çoktan doldurmuş gülleri . Öyleydi o da iste
....
....
...
Yine bir pazartesi okuldan çıkıp kosa kosa mağazaya gitti Günce. Dersi 9'can 12'ye kadardı. Mesaiside 12'de başlıyordu. Allah'tan anatomi hocası dersi yarim saat önce bırakıyordu da yetişiyordu.
Mağazaya gidip hemen siyah is tişörtünü giydi Günce. Tezgahtaki malları düzenlemekti görevi.
Gelince Emre ye selam verdi hemen. Emre mühendislik öğrencisiydi. O da yari zamanlı çalışıyordu. Mağaza okulun yakınında olduğu için neredeyse tüm çalışanlar üniversite öğrencisiydi. Günce de selam verdi ona. Emre elindekileri katlarken:
"Bakıyorum yine nefes nefesesin" dedi. Gunce;
"Okulla is çakışınca böyle oluyorum." Dedi. Ikisi de çocuk reyonundaydı. Müsteri elinde tişörtla gelip Emre'ye, "burada 11 yaş yazıyor Ama bu benim çocuğuma olmadı." Dedi. Emre çocuğun yaşına göre iri olduğunu farketti.
"Oğlumuzu iyi beslemişsiniz Maşaallah ama ona 14 yaş olur sanırım durun ben vereyim." Deyip uzattı. Kadın alındığını belli etsede tişörtü alıp çocuğunu deneme kabinine götürdü. Bir süre sonra tekrar gelip "O verdiğiniz olmadı daha büyük bedeni var mı" diye sordu.
"Maalesef hanımefendi çocuk da en büyük 14 yaş var " deyince kadın söylenerek gitti.
"Daracık daracık kalıplar yapıyorsunuz hiç birşey olmuyor."
Emre kadının arkasından güldü onu taklit ederek "Daracık daracık kalıplar yapıyoruz sizde daracık daracık çocuklar yapsanız keşke " dedi. Günce gülerek "ssst! Duyacak." Diye uyardı. Emre daha fazla takıldı bu sefer "e öyle ama çocuğun kolları benimkinden kalın olmuş yağdan sonra da 11 yaş olmuyor." Günce, Emrenin anlatırken kadının taklidini çekmesine güldü ama çocuk içinde üzüldü. "Öyle deme ya çocuk çok tatlıydı. Onun için üzüldüm bu yaşta bu kilo. Şeker hastalığına kalabilir."
"Öyle de yavrum çocuğu da bu kadar yetirmesinler di mi?"
Günce çocuk için üzülünce Emre onu güldüremeye çalıştı.
"Aman da aman bu kız büyüyüp doktor olacak da şişman çocukları mi tedavi edecek." Diye takıldı. Günce onun bu taklitlerine gülmeden edemiyordu.
"Aman da aman bu kızın gamzeleri de mi varmış? Bu kıza gülmek çok mu yakışıyormuş?"
Günce, Emrenin ona böyle takılarak konuşmasından utanmıştı. Yanaklarının yanmasından kizardığını hissetti. Bu yüzden sessizce tezgahtaki kıyafetleri katlamaya devam etti.....
.....
......
Günce ''nın izin günü okuldan sonra okuldan arkadaşları toplanıp ona gelmişti. Film gecesi yapacaklardı. Günce mısırları patlatırken arkadaşı Esin film seçiyordu. Telefonuyla oynayan Kübra bagirarark seslendi.
" Günce biri seni itiraf sayfasına yazmış yine
'Cuma günü tıbbın kantininde oturan kırmızı montlu sarı çantalı maviş kız. Ne güzel bakıyordun sen öyle. Ben kantinde sıranı verdiğin kışiyim. Seni bulmam için bir şans ver bana yorum at nolursun.' Yazıyor. Günce vallahi bu sensin. Helal olsun kankacığım bununla birlikte bu üçüncü itiraf." Günce utanmıştı biraz da kızmıştı.
"Ne belli benim olduğum?" Dedi. Kübra ısrarlıydı ama.
"12:30 gibi kalktın, da diyor Günce bu tam sensin. Allah aşkına senin olduğunun anlaşılması için robot resmini mi çizsinler, ne yapsınlar? Deyince Eşin de gülmeye başladı. Günce daha fazla kızdı
" Öyle bile olsa bu beni burada ifşalaması hakkını vermez ona." Dedi.
"E ne yapsaydı kankacığım. Öyle uzaktan uzaktan sapık gibi baksamıymış? Çocuk şansını denemiş hem o çocuk yanlış hatırlamıyorsam yakışıklıydı."
"Uzaktan uzaktan birini beklemek hayal kurmak sapıklık mi yani."
"E heralde canım. Açıkçası ben birinin sürekli beni izlediğini ve benden bir şey umduğunu düşünsem çok rahatsız olurum.hem ne kadar zavallica bir sey degil mi karşıma çıkma cesareti bile gösteremiyor." Dedi. Günce "acaba Zafer de benim için böylemi düşündü diye geçirdi. Ben onun gozunde zavallı mıyďım, dedi kendi kendine. O böyle dalmışken mısırlar yanmak üzereydi. Esin araya girdi hemen "kankacığım mısırlar yanacak!" Diye uyardı. Kübra gülerek;
"Neyi düşünüyor bu kız kantindeki yakışıklıyı mı? Kankacığım bu kadar düşünme yorum yaz o seni bulurum demis." Günce daha fazla utanmıştı. Kızarak.
"Ben hiçbirşey düşünmüyorum o çocuk da yakisikli falan değildi." Dedi. Patlamış mısırları tencereden geniş bir kaba koyup mısır hazır, dedi. Üçü birden yatağa uzandı. Kübra onlara seçtiği filmleri gösterdi.
"Üç film seçtim biri romantik biri komedi." Dedi
Kübra hemen komedi olsun dese de ikiye bir kaybetti. Romantik filmi izlediler. Film 14 Şubatla ilgiliydi. Bittikten sonra Kübra, eski sevgilisini düşündü.
"Ayrılmasaydık ona lisanlı fener tişörtü almıştım verecektim." Dedi. Esin Ankara'da okuyan sevgilisini düşündü. Liseden beri birlikteydiler.
"Ya ben ne yapayım birlikteyken bile ayrıyız." Dedi. Kübra arkadaşına sarılarak " kıyamam bize ya" dedi. Günce'nin masum bakışlarını görünce ona da sarıldılar. Ufak bir hüzünden sonra Kübra yine Gunce'ye takıldı.
"Bakalım Emre, Günce'ye yarın bişey alacak mı?" Dedi. Günce şaşırarak baktı.
"Emre ne alaka ki?"
"E yarın 14 şubat ya"
"E ben de onu diyorum, Emre ne alaka?"
Kızım saçmalama çocuk 5 aydır sana yürüyo. Sana karşı birşeyler hissettiği açık."
Günce gözlerini şaşkınlıkla açtı. Hiç öyle bişey düşünmemişti. Hem kızlarla Emrede sadece bir kere bur araya gelmişti. Nasıl anlamıştı ki bunu?
"Ayy! Kuzum çok safsın. Çocuk hasta olduğunda eline çorba alıp geldi sence niye?"
"Arkadaşım olduğu için."
"Hayır! Hoşlandığı için. Bizim yanımızda bile 'gamzen çok güzel, aman sen hep gül, gözlerde denizi andırıyor' diye konuştu durdu."
Günce şok olmuştu hiç böyle düşünmemişti.
"Sanmıyorum sana öyle geliyor." Dedi bu sefer Esin de araya girdi.
"Hiç sanmıyorum yavrucugum o bakışlar hiç boş değildi." Dedi. Günce, Kübra'nın şakacılığını biliyordu ama Esin öyle değildi. Hissetmediği bir şeyi söylemezdi. Gerçekten hoşlanıyor olabilir miydi? Kubra;
"Bak görürsün yavrucugum yarın kesin sana hediye alacak." Dedi. Esin:
"Eğer yarın birşey getirirse bu iş kesindir" dedi. Günce"sanmiyorum öyle bir şey hissetmedim hiç" dese de arkadaşları ona güldü.
"Yavrucugum sen hiç bir şey hissetmiyorsun ki. Bakar korsun resmen." Dedi. Günce dudaklarını büzdü. Esin arkadaşını daha fazla sıkıştırmamak için "neyse yatalım hadi, yarın bu kız işe gidecek bizde erkenden kütüphaneye gideriz" dedi. Diğerleri de destekleyince hepsi birden bir yatağın içinde uyudular
..
...
......
Sabah Günce işe yetişmek için erkenden kalkmıştı. Arkadasları da giyinip birlikte çıktılar. Yoldan simit alıp yemeye başladılar. Kızlar kütüphaneye gelince ayrıldılar. Mağazaya vardığında Emre kapıdaydı. Birini bekliyor gibiydi. Günce'ye görünce selam verdi.
"Günaydın"
"Günaydın" dedi Günce gülümseyip içeri girecekti ki Emre durdurdu onu.
"Günce bir dakika" dedi ve trenc kotunun fermuarını açtı içinden tek dal kırmızı gül çıkardı.
"Bugün 14 Şubat ve bütün kızlar hediye alıyor. Belki sana hediye gelmeyince üzülürsün diye sana bunu aldım." Dedi guluuzatarak. Günce gülü parmaklarının arasına aldı ve güzel kokusunu icine çekti.
"Teşekkür ederim" dedi. Neredeyse kendi bile zor duyacaktı dediğini ama Emre' ye dudağındaki gülümseme yeterdi. Bir süre öyle durduktan sonra mağazaya birlikte girdiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Gün seversin Diye
Romance"Sen ona, ben de sana aşıktım ama ben bekledim. BİR GÜN SEVERSİN DİYE" Kitap kapağı by cilenkaa