*3*saloma*

258 28 6
                                    

Kader, insanın elimde olan bir sey midir?
yoksa tesadüfler mi yönetir insanı? Yapılan her eylem hayatımızın bir virajını mı simgeler ?
Dönülen her viraj, insanın hayatına yeni bir yaşam ve yeni bir yol olarak çıkarken, bazen o hayata yenilikler katar, bazen de hayatımızdan bir çok eskiyi atarmış derler..

Son iki dersin boş olması, öğrenciler için kafe, bilardo veya bar gibi aktiviteler olarak anlaşılırken, benim için bu yorucu ve tuhaf günün bir an evvel bitmesi demekti. Eve giderken elimdeki zarfın ağırlığı altında eziliyordum. Acaba bu on günlük seyahat çok mu masraflı olurdu? Bu işe nasıl bulaşmıştım ben hâlâ anlayamıyordum. Ahmet hoca ve Çınar denen ukala, bir satranç oyununda birbirini alt etme derdindeyken, ben o oyunun sadece piyonu görevindeydim. Ama diğer taraftan bir ceza mı yoksa bir ödül mü anlamamış olsamda, bir kazı alanına gidiyor olmak beni heyecanlandırmıştı. Sonuçta bir yıl sonra mezun olacak ve yurt dışına sırf bu iş için gitmeyecek miydim? Daha önce keşfedilmiş bir kazı alanına gitmekten daha büyük bir tecrübe değil miydi bu? Para konusunu da hallederim, sonuçta annemin benim adıma yatırdığı para hâlâ bankadaydı. Onu yurt dışına çıkmak ve kendime orada bir hayat kurmak için kullanmayı düşünüyordum, ama bu olayda hayatımın bir parçasıydı ve birazcık kullansam sorun olmazdı.

Haberi teyzemle paylaşmak için sabırsızlanıyordum. Onu üzecek ufak ayrıntıları bilmese de olurdu. Apartmana girecekken kapıda Nurcan teyzeyle karşılaştık. Biraz gergin görünen kadına nesi olduğunu sorunca sanki bu soruyu bekler gibi " valla kızım sen onu teyzenlere sor. Bıktım valla her gün bir kavga gürültü, anlaşamıyorlarsa ayrılsınlar canım, çekmek zorunda mıyız bunu" kadın hem konuşuyor hemde beni artık görmüyor gibi caddeye doğru ilerliyordu. İşin tuhafı, ben yıllarca onların yanındaydım ama hiç kavga ettiklerine şahit olmamıştım. Yanında sanki görünmeyen biri varmış gibi hâlâ kendi kendine konuşarak giden kadının ardından öylece bakakalmıştım.

Apartmana girip ikinci kata çıkınca Nurcan teyzenin neyden bahsettiğini anlamış oldum. Murat abinin gür ve kalın sesi dışarıdan bile anlaşılıyordu. Anahtarı çıkarıp kapıya takınca içimde bir huzursuzluk oldu. Acaba aile arasına girmek iyi bir fikir miydi? Belki de biraz sahile inip beklemem ve onlar sakinleşince gelmem gerekiyordu. Ama bir yandan da böyle bir kavganın sebebini merakta etmiyor değildim. Sonunda merakım ağır basmıştı, derin bir nefes alıp kapıyı açtım ve içeri girdim. Sesler mutfaktan geliyordu.

"Arif denen adam peşimde diyorum sana be kadın neden anlamıyorsun? O paraya ihtiyacım var."

"banane, ba..na..ne.. diyorum bende sana, sen neden anlamıyorsun. O para Maral'ın, zaten kızın herşeyini almadın mı? Elinde kalanı da sana yedirmem o kadar"

Bir anda mutfaktan gelen tokat sesi ile bütün vücudum titremişti. Bu kadarı da olmazdı. Murat abi teyzeme tokat atmıştı, bu artık bir aile kavgasını geçmiş, bir şiddet olayına gidiyordu. Tam elimdeki çantayı yere bırakıp mutfağa ilerliyordum ki Murat abinin sözleriyle olduğum yerde kalakaldım.

"bana namus ve karakter dersi verene bak hele. Siz ailecek kendi pisliğinizden çıktınız da bana mı ahlak dersi veriyorsunuz ha. Biri kundakçı biri deli, ya sen. Sen hepsinden daha betersin, söyleyene Maral bütün gerçeği öğrense senin yüzüne bir daha bakar mı ha"

"yeterrrr, yeterrrr, sus artık, yıllardır bu tehtitlerle her istediğini almadın mı zaten. Madem ki bu kadar namussuz bir kadınım neden hâlâ buradasın ha, defol git o zaman" birden ikinci bir kez daha kulakları acıtan bir tokat sesi geldi. Daha fazla duramazdım, bu duruma daha fazla seyirci kalamazdım. Tam hareketlenmiştim ki mutfak kapısında Murat abiyle burun buruna gelmiştik. Adam beni görünce yüzündeki öfke bir anda şaşkınlıkla yer değiştirip, sonra da eski öfkesine geri döndü.

SALOMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin