acp10285367 arkadaşıma aramıza hoşgeldin diyor ve yeni bölümü sizlerin beğenisine sunuyorum........
Siyah beyaz bir perdedir hayat, tüm renk duygulardadır. Aşkın rengi kırmızı, mutluluk pembe, korku siyah, heyecan ve sevgi mavi ve yeşildedir. Tüm renkler bir araya gelince hayat olur ve yaşam hissedilir.
Peki neden şimdi her yer gri? Neden ne hissettiğimi veya ne için korktuğumu bilmiyorum? Karşımda duran o mağaraya doğru attığım her adımda kendimi rüya ve gerçek arasında kaybolmuş gibi hissediyorum. Pervane böceklerinin ışığa çekilmesi gibi küçük adımlarla, dünyadan soyutlanmış bir halde mağaraya çekiliyordum. Dipsiz bir kuyudan Arslan'ın sesi geliyordu sanki kulaklarıma, ne söylediğini anlamasam bile. Mağaranın girişine geldiğim de rüya ve gerçek arasında gidip gelen zavallı aklım, iradenin sonundaydı artık. Şimdi ampullerle aydınlanan mağaranın girişi, rüyamda duvarlarda asılı meşalelerle aydınlanıyordu. Nem ve küf kokusu tıpkı rüyamda olduğu gibi yüzüme ılık bir yel misali vuruyordu. Arslan elini omuzuma dokununcaya kadar nefesimi tuttuğumun farkında bile değildim.
" iyi misin Maral?" Bir sorun mu var ?"
Eğer kendimi delirmiş gibi hissetmek bir sorunsa evet bir sorun vardı.
"ha... hayır, yo hayır bir sorun yok. Sadece ilk kez bir kazı alanında olmanın heyecanı galiba"
"haklısın bu gayet normal, bende kendimi kötü hissetmiş hatta korkmuştum. Zamanla alışırsın, bugün sadece gözlem yap sen olur mu?"
Arslan,küçük bir çocuğu avutur gibi sakince konuşuyordu. O anda hissettiğim bişey beni rahatsız etmişti. Arslan'ın gözünde genç bir kadın değil de, küçük bir kız çocuğu gibi görünüyordum. Kendimi toparlamalı ve gerçek hayata dönmeliydim.
Hızlı alıp verdiğim nefesler, mağara ilerledikçe daha da hızlanıyordu. Uzun tünel bitip büyük bir evin salonu kadar geniş odaya gelmiştik. Arslan içeri girip ekiple çalışmalara başlamıştı bile. Bense hala rüya ve gerçek arasında gidip gelen aklımı korumaya çalışıyordum. Rüyamda büyük ve oymalı kapının olması gereken giriş, şimdi bomboş bir sütundan ibaretti. Son bir kaç dakikada boş kalan ciğerlerime sonunda derin bir nefes alabilmiştim. Kendi kendime devamlı tekrar ettiğim sözü son bir kez daha söyledim" o sadece bir ruyaydı, gerçek değildi" ama bu kez inanarak söylüyordum.
Girişi geçip mağaraya girdiğimde, kendime söylediğim tüm sözler yine önemini yitirmişti. Bu aynı magaraydı, aynı duvarlar, aynı büyük ve korkutucu mağara. O korkunç rüya yine gözümde canlanırken, uzun ve beyaz elbiseli kızın kanlar içinde yerde yuvarlanan başı içimi ürperten bir çığlığa karışmıştı.
"maral iyi misin?" Alp'ın ne zaman bana bu kadar yaklaştığını anlamamıştım bile. Elim istemsizce kalbimin üzerine bastırılmış ve dehşetle kocaman açılmış gözlerim Alp'e dönmüştü.
"ahh,iyiyim ben şey bir an galiba çok heycanlandım" Alp gülümseyerek önce mağaraya,sonra tekrar bana bakarak, fısıldadı.
" aslında sen iyi bile sayılırsın, ben üç gün yemek bile yiyemedim ve her gece kabuslar ile uyandım." Sonra da elini omuzuma koyarak "tadını çıkar bu heyecanı sadece ilk seferde yaşıyorsun, sonra zaten hep sıradan geçer". Dedi.
İçeride sekiz kişi vardı ve herkes birşeyle uğraşıyordu. Kimisi topraktan numune alıyor, kimi duvarlardaki oymaları zararsız çıkarmaya çalışıyor, kimisi de bilgisayar üzerinde çalışmalar yapıyordu. Bana oldukça yabancı gelen bu görüntü, yıllarca kitaplar arasında kaybolmaya benzemiyordu. Durumun en iyi tarafı da belkide böyle olmasıydı, en azından kimse bendeki garip hallere aldırış edemeyecek kadar meşguldü. Göze ilk çarpan yerde açık duran lahit ve içindeki iskeletti. Ayaklarım beni ona götürüyordu, karanlık bir mağaraya hapis edilen ve hunharca katledilen kızın mezarına. İki metreye yakın kazılmış taze toprak, havasız olan mağarada hala buram buram kokuyordu. Mezardan çıkarılan lahit toprak yığınının üzerinde, kapağı açık duruyordu. Başında hala kriminolojiye göndermek için bazı testler yapan iki kişi çalışıyordu. Onları da engellemeyecek şekilde tabutun ayak ucuna gelip dizlerimin üzerine çöktüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SALOMA
Historical FictionSabırla karanlıklar arasında beklenen yılların intikamını alacaktı. Tüm erkek soyundan....! Tarihî kalıntılar arasında kaybolmuş bir efsane ve bu efsanevi hikayeyle yolları kesişen bir genç kızın hikayesi.. *SALOMA*