(Multimedyadaki şarkıyla okumanız önerilir.)
Hayat çok farklıdır.Kimi zaman en sevdiğiniz dostunuzdur,para mutluluk ün ve dahasını size karşılıksız armağan eder.Kimi zamansa talihsizlikleri üzerinizde biriktirir.Geriye kalan sadece hayata karşı olan umutsuzluklarınız,keşkeleriniz ve bir ağız dolusu küfürlerinizdir.Ki bu ikinci madde daha geçerlidir.Çünkü yaşam bir çekiliş gibidir.Şanslı olanların adı kurada çıkar ve kalanlar başlarının çaresine bakarlar.Bu ceza sakatlık olabilir,fakirlik veya çirkinlik olabilir.Bunun bir önemi yok.Kendini en lanet gördüğün dönemdir işte,uzatmaya ne gerek var ? Fakat buna rağmen insanların mutlu olması gerek.Zorundayız.Bazen ''Ne kadar da güzel mutsuzum.''diyebilmesi gerek.Hayata uymamız gerek.Hayat bize uymaz ve akışında kayboluruz.Ayakta kalmak için sınavları aşmamız gerek.Hayat bundan ibaret,bedelsiz güzellik olmaz.Şuan o yerinde olmak istediklerimizde birşeyleri aşmış.Aşmayanlar yok mu ? Vardır.Onları da boşver.İlla %1'lik dilimde mi olacaksın ? Gel yüzde %99'luk dilime birlikte şanssızlığı tadalım.Hayatı öğrenelim.En acı öğrenme yolunu biz bilelim,onlar cahil kalsın.Çok şey kaybedecekler.Sakın onların yerinde olmak isteme.Hatalarınla daha güzelsin.
* * * * * * *
''Umutsuzluk mu oldu kararın ? ''diye baktı yüzüme.Evet de demedim hayır da.İkiside olmuştum belki.Yeri geldiğinde umutlu yeri geldiğinde umutsuz.Kimseyi ilgilendirmezdi ki.Benim hayatım benim hatalarımdı.Mutsuzluk da mutluluk da bana aitti.Ayağa kalktım.Eve gidecektim.Ve cüzdanımda kalan parayla alışveriş yapacaktım.Uyuyacaktım.Hiçbir işe yaramayan biri gibi yiyip içip yatacaktım.İkinci el dükkanından almak istediğim kitapları alacaktım.Bu kadar basit.
''Görüşürüz o zaman''dedim gözlerimi kaçırarak.
''Yarın ki olay da mı iptal ? ''dedi gözlerini açarak.Düşündüm.Özgüven patlaması yaşadığım, kendimi kanıtlayacağım olaydı değil mi o ?
''İptal''dedim gülümseyerek.''Ama benim gibi bir sulugözü dinlemek istersen yarın gelebilirim ''
''Sen bilirsin''
Sen bilirsin cevabını sevmezdim.Ben bilsem sormazdım.Ben bilsem soru işaretli bir cümle oluşturmazdım.
''Ben bilirim''dedim yanağımı şişirerek.Sinirimi bile anlayacağını sanmıyorum.Anlasada umursamayacaktır.
''Ah sende mi ? '' dedi sıkılmış tavırlarla.
Gözlerimi soru işaretli bakışlara çevirdim.
''Sıradan kızlar gibi trip mi atacaksın yoksa ? Beklenmeyen hareket''diye konuştu.
''Sıradan bir kız gibi görmüyor musun ?''dedim merakla.
''Konuyla alakası yok bilimselci.''dedi elini birbirine sürterken.Bu sırada havanın soğuduğunu hissettim.Cevap vermedim.Ne diyebilirdim ?
Saçlarımı her zaman ki gibi kulağımın arkasına koydum.Emin adımlarla yürümeye başladım.Bu hastaneden kurtulmanın yolu yok muydu ? Belki de annemi görmemekti.Çocuğunu düşünmeyen bir anneyi,çocuğun da düşünmemesi normal değil miydi ? Doğru ya hayırsız evlat damagasına yüz tutulurdum.Kesinlikle komşularımla iyi bir ilişkim olduğu söylenemez.Bir davranışımı eleştirmeleri onlar için bir zevk ve onlara malzeme vereceğimi sanmıyordum.Sanırım böyle bir ortamda yapabileceğim şeylerin en fazlası annemi daha az görmekti.
Marketten aldığım makarnayı tencereye koyarken aklımda garip şeyler vardı.Aile meselelerimle ilgisi olmadığına emindim.Daha önce hissetmediğim şeyler miydi bilmiyorum.Bir insanın beni önemsememesi niye bu kadar umrumda fikrim yoktu.Aptal ya da üzülmeye meraklı biri olabilirdim.Düşünme mekanizmamı çökertmekten başka bir işe yaramayan bir insan da olabilirdim.Bu sıralar normal bir insan dışında herşey olabilirdim.''Öyle bir şey yok'' diye mırıldandım.Saçmalama aptal.Onu iki gündür tanıyorsun.Bir yandan makarnaya çatalımı geçirip karıştırırken bir yandan da aklımı kemiren sorularla başbaşaydım.Adamakıllı birilerini düşünemediğim için kendime küfrediyordum.Tabağımı cam masaya koyarken kafamı iki elimin arasına koyup düşündüm.Ayağa kalktım.Bir umut değil miydi hastaneye gidecektim,orada olabilirdi.Yanında heyecanlanıp heyecanlanmadığımı test edecektim elimi kalbime koyacaktım.Normalse sorun olmayacaktı.Saçma bir deney için bu kadar yolu katetmeyi gözüm yemese de öğrenmek istiyordum.Kafama kırmızı örgü şapkamı geçirip dışarı çıktım az önceki güzel hava yerini yarım saat içinde sisli bir gökyüzüne bırakmıştı.
Yirmi dakikalık yolda yürümem ayağımın fazlasıyla uyuşmasına neden olurken,sebepsizce kötü hissediyordum.Hastanenin kapısından girerken derin bir soluk aldım.Oradaydı başını dizlerine gömmüştü.Tam o sırada yanıma gelen bir adamın adımı söylemesiyle irkildim.
''Doğa Alkar ?''
Kafamı salladım.
''Benim.Siz kimsiniz ? ''
''Hayatım''demesiyle sarılması aynı anda gerçekleşti diyebilirim.Korkunç bir şekilde tedirgin olurken adamın kollarından kurtulmaya çalıştım.
''Babanı özlemedin mi ? ''lafıyla kollarım boşta kaldı ve bakışlarım adamın gözlerine sabitlendi.Az önce ne demişti o ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umutsuz Umutlar
Teen FictionO,sıradan bir hikayenin sıradan bir oyuncusu.On altı yaşında yaşıtlarından farklı bir kız.Tam çocukluğunu yaşayamamış da denilebilir aslında.Hiçbir zaman mükemmel değildi ve olamayacağının da farkında.Onun bir adı var;Doğa Alkar.Basit diş telleri,kı...