Başlangıç

47 24 20
                                    


Ben otizimli bir genç kızım.

Otistik teşhisi konuldu fakat yetersiz eğitimden dolayı duygusal algılarım bozuktur.

Otizim karakterimin sadece bir kısmıdır.

Gündelik hayata sizin algılayamadığınız bir çok, kokuyu, sesi, nesneyi, görüntüyü farkedebilirim, bu da benim için oldukça rahatsız edici bir durumdur..

Sizin eğlence diye adlandırdığınız, müzik dans, gürültülü ortamlar, benim için tehlike çanlarının çalması demektir..

Seslere normal insanlardan daha fazla duyarlı olduğum için, bir alışveriş merkezi bile benim için bir kabus alanına dönüşebilir.

Oyun alanları. Çocukların zıplayışları, çığlık atışları, aşırı gürültü, insanların aynı anda konuşmaları bile kulaklarıma yapışmama neden olabilir.

Parlak florasan ışıkları titreşiyor gibi görünüp, en yoğun kullandığım görme duyumu yorabilir.

Etrafta sürekli dolaşan insanlar,
camlardan yansıyan ışıklar,
bunlar dengemi bozabilir ve vücudumun konumunu bile unutmama neden olabilir..

Buda bir çok kriz geçirmeme veya her hangi bir mağazanın camına toslamama neden olabilir..

Bir insan durupta benle konuşmaya çalışırsa, sözcükleri somut olmalıdır.

Düşüncelerim somuttur.

Dili sadece sözcüklerin anlamına göre yorumlayabilirim.

_ Arkandan atlı mı kovalıyor?
Diye bir soru yöneltilirse,
Boş boş bakmaktan başka çarem olmaz çünkü deyimleri anlayamam.

Görme duyum çok güçlüdür.

Yapoz yapabilmem için bir defa bakmam yeterli olur..

Bir çok insanın farkedemediği detayları farkedebilirim..

Göz temasında bulunamam, iletişim kurmakta zorluk çekebilirim..

Herşeyden uzak, bilinçsizce bir hayat sürmeyi istemem..

Bende eğitim göre bilir, her insan gibi bir meslek sahibi olabilirim.

İyi bir eğitim görebilirsem, hiç bir insanın yapamadığını  yapabilirim.

Mesela bir doktor olursam.

Herşeyi beynimin odacıklarına kaydeder, ilk görüşte teşhis koymak için öneride bulunabilirim..

Ben tüm insanlardan farklı olabilirim fakat hasta değilim...

Otizim bir hastalık değil farkındalıktır...

1999 şubat ayı

Bir patlama sesi ardından asfaltı terk eden ve uçuruma doğru sürüklenen bir araç.
Çığlık sesleri boşlukta dans edip uğultulara dönüşüyordu.

Ayfer'in ise korkudan dili tutulmuş karnına sıkıca sarılmıştı.

Zihninde milyonlarca dua yükseliyordu.
Hepside karnındaki kızı içindi.

Araba uçurumun enderinliklerine yuvarlandı.

Ayfer kesik kesik nefesler alıyordu.
Etrafındakilere bakamayacak kadar güçsüz düşmüştü.

Alnından şelale gibi akıp görünüşünü kapatan kanın farkına varınca öleceğinden emin olmuştu.

Artık tek isteği kızının kurtuluşuydu.

Saatler sonra..

Ayfer'in bilinci istemsizce kapandı.

Kesik kesik nefes almayı bıraktı.

Etraf ambulans, itfaiye ve polis ekipleriyle sarılmıştı.

Bir sağlık görevlisi ayferi kontrol ederken, mucize eseri karnından gelen cılız tekmeliyişi farketmişti.

Panikle bağırarak " kadın hamile, çocuk yaşıyor"

İtfaiye görevlileri seferber olarak ayfer 'i sıkıştığı yerden çıkarmayı başardılar.

Ayfer' i sedyeye yerleştirirken, herkesin aklından geçen tek bir şey vardı.

" minik bebek umarım yaşar..."

Ambulans hastaneye doğru seyir halindeyken. Görevliler tamamen sesizleşmişti..

Hepsinin bu mucize karşısında nutku tutulmuştu.

Hastaneye vardıklarında kapıda doktorlar bekliyordu.

Sağlık personeli

" ayfer bulut 28 yaşında. Trafik kazısı. Bilinci yok. Kadın eksitus. Karnındaki bebek yaşıyor" dedi

Sağlık personeli bunları söylerken. Hastanenin koridorlarına varmışlardı.

Doktor  asistanına bağırarak

" hemen ameliyat haneyi hazırlayın" dedi

Saniyerle yarışıyorlardı. Ameliyat hanenin buz gibi odasına girerken doktor

" bu nasıl mucize saatler sonra bile yaşayan bir bebek" diye aklından geçirdi.

Ter döktüren sezeryanın sonunda bir kız çocuğu dünyaya geldi.

Ağlama sesi doktorları mutlu ederken, gelicek teki yaşamını göz önünde bulundurdukları zaman hüzün çöküyordu gülüşlerine..

AYNASIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin