Arka bahçenin serinliği koyu kırmızı perdeleri sonuna kadar kapalı eski salonu esir alırken balkon kapısından tıslayarak içeri giren yeni doğan kapıyı ardından gürültüyle kapatmıştı. Elimdeki ince belli kadehi ahşap masaya bıraktım ve kalbi iki ay önce ellerimde durmuş fakat hâla bedeni insani sıcaklığını koruyan esmer çocuğa yönelttim bakışlarımı. Güneş henüz yeni doğuyordu ve ah bilirsiniz, güneş bizlerin lanetidir."Sabah ışıkları biraz tenime temas etti, kaşınıyor." Çocuk gibi mızmızlandığında elimi kaşınan ciltte gezdirdim. Hâla insanlara özgü bir yumuşaklığa sahipti. Benim gibi kaya misâli sert ve buz gibi olabilmesi için asırlarca vampir olması gerekirdi. Buna ne kadar dayanacağını merak ediyordum. Ölümsüz olmak kulağa hoş gelsede bunun için başta güneş olmak üzere güzel bir çok şeye veda etmek gerekiyordu.
"Hâla yumuşaksın. Ve de sıcak." Perdeler gün ışığının evime ulaşmasını engellerken taze beden bir yılan gibi koltukta yanıma kıvrıldı. "Seni seviyorum."
"Biliyorum." Masanın üzerindeki kristal kadehi tekrar elime almış incelerken Taehyung elmas gibi parlayan keskin tırnaklarıma hayranlıkla bakıyordu. Lanet olası şeyler karanlıkta bile parlardı, geceleri dışarı çıktığımda insanların dikkatini çekmemesi için siyah kadife eldivenler giymek zorunda kalırdım. Buz gibi tenimin nasıl bu kadar beyaz olabildiğine hayret ederdi çoğu zaman çevremde ki sıcak ve yumuşacık varlıklar.
"Benimde tırnaklarım böyle olacak mı?" Onu dönüştürdüğümden beri biraz küstahlaşmış ve özgüveni yükselmişti, her yeni doğan gibi o da sınırsız güç ve yaşamın sarhoşu olmuştu, fakat hâla 20 yaşında bir gençti. Sesindeki çocuksu tını uysalca gülümsememi sağladı. "Bir 300 yıl sonra neden olmasın?"
Koltukta sürünerek biraz daha dibime sokuldu ve yanağıma minik bir öpücük kondurdu. Ondan hoşlanmıştım ama ben iradeli bir kadındım. (Bunun 500 küsür yaşımda oluşumla epey ilgisi var.) Ona duygularından emin olana kadar dokunmayacağımı söylemiştim. Yinede arada benden kendisine minik öpücükler koparmasına izin veriyordum. Yoksa Taehyung tam bir baş belasıydı.
"Bana hayat hikayeni anlatsana." Yetimhanede doğmuş ve 14 yaşındayken iki arkadaşıyla oradan kaçmış, 6 sene sonra açlık ve sefaletten vereme yakalanmıştı. Kim Taehyung'un hayat hikayesi buydu. "Hangi hikayeyi."
"Nasıl vampir olduğunu." Açıklama getirdiğinde derin bir iç çektim. "Bu senin gibi birkaç cümleyle anlatabileceğim bir şey değil. Üstelik.." üzerime şehvetle dikilmiş koyu kahverengi gözlere baktım. "Duyacağın bazı şeyler hoşuna gitmeyebilir."
Sırıttı ve ardından omzunu silkti. "Zamandan bol neyimiz var. Hem.. o kadar da kıskanç değilimdir, belki?"
Şuh kahkaham koridorlar boyunca yankılandı ve dalgalar halinde karanlık salonuma geri döndü. "İyi o zaman, dikkatle dinle beni."
********
[Bundan sonra Jisoo'nun nasıl vampir olduğunun hikayesini dinleyeceğiz. Asıl hikaye bundan sonra başlıyor :")]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
phosphene » jiho & vsoo & jinji ✓
FanfictionKim Jisoo'nun 500 yıllık karanlıklarla dolu hayatı Kim Taehyung'a ışık olmuştu. Tabi bu 500 yılın içinde yer alan Junmyeon ve Jinyoung'ı saymazsak. [191019-251019]