phosphene » jiho & vsoo & jinji ✓

3

500 yıl önce.
[Hona Krallığı]

Kızgın güneş ufuk çizgisini boylu boyunca yaktı ve okyanus çizgisine kızıl bir çizgi düşürdü. Gece yeni yeni doğuyordu.

Bir kadının canhıraş çığlığı duyuldu ve eti kemiğinden ayrılan bir adamın inlemesi ormanlar boyunca yankılandı. Hona krallığı cayır cayır yanıyordu.

Yanan saçlarını ve kıyafetlerini şiddettle akan akarsuya atlayarak söndürmeye çalışan insanlar ve gökyüzünden, kalın surları aşıp köyün üstüne yağmur gibi yağan alevli oklar her yerdeydi. Babasının savaş alanında can verdiği haberini alır almaz Prenses Jisoo özel şövalyesi Junmyeon tarafından sık ağaçlar ve yeşil çalılıklar arasından kaçırılıyordu. Ödü kopan Jisoo henüz 12 yaşında ve 15'in de olan Junmyeon'un ise omuzlarında ağır bir yük var. Kralın 8 çocuğu arasından tek canlı kalan biricik prensesi sağ salim komşu krallıklardan birine bırakmaya ant içmişti. Jisoo sekiz çocuk arasından kız olan tek kişiydi ve abilerinin hepsi muharebe alanında babasıyla beraber ölmüştü. Minik kız kimsesiz kalmıştı.

"Gel buraya." Minik bedeni kucakladı ve ağaca bağlı atın sırtına attı. Kendiside bindikten sonra yüksek perdeli bir haykırışla atı dehlemeşti. Çıkan kişneme sesi yağma yapan düşman krallığın askerlerini üzerine çekmişti. Başlarında ise olduğu durumdan fazlasıyla memnun Jiane krallığının hükümdarı vardı. "Hona kralının kızını çabuk bana getirin!" Emir çoğunluk sayıdaki askerleri harekete geçirdi. Prensesin atının peşine düşmüşlerdi.

Junmyeon sırtına saplanan zehirli oklara daha fazla dayanamadı. "Affedin prensesim.." atın üzerinden ikisi beraber düşerken Jisoo minik elini kanlı yanağa yerleştirdi. "Seni çok çok çok seviyorum. Lütfen bırakma beni!"

Junmyeon yediği tekmeyle geriye savrulurken kralın askerlerinden birisi minik Jisoo'yu beyaz elbisesinin yakasından kavradı. Kral eliyle 'bana getir' işareti vermişti.

"Bu miniğe ne yapacağım biliyor musun zavallı şövalye Junmyeon?" Jisoo'nun yüzünü memnun kalmış bir ifadeyle inceledi. "Haremime alacak ve oğlum Jinyoung'a cariye olarak yetiştireceğim!"

Kahkaha atarak atını yanan köyün çıkışına sürüklerken askerlerine şövalyeyi öldürmesini işaret etmişti.