Kapının inatla çalmasıyla gözlerimi zar zor aralamıştım. Tolga da kıpırdanarak gözlerini araladı. "Ne oluyor ya..." dedi elleriyle gözlerini ovuştururken.
"Boş ver" dedim başımı göğsüne sabitlerken. "Salak kadınlardır." Ellerimi göğsüne koyarken çıplak olması bir bakıma hoşuma gitmişti. Sert kaslarını daha çok hissetmek tuhaf bir şekilde iyi hissettiriyordu.
Kapının ısrarla telaşla çalınması gözlerimin iyice açılmasını sağlamıştı. İkimizde ayağa kalkıp kapıya mayhoşlukla ilerledik. Kapının önünde durduğumuzda Tolganın yanına geçtim ve başımı omzuna yasladım. Kapı açıldığında gözlerim kocaman açılmıştı.
Dedem kapının önünde telaşla ikimizi de süzdü. Tolganın çıplak vücuduna bakıp ardından bana baktı. “Ne oldu.” Dedi telaşla. “Hastanedeymişsiniz.!” Tolga yüzünü ovuştururken “Ben üzerime bir şey alayım.” Diyerek giderken arkasından baka kalmıştım. “Elim yanlışlıkla kesildi. Abartılacak bir şey yok.” Dediğimde kapıyı ittirip içeri girdi. “Ne demek yanlışlıkla! O zibidi sana iyi bakamıyor mu yoksa.!”
Salona doğru ilerlerken peşinden ilerledim. “Saçmalama! O benimle gayet ilgileniyor. Büyüttüğün kadar önemli değildi.” Dedim.
“Bayılmışsın Azra! Nasıl büyütmem.”
Koltuğun hemen yanında yerde Tolganın tişörtü duruyordu. Hızla yerden alarak arkama sakladım. “O benim kendimi çok kasmamdan kaynaklanan bir şeydi. Ufak bir kesik sadece dede… Neyse ben şunu bırakıp geliyorum.” Dedim hızla merdivenlerden çıkarken arkamdaki iğneleyici bakışlarını hissedebiliyordum.
Tolga yüzünü yıkamış kuruluyordu. Üzerine mavi bir bluz giymiş ve oldukça yakışıklı duruyordu. Beğeniyle onu süzerken bir anda duraksadım. “ÇABUK EŞAYALARINI BENİM DOLABIMA YERLEŞTİR!” diye fısıldadım. “Acele et!”
Koşarak eşyalarını benim dolabıma koyarken bende benim banyomdaki kirli sepetime Tolga’nın tişörtünü attım. “Parfümlerini benimkinin yanına koy.”
Tek tek dizerken kapının orada dedemin belirmesiyle gözlerim kocaman olmuştu. “Dede!” diye soludum. “Ne işin var senin burada!”
Etrafı süzerken bize döndü. “Damat,” diye mırıldandı. “Kızıma iyi bakmıyorsun.”
“O nasıl söz efendim.” Dedi Tolga kibarlıkla. “O benim hayatımın anlamı. Ona nasıl iyi bakmam.”
“Öyleyse neden bu gün ağladı bu kız!”
Dedeme doğru yürüyüp “Çok ayıp” diye soludum. “Yeni evli çiftin yatak odasına böyle girilmez. Ne konuşacaksan aşağıda konuş.”
Yüzüme alayla baktı. “Sanki ne yaptığınızı bilmiyorum.” Derken utanmaya başlamıştım. “Ben kaç kadınla aynı dönemlerden geçtim. Aptal kız.” Arkasını dönüp yürürken bizde onunla beraber yürümeye başladık. “Torun istemiyorum.” Dediğinde gözlerim Tolganın mavi gözlerine kaydı. “Adam gibi korunun.”
Tolga gülümserken dirseğimi karnına geçirdim. “Biz hallediyoruz.” Dedi tolga aşağıya indiğimizde.
“Neyi hallediyorsunuz?” diye dedem birden bize döndüğünde ikimizde olduğumuz yerde durduk. “Ben bilirim sizin dönemlerinizi. Tene ten düşüncesiyle aptallık etmeyin.” Koltuğa doğru ilerleyip oturdu. “Azra daha çocukken, kendisine bile bakamayan bir adamdan çocuk peydahlayamaz.”
Tolga huzursuzca dedemin karşısına oturduğunda yanına oturdum. Yavaş yavaş sinirlendiğini tahmin edebiliyordum. Haklıydı…
Elini ellerimin arasına alıp göğsüne yaslandım. “Zaten şu an çocuk düşünmüyoruz.” Dediğimde o gıcık kahkahası salonda yankılandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiralık Koca
RomanceOnu bir Ünivesite köşesinde babası tarafından cezalandırılmış olarak buldum. Bu da tam benim işime geliyordu... O bana yardımcı olacaktı, ben de ona para ödeyecektim... Bir müddet benimle kalmasını isteyeceğim bu adamın, ömrümün sonuna kadar beniml...