4|Çikolatalı Kurabiye|

50 4 2
                                    

Birkaç tutam yıldızın ev sahipliği yaptığı bu gecede, zihnim algılarını şaşkınlığa bırakıyor ve bedenim benden bağımsız bir şekilde ona gidiyordu. Dedim ya algılarım o derece şaşkın bir durumdaydı ki bilinçaltım ne düşüneceğini zerre bilmiyor ve işin kötüsü mantığını da harakete geçiremiyordu. Savunmasızdım, hiç olmadığım kadar savunmasız ve çıplaktım.

Adımlarım kalçasını dayadığı arabanın önünde son bulduğunda sigaradan dumanını bir nebze daha çekmiş ve zehirli dumanı soluk borusundan akciğerlerine göndermişti. Ardından sigarayı yere atmış ve ayak ucuyla ateşini söndürüp yanıma yürümüştü. Bir faaliyet göstermem gerektiğini düşündüğüm için ellerimi göğüs hizzamda bağlayarak savunmasız bakışlarımı karşı manzaraya sundum. Yaklaştığından sebep parfümünün kokusunu daha derin alıyordum ve geçen gece duyduğum kokuyla aralarında benzer bir yön yoktu. Ki zaten o gün, onun tamamen kendisinden bağımsız olan tarafını kurtarmıştım.

Bir süre birbirimize kilitli kalan gözlerimiz yorulunca konuşmayı başlatmak için derin bir nefes aldım ve hiçbir kelimeyi aklımdan geçirmeden en iyi doğaçlama rolüm için hazırlandım. "Bir daha buralara gelmezsin sanıyordum."

"Burada sadece acı dolu bir an yaşadım ve tuhaftır ki hiç acı hissetmiyorum Jeongguk. Sence neden?" diye bir atak yaptığında iki adım geriye gidip bileklerimi kaşımaya başladım. Stres sonucu oluşan bu refleks bazenleri rahatlamama yardımcı olsa bile şu an için hiçbir faydası yoktu.

"Atlatmış olmalısın, ondandır Hoseok."

"Hayır atlatmadım, bir anda geçti."

Ne diyebileceğim hakkında fikrim yoktu. Benden şüphelendiğini kalkan tek kaşından anlamak bile mümkünken konuşurken yaptığı vurgular suratıma "Sen bir ucubesin!" diye bağırıyordu. Hem yediğim bu laftan hem de ne diyeceğimi bilemediğimden sessiz kaldım. Lâkin o bu sessizlikten pek hoşnut olmamış olacak ki konuşmayı direkt başlattı.

"Jeongguk ben bir doktorum. Birkaç test yaptım o günden sonra ve karşıma çıkan sonuçlar beni buraya getirdi. Sende farklı olan bir şeyler var-"

"Sus. Bunu bana söyleyen 9. doktor olacaksın, sus."

Ve sustu. Birkaç saniye konuşmadan arabanın kaportası üstüne oturmaya devam etti. O, o şekilde otururken ben hâlâ bileklerimi kaşımakla meşguldüm. Doktor lafından tiksiniyordum, şu ana kadar gittiğim bütün doktorlar beni bir hasta olarak görmek yerine denek olarak görmüştü. Ben onlar için hayata tutunmak isteyen bir çocuk değil benim sayemde edebilecekleri başarının simgesiydim. Bir piyondum, bir domino taşlarının hepsini devirebilecek olan ilk taşıydım, bir yapbozun son parçasıydım veya kışın açabilecek bir papatyanın kanıtlanması için gereken bir şarttım. Hepsi oldum şu ana dek ama bir Jeongguk olamadım.

"Buraya gelmemde başka bir sebep daha var aslında."

"Beni bir denek mi yapacaksın? Diğer o 8 doktor gibi?"

"Hayır Jeongguk, hayır. Yardımına ihtiyacım var. Bana yaptığın şeyin aynısını bir arkadaşım içinde yapmanı istiyorum. Lütfen, sana ihtiyaçları var."

Benimde ihtiyacım var, benimde kendime ihtiyacım var.

"Peki, ederim." demiş ve bileklerimi kaşımayı bırakmıştım.

"Güzel benimle gel."

-------------------------------------------------

Geldiğimiz yer Hoseok'un evi olmalıydı, güzel bahçesi olan iki katlı bir villaydı fakat içine girince kaybolmamanız imkansız gibi bir şeydi. Veya bilmiyorum belki de hayatımda ilk defa o kadar büyük bir eve girdiğim için bana korkunç gelmiştir.

Feel The Pain|taekook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin