MAHKUM GELİN 10

3.3K 55 18
                                    

Karanlığı ellerimle bölsem koşa koşa sana gelirdim. Ölebilsem sana gelirdim. Ölümü öldürebilsem seni geri getirirdim. Eğerki öyle bir gücüm olsaydı herkesi sevdiğine kavuşturur kimsenin üzülmesine izin vermezdim. Eğerki bilseydim kör bir kurşunun kurbanı olacaksın yar, ya seninle beraber o kurşu göğüslerdim yada seni o kurşundan kurtarırdım. O gece sen kollarımda öyle yıkïlırken ben dondum. Donup öylece kaldım ve seninle gelemedim. Senin geleceğini sandım. Ama sen.

Gelmedin.

Gittin.

Peki nasıl yapabildin bunu bana? Beni nasıl böyle bırakmaya gönlün razı geldi? Artık yüzüne bakamïyorum. Artık toprağını dahi sevemiyorum. Kirli bir kadınım ben. Yinede sever misin beni yarim. Yine öper koklar mısın? Yien saçlarımı usul usul okşayıp bana güzel hayaller anlatır mısın? Yağmurda benimle ıslanır mısın? Bilirim hiç sevmesin yağmuru ama ben seviyorum diye sende sevdin. Yine sever misin? Yine sırf benim için sabahlara kadar şiir yazar mısın? Yine doğum günlerimi unutmuş gibi yapıp ama sonrada büyük bir sürpriz ile kutlar mısın? Yine ilk ve son duan olur muyum? Herşeyden önemlisi ben yine senin İzel in olur muyum? Bir çocuk gibi ninni söylediğin kulağına aşk fısıldayarak uyuttuğun yarin olur muyum? Yine bana yar olur musun? Sanki hiç birşey olmamış gibi. Sanki hiç ölmemiş hiç gitmemiş gibi sanki..... Sanki ben hiç kirelenmemiş gibi.

Ali min toprağından ellerimi çekip ayağa kalktım. Onunla dertleşmek az da olsa bana iyi gelmişti. Ona gelmiştim. Hiç yüzüm olmamasına rağmen. Mezarlıktan ayrılïp beni bekleyen siyah arabanın arka koltuğuna oturdum. Ve araba hareket etti. İçindeki insan kılığındaki şeytan benimle konuşmak istiyordu ama ben onun sesini duymaya tahammül edemiyorum. Artık ağlamıyordum. Tükenmiştim. Yaşlarım bile artık gelmiyordu. Kısa süren yolculuğun ardından gene Ensar denen o adamın evine geldik. Arabadan inip direk kapıyı çaldım. Kapıyı adını iki gün önce öğrendiğim hatice hanım açtı. Hemen benim için ayrılmış odaya gidip kendimi yatağa attım. Sırt üstü uzanıp tavanı izlemeye başladım. Tavan ile bakışmamızı bozan ise aniden içeri giren Seyit oldu.

-İzel artık konuşma vakti geldi.

Benden bir ses çıkmayınca odanın bir o yanına bir bu yanına gidip gelmeye başladı. Bunu ayak seslerinden anlayabiliyordum.

-Yeter ama artık izel! İki gündür ölü gibisin artık konuş benimle! Ne konuşuyorsun ne doğru dürüs birşey yiyorsun! Sağlığından endişe ediyorum. Gitip saçma şekilde saçlarını kestin. Ne yapmaya çalışıyorsun?

Yataktan yavaşça doğrulup sırtımı yatak başlığına dayayıp bacaklarımı uzattım. Ellerimi bireştirip kucağıma koydum. Benim bir tepki vermdiğimi görünc öfke ile ellerini saçlarından geçirip bir ileri bir geri gidip aniden yataga oturdu ve ellerimi aviçlarına hapsetti.

-İzel... İzel im. Gözümün nuru. Bak benden nefret etmekte haklısın ben bile kendimden nefret ediyorum. Ama yapma lütfen senin aşkınla yandığımı hiç mi görmüyorsun?

Gözlerimi gözlerine sabitledim. Ve dudakalarımı araldım.

-Hiç.

Bozguna uğramıs gibi oldu bir an.

-Birini özlemek nedir bilir misin? Gölerinin onun yollarını gözlemekten yorulmasınï bilir misin? Her an çıkıp geleceğini sanamak ne demektir bilir misin? Geçen her bir kuşa her kervana onu sormak ne demek sen bilir misin? Her an nefesini ensende hissetmek ama aynı sekilde kokusunu alamamak ne demek sen bilir misin? Acaba yar gelicek mi yoksa ebediyen gelmeyecekmi diye kalmak nedir bilir misin? Sen hiç ARAF nedir bilir misin? Sen yar diye toprark sevmeyi bilri misin? Esen rüzgardan yarin kokusunu istmenin ne kadar acı verici olduğunu bilir misin? ....... Bilmesin. Sen. Bencilsin. Kötüsün. Sevgiden gram anlamayan taş kalpli bir mahluksun. Sen. İstemek ile sevmek arasındaki farklı bilmiyorsun. Hiç... Ama hiç sevmiyorum seni.... Hiç görmüyorum senide zehir saçan aşkınıda. Ne istiyorsun benden. Bak yanındayım bak istediğin oldu. Ali öldü ben seninim. Bana istediğin gibi sahip de oldun. Ne istiyorsun. Ha söykesene daha ne sitiyorsun! Ne kaldı benden almadığın! Canımı kı istiyorsun! Hiç durma al canımı! Gene mi tecavüz etmek istiyorsun! Gel et hatta dur ben soyunmaya başlayayım.

Sinirden ellerim üzeimdeki gömleğin düğmelerine gitti. Gözyaşları icin de bana bakıyordu.

-İzel....

Onu dinlemden gömleği çıkarıp attım.

- Hadi gel Seyit ağa al istediğini ne istiyorsan yap bu kirli bedene! Al seninim artık! Esirinim!

Sinirden titriyor göz yaşlarım bir bir akıyordu.

-Bunuda çıkarayayım mı!

Elim ile südeyenimi göstedim.

-İzel... İzel im.

Elim tap kopçasına gidiyordu ki. Beni sıca kendine çekip sarıldı ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başkadı.

-A...Affet İzel.. Affet.

Ellerim ile sırtına yumruklarımı inirmeye başladım. O ise hıçkıra hıçkıra ağlıyor ve acı çektiğini söylüyordu. Burnunu saçlarıma gömüp derin bir nefes aldï. Onun yüzünden saçlarımı kesmiştim. Alimin ellerinin değdiği çok sevdiği saçlarımı sırf daha fazla kirlenmesin diye kestim. Ve Ali min mezarının yanına gömdüm.

-Senden. Sıtına bir yumruk attım. Nefret. Bir yumruk daha.  Ediyorum. Ve senin asla affetmicem. Son bir yumruk attım. Benden ayrılïp göz yaşları içerisinde bana baktï.

-Hayat hiç adil değil İzel. Ben.... Ben sanki çok mu istedim seni sevmeyi. Kim ona acï vereni sever ki? Ben sevdim. Hemde köpek gibi sevdim. Biliyorum seven sevdiğine kıymaz. Kıyamaz. Ben belki Ali kadar sevemedim seni. Ama yinede sevdim be İzel. Çok sevdim be kadın. Sen neden görmedin ki beni. Yıllarca sevdim seni. İçimde tuta tuta. Geceleri göz yaşlarına boğula boğula sevdim. Somra sen karşıma çıktın. Ama kardeşimin yari olarak. Dayanamadım öldüm İzel. Kahr olsun şu laney gönlüme söz geçirmedim!  Ali ölünce eğer seni mutlu edersem belki biraz olsun seversin sandım. Sevmesen de en azından bir tebessüm eksit etmesenin sandım. Ama yapmadın. Bu kadar zor mudyu beni sevmek İzel? O kadar çok mu hakediyorum sevgisizliği. Oysaki senin dudakalarından çıkan adım için bile ben sana ölüyorum. Yaptığım şerefsizliğin bir özrü bir affı olamaz İzel. Bunu biliyorum. Ama madem sevmedin madem sevmeyeceksin bende hayatından ebediyen çıkacağım. Git! Nereye istiyorsan git. Birdaha asla karsına çıkmayacağım ne sana nede ailene en ufak birşey olmayacak. Birdaha ben senin hayatında olmayacağım. Seyit diye birini bikmeyeceksin. Ne zaman istersen avukat aracılığı ile de boşanam davasını açarsın.

Duyduklarım ile şaşkına uğramıştım gerçekten doğru mu söylüyordu? Yoksa belki buda bir oyun muydu? Gerçi sevinsem mi pek bilemiyorum. Sonuçta artık benden ne kalmıştı ki? Yinede bu cehennemden iyidir değil mi? Hemen sevinmek için acele ettiğimi düşünüp doğruluğunu teyit ettim.

-G... Gercekten gidebilir mi... Miyim?

Başını olumlu anlamda sallayıp bir göz yaşı daha bıraktı gözleri. Şu an vicdanımı umrsayacak durumda değildim. Sonuçta o beni katlederken vicdanını dinlememişti bende dinlemeyecektim. Eğilip dudakalarını anlıma bastırdï. Uzun bir öpücük bırakıp geri çekildi. Dudaklarından bir hıçkırık firar etti. Bir erkeği ilk defa ağlarken hatta hıçkırırken görmüştüm.

-Hoşçakal güzel gözlüm. Hoşçakal.

Dedi ve ayağa kalkıp odadan dışarı çıktı.

Gitmişti.

Bitmişti.

Kurtulmuştum...........

MAHKUM GELİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin