6; i hate you

3.4K 386 126
                                        



jimin; annem bir gün beni, ben olduğum için sevecek insanların olacağını söyledi

Jennie: Annene bunu kim söylemiş?

jimin: umut

Jennie: Anneni kandırmışlar

jimin: kandırılmak ve benim annem?

jimin: benim annem güneyde dururken terliği on sekiz metre doğudan batıya atarak kuzeyi on ikiden vurmuş kadın

jimin: elindeki adresle çocuklara yolu sorup onları kandıran yaşlı adamları kestirme yoldan gidelim diyerek polise teslim ederken sadece dokuz yaşındaydı

jimin: öğretmenine parmak haraketi çekerken beş, dördüncü kattan atlayacak kadar yürek yediğinde on bir, ve babasıyla kavga edip torbacıların arasına sızarken on beş yaşındaydı ki, torbacıların deposunu yakmıştı

jimin: beş yaşından beri hiç kimseye, on beşinde ise hiçbir erkeğin gülüşüne ve otuz beşinde evimizi almak için gelen profesyonel dolandırıcıya kanmayan kadından bahs ediyorsak eğer, onu kandırmak tek kelimeyle i-m-k-a-n-s-ı-z

Jennie: Profesyonel dolandırıcının kandıramadığı anneni umut kandırmış ama

jimin: hayır

jimin: umut yalancı değil

Jennie: Aç gözlerini Tanrı aşkına!

Jennie: Hâlâ ana sütü emen bebe misin sen? Umut bir halta yaramayan harflerin kaosu sadece. Lütfen beni aptal prensesin saf fasulye masallarıyla boğma

jimin: hapishanedeki adam için umut her şeydir

Jennie: Evet

Jennie: Hapisanedeki adam için sadece

Jennie: Ben adam değilim ve burası dünya

jimin: dünyanın neresi olduğunu sanıyorsun?

Jennie: Bir gezegen¿

jimin: hücre

Jennie: Saçmalıyorsun artık

jimin: düşünsene, evren bir hapishaneyse, gezegenler birer hücre ve samanyolu ağır suçlar işleyen insanların -örneğin kalp kırmak- omuzlarında taş taşıyarak ev inşaa ettiği bir sürgün yeri.

Jennie: Sayın 19. yüzyıl, karadelikler ne o zaman¿

jimin: idam kürsüsü

Jennie: Biz hâlâ neden konuşuyoruz¿ Aramızda iki asırlık bir mantık hatası var

jimin: mantık hatası diye tanımlayamazsın bunu, çünkü sen, ben, diğer bütün insanlar doğduğumuzdan beri bu mantık hatasının içindeyiz zaten.

jimin: hamile bir kadının hapishaneye düştüğünü düşün, çocuğunu orada doğurduğunu ve çocuğun ilk çığlık attığı, ilk ağladığı, ilk yürümeye başladığı ve ilk sevdiği rengin hapishane duvarlarının rengi olduğunu düşün. Çünkü yürümek için ona sonsuz, çiçeklerle kaplı bir yol verilmedi, bakması için uçsuz gökyüzü ve sevmesi için çeşitli renkler sunulmadı önüne

jimin: gözünü açtığında gördüğü kadarıyla gözünü kapatacak.

jimin: ötesi yok.

jimin: demek istediğim tam olarak şu ki, o çocuk hapishanede olduğunu anlamayacak bile çünkü özgürlüğü hiç tatmadı. tıpkı biz insanların hâlâ hapishanede olduğunu fark etmeyerek özgürlüğümüzle övündüğümüz gibi.

jimin: gözlerimizi bir rehine olarak açtık, sadece bize sunulan şeyleri sevdik ve tanıdık, ileride de gözlerimizi aynı şeylerle dizayn ettiğimiz cennetten çok uzak 'cennet' için kapatacağız

Jennie: Sen

Jennie yazıyor..

Jennie çevrimiçi..

Jennie yazıyor..

Jennie çevrimdışı..

jimin: ben ne?

Jennie: Acınasısın.

jimin: sana bunu düşündüren şey ne?

jimin: hâlâ her şeyi bu kadar dramatikleştirmem mi?

Jennie: Hâlâ yaşıyor oluşun

Jennie: Sen nasıl yaşıyorsun¿

jimin: her zamanki gibi

Jennie: Hayır, doğru soru

Jennie: Neden hâlâ yaşıyorsun¿

jimin: seninle aynı sebepten

jimin: nasıl sen her sabah kalkıp acı çeken yüzünü makyajla kapatıyorsan, ben de her sabah yüzümdeki acını suyla yıkıyorum.

Jennie: Sen ve aptal 19. yüzyıl hikayelerin

Jennie: Artık onları dinlemek istemiyorum

jimin: lütfen çabuk öl, Jennie Kim.

Jennie: Bu mutluluğu sana asla tattırmayacağım

Jennie: eğer bütün dediklerin doğruysa ve ben de hapishanedeki o adamsam, benim için yaşamayı daha da zorlaştırdığın için seni karadeliğe fırlatmamız gerekiyor.

jimin: ben defalarca samanyolu sürgün evine gittim zaten

Jennie: Niye?

jimin: kalbini kırdığım için

jimin: omuzlarımdaki ağır taşlarla ev yapmaya çalışıyorum fakat kalbi kırılan kişi her ağladığında acı çekerek üst üste yığdığım tuğlalar yere çakılıyor. sürgünüm asla azalmıyor

Jennie: Kalbimin kırıldığını düşünüyorsun diye söylüyorum, beni siber zorbalık yapan herhangi birisi bu kadar kolaylıkla kıramaz

Jennie: Toplumun kötü diye tanımladığı herkese böyle yapar mısın sen?

jimin: aslında..

jimin: herkese değil.

Jennie: O halde neden ben¿

jimin: çünkü sadece ölürsen, her sabah kalktığında ruhunu iğneyle deşerek bedenini dikmek zorunda kalmayacaksın. yaşamak için ölmeyeceksin

Jennie: Ben ölmek istemiyorum

jimin: hep öyle derler zaten

jimin: bunu sana kim öğretti?

Jennie: İnsanlar

jimin: sana yalan söylemişler.

kirai, jenminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin