Jennie: Neden yaptın?Jennie: Kamerayada aldın mı? Aldığına eminim, senin gibilerin yaptığı ucuz bir numara bu zaten
Jennie: Doğrusu, bir gün böyle bir şey yapacağını bana yazdığın ilk günden beri biliyordum
jimin: ne yapmışım?
Jennie: Dolabıma kirli bez koyup, deri çantamın içine meyve suyunu döken sendin değil mi?
jimin: ben değildim
Jennie: Sana inanmıyorum
jimin: bana inanıp inanmaman bir sorun teşkil etmiyor
jimin: demek ki, benden daha fazla nefret besleyen insanlar varmış sana karşı
jimin: duygulandım
Jennie: Birisinden nefret etmenin neresi harika?
jimin: birisinden nefret etmek harika bir şey değil
jimin: aksine çok kötü bir şey
jimin: ama senden nefret ediyor olmak tümüyle farklı bir şey, bir kez tadınca bırakamıyorsun. sürekli nefret etmek isteyip duruyorsun
Jennie: Aptalsın
Jennie: O kendine yaklaştırmadığın insanlardan bir farkın yok
Jennie: Ben ölürsem eline ne geçecek?
jimin: hiçbir şey
Jennie: O zaman bütün bunlar niye?
Jennie: Ben sana ne yaptım ki?
jimin: bana hiçbir şey yapmadın
jimin: ama kapıcıya yaptın, seninle aynı dersi alan çocuğunu onun gözü önünde fakir olduğu için ezdin. bir baba için bu ne demek sen biliyor musun?
jimin: bilmiyorsun
jimin: daima bir şeyleri bilmezsin sen zaten, haksız mıyım?
Jennie: Dışarıdan gördüğün kadarıyla konuşuyorsun
jimin: bu zırvalıkları kes lütfen
jimin: kötü kötüdür, içeriden dışarıdan sağdan ve soldan sebepli sebepsiz fark etmez
jimin: 19. yüzyılda yaşıyor olabilirim ama insanlar hep aynı be kızım
jimin: her zaman prensesler ve cadılar vardı
jimin: şimdi bile var
Jennie: Ben o aptal prenses ve metres olan cadı değilim
jimin: biliyorum
jimin: ama bu onların var olmadığı anlamına gelmez. sen benim için birer cadısın ama sevgilin Lucas için prensessin işte. annen için kül kedisisin, kardeşin için canavarsın
jimin: herkes için farklı birisin
jimin: ama özünde kötü birisin, Jennie
Jennie: Ben kötü birisi değilim