Nihayet beklenen gün geldi. Hastaneye girdiğimiz andan itibaren nedensizce rahat ve huzurlu hissetmeye başladım. En fazla serum takarlar , ilaç yazarlar vs.
Doktor bazı testler yaptı. Ancak mimiklerinden ve konuşma biçiminden ne düşündüğü , ne tür bir ruh hali içinde olduğu anlaşılmıyordu. Garip bi adamdı doğrusu. Ardından beş dakika için onları yalnız bırakmam gerektiğini söyledi. Şaşırdım , böyle birşey söylemesini beklemiyordum. Ancak nedenini sormaya cesaret edemedim. Çünkü zaten beni ilgilendiren bir konu olsaydı yanımda söylerlerdi. Böyle konularda çok şükür saplantılı değilim. Benden gizli konuşulan şeyleri , dedikoduları önemsemem.Koridora çıkıp bir süre bekledim. Ama annemgil geldiklerinde suratları beş karıştı. Nedenini sorduğumda cevaplayamadılar. Arabada da çıt çıkmadı. Belli ki büyük bir sorunumuz vardı , muhtemelen sağlığımla ilgili. Onlar böyle sustukça daha kötü hissetmeye başladım.
Kanser miydim?
Ya da başka bir hastalık?***
Akşam yemeğinde konuşmak istiyor ancak doğru kelimeleri seçemiyor gibi bir halleri vardı.
Nihayet ağızlarındaki baklayı çıkardılar : lösemiydim.
Bunu duymamla yıkılmam bir oldu. Demek bu yüzdendi bütün bunlar. Öfke , üzüntü ve çaresizlik...
O andan sonra söyledikleri hiçbirşey umrumda değildi. Almanya'daki ablamın en kısa sürede Türkiye'ye geleceğinden , yakında iyileşeceğimden bahsediyorlardı. Moralimi bozmamalıymışım falan...
Ama ben hayata küsmüştüm. Yakında kaşlarımın , kirpiklerimin ve saçlarımın döküleceğini , çirkinleşeceğimi biliyordum.
Peki ama neden ben?
Neden bu kadar genç yaştayken bu hastalık gelip beni buluyordu?
Dünyada onca insan varken neden ben?Sürekli bu sorular kafamda çınlıyor , müthiş bir paradoksa sebep oluyordu. Odama gidip sabaha kadar ağladığımı , sırılsıklam olan yastığımı hatırlıyorum. Şüphesiz hayatımın en kötü gecesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LÖSEMİ
Teen Fiction"Olumsuzlukların sizi etkilemesine izin vermeyin. Eğer gerçekten isterseniz herşeyin bir çözümü var."