00.04

764 30 3
                                    

"Kendi ateşime dayanamazken,
hasretinle yanmak ne yaman bir kadermiş."

Thursday.

-13:22

"Hazır mısın, kızım?" Annem hızla odama girmişti. "Tamam, anne, tamam." Annem önümde durdu ve bana baktı. "Ne kadar da güzel görünüyorsun." Gülümsedim. "Her şeyin harika olmasını istiyorum." Kafamla onayladım. "Her şey mükemmel olacak." Annem tam gidecekken duraksadı ve bana doğru döndü. "Kızım sana bir şey demeği unutmuş olabilirim.." Gözlerimi dikkatle anneme diktim. Gülümsüyordum. "Ne gibi?" Annem yüzüme baktı. "Christian'ın bir de oğlu var." Kaşlarımı yukarı kaldırdım. Bir şey diyemezdim. "Olsun." Annem gülümsemişti. "Yani kardeşim olacak?" "Abin." Dudaklarımı ıslatmıştım. "Yani... Zaten uzaktan uzağa?" Annem yaklaşarak ellerimden tutmuştu. "Christian Paris'te yaşıyor.. Bunları konuşmuştuk.." Annemin ellerine baktım. "Sen de gideceksin.." Annem alınımdan öptü. "Sen liseyi bitirir bitirmez seni de yanıma alacağım." Birbirimize sıkı sıkı sarılmıştık. "Abin zaten Oslo'da yaşıyor. Onu tanısan çok seveceksin." Annemin yüzüne baktım. "Sen tanıştın mı?" "Hayır."

15:56

Restorana geçtiğimizde annem hemen Christian denen adamı görmüştü. Gerçekten şık bir adamdı. Ayağa kalkmıştı. Birisi oturuyordu yanında. Fakat yüzü belli değildi. O da herhalde oğluydu. Yanına vardığımız zaman o da ayağa kalktı zaten.

Christian denen adamla el sıkarak tanıştım. Bakışlarımı çevirdiğimde önümde Chris duruyordu. Hani Christoffer.. "Senin burada ne işin var?" Christian denen adam gülümsedi. "Demek tanışıyorsunuz? O benim oğlum Christoffer." Bir şey dememiştim.

Masaya geçtim. Annemin evleneceği adamın Chris'in babası olması akıl almaz bir şeydi. Hem Chris'in annesi yok muydu? Chris de şaşırmış olmalıydı.

Sıkıcı gelecek planları konuşulurken yemekler de servis edilmişti. Şimdi yine planlar konuşuluyordu. "Evlilik sade olmalı." Chris sohbetin başından telefonla kurcalanıyordu. Sevgilisini çok özlemiş olmalıydı.

Bir süre sonra Chris ayağa kalkmıştı. Her ne kadar onun yanında olmak zor olsa da iyi geliyordu. Galiba şimdi gidiyordu. Biraz dolaşacağını söyleyip gitti.

Annem ve Christian Schistad'la konuşuyordu. Nedensizce bu ortam beni sıkmaya başlamıştı. İzin alarak hava almaya çıktım.

Gözlerimi kapatarak ciğerlerime soluduğum hava bana iyi gelmişti. Ta ki o sesi duyumcaya kadar. "Kviig?" Chris yanımda durmuş sırıtıyordu. "Christoffer?"  "En son tek bir haber bile vermeden beni terkeden Kviig." Alaycı bir biçimde gülümsemiştim. "En son beni sevdiğini söyleyip başka kızları öpen Christoffer." Ciddileşmişti. "Ne oldu? Suçlamak kolaydı, değil mi?" Boğazını temizlemişti. Arada yere de bakmayı ihmal etmemişti. Her hareketini aklıma kazıyordum. Akıllanamadım da ondan. "O konu.." Biraz etrafa baktıktan sonra devam etti. "..uzun bir konu." Kaşlarımı yukarı kaldırdım. "A, öyle mi? Yardım edeyim aşık olduğundan başlamak ister misin?" Bana yaklaştı. Bu hareketi beklenmedikti. Elini yüzüme yerleştirdi, yüzümü okşadı. Her ne kadar bu durumu sevsem de geri çekildim. "O adam sevgilin mi?" Utanmaktan yerlerde gezen gözlerim şimdi onun gözlerinin içine bakıyordu. "O kız, Emma sevgilin mi?" Bir süre birbirimize bakıştık. "O zaman anlaşıldı." Bunu söyleyerek oradan uzaklaşmıştı. Beni ise yeniden ve yeniden uçurumun altında bırakmıştı.

-17:33

Annem ve Christian Schistad ayağa kalkmıştı. "Biz gidiyoruz, gençler. Uçağımız kalkıyor." Anneme sarıldıktan ve öptükten sonra gitmişlerdi. Chris önümde oturmuş beni izliyordu.

-18:23

"Kalkalım artık."  "Neden? Sevgilin mi merak eder?" Bakışlarımı ona diktim. "Senin sevgilin merak edebilir ne de olsa.." Geriye yaslanmıştım. "Ne de olsa daha bu sabah evimin önünü kestirmişti." Kaşlarını çatmıştı. "Neden?" Omuz silktim. "Bilmem? İsmimi sordu? Yoksa ona beni nasıl kandırdığını mı anlatıyordun?" Bakışlarını tavana dikti. Sinirlenmişti. "Başka ne dedi?"  "Senden uzak durmam için tembihledi." Önündeki içkisini aldı ve içti. "İyi uzak durarsın o zaman. Pardon zaten sevgilin vardı?" Kafamı sağa sola çevirdim. "Sevgilim ister olsun, ister olmasın bakacağım sonuncu kişi bile değilsin, Christoffer Schistad." Birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk. Sırıttı. "Seni seviyorum, Sva Kviig Mohn." Bir süre öylece bakmış olsam da sonra geriye yaslandım ve kendimi bozmadım. "Keşke.." Gözlerinin içine baktım. "..sevmemiş olsaydın."

Önümdeki içki bardağını aldım ve tamamını içtim. Hızlı davranmamıştı. Elimden almak istiyordu ama başaramadı. Çoktan içmiştim. "İçki sana dokunuyor. Biliyorsun."  "Biliyorum.." Kaşlarını çatmıştı. "O zaman neden içiyorsun?" Sırıttım. "İçince her şeyi çift görüyorum." Anlamamış olmalı ki boş boş suratıma bakıyordu. "Çok yalnızım." Yutkunmuştu. "Ve senden!" Elimle Chris'i gösterdim. "Nefret ediyorum." Gülüyordum. "Nefretime sahipsin, Christoffer Schistad."

Restorandaki herkes bize bakıyorken ben bir kadeh daha içtim. "Yeter artık." Kadehi alarak uzağıma koymuştu. "Ama hayıır.." Ayağa kalkarak yanıma gelmişti. "Kalk." Kafamı sağa sola salladım. "Emma'ya git." Derin nefes aldı. Onu izliyordum. Nefes alması bile güzeldi. Ha bir de içmek bana yaramıyordu.

Aniden kucağına alınca öylesine yüzüne bakıyordum. "Sana kalk dedim. Neden zor kullandırıyorsun." Beraber restorandan çıkmış arabasına doğru yürüyorduk. Beni arabaya bindirdi. Kendisi de şöför koltuğuna oturmuştu. "Konuşmamız gereken şeyler var, Eva." Etrafa bakıyordum. Bana bakıyordu. "Ama sen bu haldeyken değil."

-22:18

Evimin önündeydik ve ben yola bakıyordum. Kafamı Chrise doğru çevirdiğimde çantamı karıştıran birer Chris'le karşılaştım. "Heey" Çantamı çekiştiriyordum. "Bırak, Eva."  "O benim çantam!" Sonunda öyle sert çekmişti ki ben de çantayla beraber Chris'in kollarına gitmiştim. Gözlerimi hızlıca kapattım. Gülüyordu. "Tamam, dur." Benim kolladımdan tutarak kapıya yaklaştırdı. "Anahtarı buldum zaten." Kapıyı açıp içeri geçti. "Ben, ben kaldıım." Benimden elimden tutarak içeri çekti. Kapıyı kapattım.

Salona doğru yürüyorken gelip belime sarıldı. "Burası değil. Yukarı." Kaşlarımı çatarak yüzüne baktım. "Benim evim ben bilirim bu bir, git sevgilinle uğraş bu iki." Her saydığımdan parmağımla gösteriyordum. "Yine kucağıma mı alayım?" Gülümseyerek yüzüne baktım. "Al, lütfeen." Gelecekte bu hareketlerime göre bin defa pişman olacaktım. Beni kucağına aldı. Odama vardığında yatağa bıraktı. Hemencecik gözlerimi kapatmıştım. Aniden açtım. Üzerime baktım. "Ama ben pijamasız uyuyamam." Parmağımla dolabımı gösterdim. Chris oflayarak dolaptan pijamaları bulmaya koyuldu. "Bu mu?"  "Eveet"  Yatakta doğruldum. "Giyine bileceğine emin misin?" Sırıtıyordu. "Git sevgilini giydir sen!" Yüzü ciddileşmişti. "Çık odamdan."

Chris geri döndüğünde uyuyan bir benle karşılaştı. Tabi pijamasız. Tam üzerime çarşafı sereceklen uyanmıştım. Napim? Çok ses yapıyor. "Pijamam."  Chris gözlerini kapattı ve bir şeyler dedi. Duymadım. Sinirliydi. "Yeter artık." Pijamalarımı aldı ve yatağa oturdu. "Seni giydireceğim ama bakmadan." Tek kaşımı kaldırdım. Başım dönüyordu. "Sen kötü erkeksin, bad boy olmaz." Ayağa kalktı ve ışığı kapattı. Yaklaştı. "Şimdi karanlık."

Chris pijama giyindirme görevini bitirdikten sonra ışıkları açtı. Fakat yüzü düşmüştü. Çünkü gömleği doğru giydirememişti. "Neyse.." Yanıma geldi. Uyuyordum ama uyumuyordum. Bilmiyorum ben de. İçkinin yan etkileri işte. Yanıma uzandığını hissettim. Ağzımı açıp bir şey diyecektim ama gücüm yoktu. Bana sarıldı..

-23:03

"Chriis" Ona doğru dönmüştüm. Gözlerini açarak bana baktı. İçki içmemiş olsaydım bunlar asla olmazdı. Asla. "Senin annen nerede? Geçen yıl bir kaç kere görmüştüm.. Ayrıldılar mı.." Gülümsemişti ama yüzünde yine de bir burukluk vardı. "Cennette." Hıçkırmıştım. Gülmüştü. "Özür dilerim, özür dilerim." Alınımdan öptü. "Özür dilerim." Özür dileyerek uyumuştum galiba..

sensual background | eva + chrisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin