00.15

416 30 7
                                    


Friday:

-14:33

Ingrid'in hastanede olması haberini verdikten sonra odama kalkmıştım. Chris telefonunu alıp ayağa kalkmış ve salonu terk etmişti. Noora Ingrid'le ilgili daha çok şey öğrenmek için Vilde'yi aramıştı. William'da onu izliyordu.

Gömlek ve pantolon giyerek odadan çıkmıştım. Şu an arabadaydık. Chris'i dışarıda bir araba bekliyordu. Şöför kapıyı açarak içeri geçmemi istemişti. Dışarıda telefonla konuşan Chris dikkatimi dağıtıyor ve merak yaratıyordu.

Kafamı çevirdiğimde bana tuhaf tuhaf bakan birer Noora ile karşılaştım. "Bir sorun mu var?" Tek kaşımı kaldırmıştım. Noora gözlerini kısmış beni inceliyordu. Sorduğun soruyla yakalanmış olmalı ki irkildi. "Aa hayır. Yani sorun yok." Sahte gülümseme yerleştirmişti yüzüne.

"William ve Chris'in kavgası yüzünden böyleysen.."

"Ah hayır. Anlıyorum." Noora'nın anlayışına şaşırmıştım. Noora anlayışlı birisiydi. Bu ayrı bir konuydu. Fakat ben bile anlayamamıştım salondaki kavgayı.

Dudaklarımı ıslattım. "Sebebi neymiş?" Yutkunmuştu. Dudaklarını araladı. Daha sonra vazgeçmiş olmalı ki yeniden kapattı. Tam o sırada William ve Chris de arabaya geçmişti. Makam aracı gibi bir arabaydı.

"Buna ne gerek vardı, Schistad?" Chris sırıttı. "Sizi en iyi şekilde ağırlamak isterim." Elimden öpmüştü. Belinde silah olan bir insanın böyle bir şey yapması ürkütücüydü. Baya, baya. Biraz da çekici.

William'ın elini yumruk haline getirdiğini farkettiğimde doğruldum. "Gitmiyor muyuz?"

-15:46

Hastaneye vardığımızda odayı kolaylıkla bulmuştuk. Asansör sonrasında odanın önündeydik. Thomas ben gelir gelmez bana sıkıca sarılmıştı. Bu adam ne ara Ingrid'e aşık olmuştu?

Başını okşadığımda Chris'le göz göze gelmiştim. Kızmıştı galiba. Kırmızı gözlerle bana bakıyordu. Harakete geçtiğinde bize doğru geldiğini farketmiştim. Thomas'ın kolundan tutarak oradan uzaklaştırdım. Bu durumda bir de Chris'in kıskançlığını çekemezdim..

-16:22

Balkonda yalnız durmuş derin nefes alıyordum. Etrafı izlemekle meşguldüm. Bana uzanan kahveyi farkedinceye kadar..

Noora bana kahve getirmiş, şimdiyse tatlı tatlı bana uzatıyordu. Gülümseyerek aldım.

"Nasılsın?" Uzun süredir hükümranlık eden sessizlik Noora'nın sorusuyla iflas etmişti.

Omuz silktim. "İyi galiba.." Noora kafasını aşağı yukarı sallamıştı. "Ha bu arada.. evde Christoffer ve Wilhelm arasındaki kavga-" Cümlemi tamamlayamadan Noora konuşmaya koyulmuştu. "Sorun değil. Anlıyorum." Gözlerimi kıstım. "Neyi anlıyorsun?"

Noora bir şey diyecekken bize doğru koşan Christina susmasına sebeb olmuştu.

"Duydunuz mu? Chris Penetrator Emma'yı okuldan yollamış." Kaşlarımı çatarak Christina'nın cümlesini kafamda bir kaç kez taradım.

-18:15

Chris sabahtan beri ortalıkta yoktu. Emma'nın ilk uçakla neredeyse 15 dakika önce Parise gittiğini duymuştum. Chris'in yaptığı söyleniliyordu. Ama Chris de ortalıkta yoktu. Bazen saçma şeyler düşünüyordum. Onun da gitmiş olabileceğini mesela..

Düşüncelerimde boğulmama ramak kalmıştı. Omuzuma dokunan Wilhelm beni düşüncelerimden çekip almıştı.

Ayağa kalktım. Galiba gözlerim dolmuştu. Hastanede bir sessizlik vardı. "William.. o nerede?"

William bir şey demeden yüzüme bakıyordu. Boş..

"Chris nerede?!" William hâlâ bir şey söylemiyordu.

O sırada arkadan gelen Chris dikkatimi çekti. Gelip belime sarılmıştı. "Korkma, çiçeğim, buradayım." Saçımı okşuyordu. Gerçekten korkmuştum. Bir an gerçekten gideceğini sanmıştım.

William bizi böyle görünce gitmişti. Ben Chris'le beraber oturmuştum. "Sen çok narin bir kızsın.. Eva.. seni kıracağım.. hem de çok.."

sensual background | eva + chrisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin