00.11

551 37 1
                                    



-23:52

Elimdeki çiçeği biraz inceledikten sonra Noora'ya uzattım. Dalgındı. Biraz sonra farkederek gülümsedi ve eline aldı. Ormanda geziyorduk. "Çok güzel bir çiçek, değil mi?" Noora kafasını aşağı yukarı salladı. Başka da bir şey demedi.

"Biliyorum bunu sana çok kişi sordu.. yani neden ayrıldığınızı.. ama eğer bu kararı verdiysen.." Noora derin nefes almıştı. "Neden herkes benim böyle bir karar verdiğimi düşünüyor? Kahretsin! Ben değil William beni terketti!" Doğru ya!

Elimi omuzuna koydum. Kuvvet vermek istercesine okşuyordum. "Ben onu çok seviyorum.. çok.. çok.." Noora elleri ile yüzünü tutuyordu. Ağladığını hissediyordum. Onu ilk kez böyle görüyordum. O güçlü bir kızdı..

Arkadaşıma sarıldım.

Chris her ne kadar bu işten uzak durmamı bir kaç defa uyarmış olsa da.. Ben bu an, arkadaşım kollarım arasından kayıp giderken karar vermiştim.

Hiç kimsenin asla değiştiremeyeceği bir karar:

O Emma'yı silecektim.

Ve evet bunu en iyi ben yapabilirdim. Penetrator'lar erkekti, kızların dedikodu dünyasından tamamen uzakta odun parçalarıydı hepsi. Bana yardım edecek kişiyi biliyordum. Hayatımda hiç bir zaman onunla arkadaş olduğuma belki de bu kadar memnun olmamıştım.

Wednesday:

-01:11

Telefonumu kontrol etmeğe yeltendiğimde saati farkettim. Çadırımızda uyuyorduk. Noora bana sıkı sıkı sarılmıştı. Ayrıca, telefonumdaki bildirimi de görmüştüm. Doğru ya bakamamıştım. Noora'yı yavaşça yastığa emanet edip çadırdan çıktım. Üzerime ceket almayı ihmal etmemiştim. Çünkü hava buz gibiydi.

Hâlâ yanmakta olan kamp ateşine yaklaşıp ısınmaya koyuldum. O sırada arkadan beklediğim kişi geldiğini belli etti. "Ben de seni bekliyordum." Dönerek gülümsedim. Ingrid de gülümsüyordu.

"Buraya döndüğünden beri görüşmedik.." Bana sarılmıştı. Beraber odunların üzerine oturduk. "Ah evet.. biliyorsun kafam karışıktı." Ingrid kafasıyla onayladı. "Biliyorum.. Wilhelm ve Noora konusu." Derin nefes almıştım. Tam bu sırada Thomas önümüzde belirmişti. "Nasılsınız, güzellikler?" Ben gülmüştüm. Ingrid ise utanmıştı galiba.. Thomas burayı terkettiğinde planımın tutup tutmadığını anlamak için Ingrid'in yüzüne baktım. "Tanıyor musun o yakışıklıyı?" Thomas'ın arkasından baktım. "Evet, hatta aynı lisede okuyorduk. Yakın arkadaşız."

Bir süre konuşmamızdan, yaşadıklarımızdan, yeni haberlerden sonra esas mevzuya gelmiştik.

"Bana yardım eder misin bilmiyorum ama.." Ingrid ellerimi tutmuştu. Şaşırmıştım. Thomas'ın gücünü hafife almamak lazımdı. Bundan sonra ona daha çok ilgi gösterecektim. "Elbette. Nasıl yardımcı olabilirim?" Thomas işe yaramış gibiydi. "Emma'yla ilgili ne biliyorsun?" Ingrid bir süre düşündükten sonra yere baktı. "Sen gittikten sonra.. Chris ile sevgili oldu ve okulun kraliçelerinden birisi makamına geldi.. biliyorsun Penetrator'ların dize getiren kızlara böyle diyorlar.." Sırıtmıştım. Kraliçeymiş. "Ayrıca.. Chris'i kaybetmemek için binlerce numara yapmış şimdiye kadar.. İntihar etme numarası bile. Tabi Chris bunları gerçek sanıyor.." Kaşlarımı çatmıştım. "Nasıl yani?" Ingrid omuz silkmişti. "Chris'ten ayrılırsa diğer kızlar gibi olacaktı, Penetrator'ların kullanıp ayrıldığı kızlardan, yani okuldaki makamını kaybetmemek için yalandan intihar edeceğini, hatta vitamin içerek kendisini intihar etmiş kız görünümüne sokmuştu." 'Kullanmak' kelimesini sevmiyorum. Öğreneceğim çok şey vardı kesinlikle. "Başka?" Düşünür gibi yaptı. "Bu kadar. Sırf bu yüzden Chris ondan ayrılmıyor uzun süredir. Aralarında ilişki kaldığını düşünmüyorum çünkü Chris her gece bir kızla beraberdi." Normal Chris işte. Ne beklenebilirdi ki? "Ama annesinin ölümünden sonra tuhaflaştı.. yani iyi anlamda.."

"Emma ise açıkcası William ile yattığını yutturmaya çalışıyor" Kaşlarımı çatmıştım. "Yutturmak derken? Sen bunu biliyor muydun?" Ingrid telefonunu çıkarttı. Bir video açtı. Emma kızarlarla içerek konuşuyordu. "Bunlar onun çetesi gibi bir şey. Biliyordum evet şey.. bizim kızlar dedikodu yapar... okulda kimsenin haberi yok.. duyulursa Emma kızları yakar.."

'Ah kızlar ne William'la yatması? Bu sadece bir oyun.. onunla beraber olamadan uyumuştu aslında olmayı çok isterdim ama Noora diyerek sızmıştı. Fakat bunu bizden başka bilen yok, değil mi?. Aynı Chris'e vitamin içerek intihar edeceğimi zırlamam gibi. Çok basitti.. erkekler ince detayları düşünemiyor.'

Gördüklerimden hayret etmiştim. "Ben de şaşırmıştım ama böyle. Bana da bardaki kız atmıştı." Ingrid'in gözlerine baktım. "Lütfen bana da atar mısın?" Kafasıyla onayladı. "Eğer o yakışıklı çocukla tanıştıracağına söz verirsen olur." Gülümsemiştim. "Thomas mı?" Omuz silkti. "Galiba.. ismi Thomas.. o çocukla tanıştırır mısın?"

"Anlaştık."

Bu arada telefonuma gelen bildirime hâlâ bakmamıştım..

Ingrid gittikten sonra ben de çadırımıza doğru gidiyordum. O sırada kolumdan tutarak beni kendine çeken birer Chris olmasa şimdi çadırımda Noora'ya sarılarak uyuyor olurdum.

"Neden mesajıma bakmıyorsun?" Kaşlarımı çatmıştım. "Mesajından haberim bile yok. Ayrıca galiba tekrardan karıştırdın, burası benim çadırımın önü. Sevgilininki az ötede." Arkamı dönüp gidecekken kolumun hâlâ onda olduğunu farkettim. "Bırak kolumu!"

"Neden böyle yapıyorsun?" Chris'in sorusuna göz devirmiştim. "Sevgilisi olan bir adamda konuşmak istemiyorum. Özellikle de o kişi bana yürüyorsa!" Chris beni kendisine doğru döndürüp sarılmıştı. "Bu konuyu konuştuğumuzu sanıyordum?" İtmiştim. "Sanıyordun. Oysa sadece sen konuştun, ben dinledim." Tek kaşını kaldırmıştı, sırıtmaya başlıyordu. "Tamam şimdi de sen konuş?" Derin nefes aldım.

Gözlerinin içine baktım. "Git Chris, git." Zorlasam da kolumu bırakmıyordu. "Sen çok farklısın, Eva.. çok.." Ateşin ışıkları gözlerindeki parıltıyı daha çok belli ediyorken gülüşünün yüzündeki izi derinleşiyordu. "Farklı olmam oyuncağın olmam için bir gerekçe galiba? Kendince." Saçımdan biraz alıp kulağımın arkasına bırakmıştı. "Sen benim oyuncağım değilsin. Asla da böyle bir şey olamaz.. sen.. sen benim kırmaya korktuğum değerlimsin.." Cümleleri hoşuma gitse de ona kızgındım. Beni terkeden adamdı.. ne beklenirdi? Yeniden terketmeyeceği ne malumdu?

"Kırmaya korktuğun?" Gülmüştüm. Beni dikkatle izliyordu. Yüzü çok güzeldi, gözleri çok güzeldi.. Yüzüne yansıyan gülümseme bir harikaydı. "Ama beni kırdın Christoffer.. üstelik bir yıl önce Emma'ya giderken."

"Nedenini anlattım." Omuz silktim. "Geçersiz saydım." Yüzünü sıvamıştı. "Ayrıca William'ı geçtim senin o Julian denen p*çle ne işin var?" Kaşlarımı çatmıştım. "Benim yanımda küfür etme!" Sinirlenmiş gibiydi. "Konudan kaçma."

"Kaçmıyorum! Julian'a gülmem, ağlamam ve her hangi.." Düşünür gibi yaptım. "Her hangi bir şeyler yapmam seni alakadar etmez." Sözümü üstelemişti. "Eder!" Tek kaşımı kaldırmıştım. "Hangi sıfatla?"

"Aşığın sıfatıyla." Güldüm. "Sen aşık olabilecek bir adam değilsin, Christoffer. Belki de.. aşkın ne demek olduğunu bile bilmiyorsun!" Ellerimden tuttu. Dikkatle gözlerimin içine baktı ve yutkundu.
"Öğret o zaman, Kviig."

sensual background | eva + chrisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin