00.02

902 39 6
                                    


"Susarsan yaralanırım. Konuş ve öldür beni."

Tuesday.

-09:23

Uçak sonunda inmişti. Sıkıcı bir süreydi benim için. Zamanımı geçirmek adına şarkı dinliyordum, bazense dergileri gözden geçiriyordum.

Uçaktan çıktıktan sonra çantalarımı almaya gidecektim. Size anlatmayı unuttum ya ben.. Thomas da benimle gelmişti. Ne alaka ama, değil mi? Kayıtını Oslo'ya yaptırmıştı. Amelie'nin ihaneti ona ağır koyduğundan şehri terketmişti. Gerçi Amelie ona ihanet etmemişti? Ne de olsa haberi bile yoktu Thomas'ın aşkından.

Thomas benim de çantalarımı aldı. Sağolsun çok mütevazidir. "Gidelim." Göz kırpmıştı. Etraftaki tüm genç kızlar Thomas'ı yiyecekmiş gibi bakıyordu.

Havaalanından çıktıktan sonra bir taksi çevirmiştik. Eve varmamız fazla sürmemişti. Thomas babasının Oslo'daki evine taşınmıştı. Arabasını da babası buraya gönderecekmiş. O öyle diyordu.

-14:02

Hırkamı boğazıma doladım. Daha sonra aynada kendime son kez baktım. İdare eder gibiydim. Noora'yı görmek için hastaneye gidecektim. Şu an tek dileğim onun orada olmamasıydı.

Dışarı çıktım. Kapıyı kilitledim. Bu evi bir yıl önce terketmiştim. Yola çıkınca karşımda duran arabayı farkettim. Büyük ihtimalle Thomas'tı.

Yanılmıştım.

Oydu.

Göz devirdim. Yüzüne bile bakmadan yeniden kaldırıma kalktım. Yanında o kız da vardı. Emma.. O kız durmadan konuşuyordu. Hatta benden bile şikayet etmişti. Duyduğum tek cümle "Yoluna bile bakmıyor." -du. Gerçi haklıydı. Ama hızlı süren de sevgilisiydi.

Chris gözlerini bana dikmişti. Ne istiyordu Allahın belası?

Arabayı birazcık öne sürdü ve kendi penceresini açtı.
"Eğer William'ın yanına gidiyorsan bırakabilirim." Kız yine konuşmaya başlamıştı. "Tanışıyor musunuz?" Chris'in teklifine sadece göz devirmekle yetinmiştim. İreli baktı ve dudaklarını ıslattı. "Pekâla.. Olso'ya hoş geldin." Bana bakıp gülümsemişti. Sanki o an zaman durmuştu. Chris'in gözlerinde bir şey vardı, farklı bir şey.

Aniden çalan araba kornası bu bakışmanı sonlandırmıştı. Azacık geriye gidip baktığımda bu Thomas'tı. Arabasının penceresinden kafasını çıkarmıştı. Sinirlenmişti galiba. Galiba değil sinirlenmişti evet.

"Hadi ama, dostum. Ne kadar seni bekleyeceğiz?" Chris bir şey demeden arabasını sürerek gitti. Arkasından bakıyordum. Eskiden olsa tartışırdı? Ya da tartışmazdı? Bilmiyorum, bilmek de istemiyorum. Ama tartışırdı.

Thomas beyaz ve parlak arabasını önüme sürdü. Gözlük takıyordu. Az önceki sinirinden yüzünde hiç bir iz kalmamıştı. "Gidelim mi, güzel hanım? Bu gün sizin şöförünüz olacağım." Her ikimiz gülmüştük.

Arabaya geçtim. "Ee? İlk durak neresi?" Gözlerimi yola diktim. "Hastane. Ama önce çiçek almamız lazım."

-15:48

Hastaneye vardığımızda Thomas arabayı durdurdu. "Benim de gelmemi ister misin?" Kaşımı kaldırarak ona baktım. "Gelmek ister misin?" Küçük bebekler gibi kafasını salladı. "Peki, gidelim o zaman." Arabadan inerken öndeki arabanın Chris'e ait olduğunu görmüştüm. O da buradaydı.

Galiba Noora kızlara haber vermemişti. Hastanenin girişine doğru giderken üzerime koşan kızları farkettim. Bu Vilde ve Chris'ti. Bir birimize kavuştuğumuzda sıkıca sarıldık.

"Seni çok özledik." Vilde'nin itirafı yüzünden anlayabilirdim. Gözlerim dolmuştu. "Özür dilerim.." Chris de sıkıca sarılıyordu. "Bizi bırakıp gittiğin için seni öldüreceğiz biliyorsun, değil mi?" Gülümseyerek kafamla onayladım. Sana ve Yousef de bana doğru geliyordu. Sana gülümseyerek sarıldı. Yousef de gülümseyerek kafasıyla selam verdi. "Hoş geldin." Sana'ya bakarak gülümsedim. "Hoş bulduk." Şimdi sıkıca birbirimize sarılıyorduk.

16:03

Asansörden çıktığımda Chris'in ve o kızın kapının önünde olduklarını görmüştüm. Bir şey demeden William'ın odasına geçmiştim ve sıkı sıkı Noora'ya sarılıyordum. "Çiçekleri de ona uzatmıştım."

"Aslında iyisin. Çok çok iyisin, Wilhelm." William kaşlarını kaldırdı. "Hayır. Ağrıyorum hâlâ." Noora hızla kalkarak William'ın ateşini kontrol etti. "Neden? Bir şey istiyor musun?" Gözlerimi kısarak William'ı izliyordum. Resmen Noora onunla ilgilensin diye hastane zamanını uzatıyordu.

 Resmen Noora onunla ilgilensin diye hastane zamanını uzatıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Noora biten suyu yeniden kabında doldurmak için odadan çıkmıştı. "Umarım arabanı da bilerek çarpmamışsındır." William kaşlarını çattı. "Öyle bir şey yapmam." Kafamla onaylamıştım. "A, bu arada hoş geldin, Eva." Gülümsedim. "Hoş bulduk."

"Chris'le buluştunuz mu?" Kaşlarımı çatarak alaycı şekilde gülümsedim. "Evet, o benim arkadaşım?"
"Penethator'dan bahsetiyorum?" Yutkundum. Bakışlarımı yere diktim. "Dışarıda. Galiba seni görmek için gelmiş." Tavana bakarak kafasını sallıyordu. "Siz eskiden çok yakındınız?" Kapını açılması sohbetimizi yarıda bırakmıştı.

Chris ve o kız içeri geçmişti. İyi insan lafının üzerine gelirmiş. Ama neyse ki Chris iyi birisi değil.

"Nasılsın, kardeşim?" William sanki zar zor nefes alıyormuş gibi bir hale sokmuştu kendini. "Noora'ya ihtiyaçım var." O kız öne gelerek konuşmaya başlamıştı. "Aa, bana söyle? Ben buradayım?" Hem ben, hem de William göz devirmiştik.

Noora Thomas'ı kolundan tutarak içeri sokmuştu. "Bu kim, Eva? Bana sevgilin olduğundan bahsetmemiştin?" Thomas isyan ediyordu. "Yahu bırak beni, manyak. Kolum çıktı."

___
Medyayı ilk sezonu hatırlayalım diye koydum💗

sensual background | eva + chrisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin