Bölüme başladığınız tarihi yazın.
Beklenmedik zamanlarda karşına çıkan insan ya seni çok yaralar yada bir parçan oluverir.
****
"İlk tanışmamızı bugün gibi hatırlıyorum. O gün o kadar çok utanmıştım ki şu an bile hatırladıkça utanmıyor değilim"
Karşı karşıya oturmuş eskileri anıyorduk."Asla unutamayacağım bir gündü. Biraz acılı lakin iyi ki yaşanmış o gün"
Karşımda iyi ki var dediğim kişi oturuyordu. O günün vesilesiyle tanışmış ve arkadaşlığımızı 3'cü seneye taşımıştık. O bana iyi gelenlerdendi. Ansızın sorgusuz sualsiz yanımda olan, en büyük destekçimdi.
" ama biliyorsun böyle olmasını ben asla istememiştim. Yanlışlıkla olmuştu" masum olduğunu düşündüğüm gözlerimi gözlerine odakladım. 'Çok güzel gözlerin var be zalimin oğlu' deyiverdi iç sesim.
Ela gözlerinde renkler o kadar güzel ve özeldi ki baktıkça dalıp gidiyordum gözlerinde.
"Biliyorum deli kız" deyip en sevdiğim tebessümlerinden bir tanesini sundu bana.
Yemeklerimizi yiyip ardından çaylarımızı sipariş ettik. Benim sayemde çayı sevmiş olması mutluluk katıyordu bana.
"Yarın önemli bir gün biliyorsun, seninde yanımda olmanı istiyorum"
Sorduğu sorunun cevabını merak ettiğini gözlerinden anlayabiliyordum."Ben her zaman senin yanındayım biliyorsun". vermiş olduğum cevap onu memnun etmiş olmalı ki dudağının bir tarafı hafifçe kıvrıldı. Hoşuna giden cevabım yüzünü tebessüme boğmaya yetmişti.
"Peki bu karşı şirkettin patronu neden kendi yerine sağ kolu olan adamı yolluyor?" Merak ettiğim bu konuyu sormakta tereddüt etmemiştim. Onunda en güzel şekilde beni yanıtlayacağına emindim.
Sandalyesinde dikleşmesiyle bu konudan hoşnut olmadığını anlamıştım.
"Karşı şirketin patronu kimseyle görüşmeye gitmez, yani kendi ofisinde olan toplantılar dışında onu gören az kişi kitlesi var" deyip hafifçe masaya doğru eğildi.
"Bu biraz şüphe duyurucu ve ürkütücü öyle değil mi?" Sözlerini bitirir bitirmez göz kırpışı benimle alay ettiğinin göstergesiydi.
Benimle uğraşmayı kendine rutin iş bilmiş bu adama her zaman olduğu gibi gözlerimi devirerek karşılık verdim. Onun gibi masaya doğru yaklaşıp sesimi hafif kısarak konuşmaya başladım.
"Haklısın. Böyle gizemli bir patronla tanışma isteğim kabardı doğrusu. Gizemini çözmek bana vazife oldu desene" sözlerimin ardından göz kırptım, bir tek o değildi uğraşmayı seven.
Kalan sohpetimiz yarına dönük bir şekilde ilerletmişti. Hem şakalaşarak hem didişerek zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştık her zaman olduğu gibi.
Eve gitmek için ayaklandığımızda yavaş adımlarla arabaya doğru ilerledik. Havanın serin olması beni daha çok gevşetirken artık uyumam gerektiğini anladım. Geç saatlere kadar kalamayan bir yapıya sahiptim. Buda erken kalkıp dinç olmamı sağlıyordu.
Siyah porsche arabasının kapısını açıp binmemi bekledi. Bindikten hemen sonra oda kendi yerine geçti. Kemerimi takıp iyice koltuğa yayıldım. Arabada sessizlik hakimdi, buda benim daha çok mayışmamı sağlıyordu.
Camdan dışarı seyre kalırken göz kapaklarımın beni gaflete düşürüp kapanıyor oluşu bana hiç yardımcı olmuyordu.
"Uyusunda büyüsün, tıpış tıpış yürüsün.... ne çok uykucu oldun sen böyle be" arabada yankılanan sesle başımı Rüzgar'a doğru döndüm. Hafif bir tebessümle bana bakıp yola çevirdi gözlerini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sükunet
Mystery / ThrillerSıcak nefesi boynumu yalayıp geçerken kulağıma doğru fısıldadı "Benden bu kadar çok mu kurtulmak istiyorsun?" Sorduğu soru o kadar beklenmedikti ki afallatmıştı beni. "Senden kurtulmak kendimden vazgeçmek olsa bile evet" kısık sesim sözlerimdeki ce...