Pendenin arkasından süzülen rüzgar ışıkları uyanmam için büyük bir nedendi. Her zaman olduğu gibi erken kalkmış olmam beni tatmin etmişti. Bundan şikayetçi miydim ? Asla!Dün yaşanan telefon olayı beni hayrete düşürmeye yetmişti. Sır misali olan patronun sesini duymak bir nevi tedirginleştirmeye yetmişti beni. Toplantıya bile sağ kolunu yollayan adamın telefonda bana cevap vereceği tahminlerimde bile yer almıyordu. Hayatın oynadığı ufak tefek oyunları bazen şaşırtıyordu beni. Anlamlandıramadığım şey ise benim onun sesini duyduktan sonra cevap veremeyişim olmuştu. Bana emrivaki yapanın ta kendisi beni ayaklarına çağırmıştı, ama ben yaşadığım şaşkınlıkla konuşamamış ardından telefonun kapandığını belli eden sesle kendime gelebilmiştim.
Telefonuma gelen mesaj sesiyle keyifle yudumladığım çayımı bir kenara bırakıp mesajı açtım.
"Sizi aldırtması için şöför kapının önünde"
dün arayan numaradan gelmişti mesaj.Cevap verme gereği duymadan yavaş hareketlerle ayağa kalktım, çıkmadan önce üzerimi son bir kez kontrol ettikten sonra üzerime siyah boyfriend ceketimi geçirdim. Hafif topuklu siyah botlarımı ayağıma geçirip kapıya yöneldim. Bu günün normal günlerden bir farkı yoktu aslında benim için lakin ihale dolayısıyla Rüzgarın şirketini temsil etmek amacıyla biraz daha dikkat etmiştim giyimime. Bordo gömleğimi siyah bir kumaş pantolonla tamamlamıştım. Sade ve hoş bir görünüm yakalamaktı amacım ve bunu başarmıştım.
Daha fazla bekletmemek adına seri adımlarla apartmanın çıkışına doğru ilerledim. Bu görüşmeden Rüzgarın haberi yoktu, görüşme bittikten sonra onu arayıp anlatmayı planlamıştım. Çünkü eğer ona haber verseydim beni oraya göndermeyeceğini bildiğim için sonraya ertelemiştim sadece. Dış kapıya ulaştığımda kapının önünde beni bekleyen arabayı incelemeden edemedim. Siyahlara bürünmüş audi fazlasıyla ilgiyi üzerine toplayabilecek cinstendi. Kapıdan dışarı adımladığımda şöför kapısı hızlıca açıldı. Arabanın etrafından dolanıp arka kapıyı açan şöföre 'hey ben normal bir insanım bende açabilirim' demek isteği içimde yükselişe geçmişti.
Arabada geçen sessiz yolculuk neden beni çağırdığını düşünmekle geçmişti. Nedeni benim toplantı sırasında yaptığım ataktan dolayıysa bu pek hayra alamet bir çağırış olmayabilirdi. Sonuçta o sır küpü bir patrondu vesellam.
Arabanın durmasıyla şöför hızlı hareketlerle araçtan çıkmıştı, ona kalmadan kendi tarafımdaki kapıyı ben açmış inmiştim bile. Böyle davranışlar beni kendim olmamdan uzaklaştırıyordu. Saygı benim için tabi ki her zaman ön planda olan bir duyguydu lakin ben patron falan değildim ki, olsaydım dahi böyle yapılmasından hoşnut olmazdım.
Karşımdaki devasa bina ne kadar güçlü bir şirketin olduğunu gözler önüne sürüyordu. Üzerinde kocaman yazılmış ANTLI yazısı ise güçlerinin ne kadar büyük olduğunun bir kanıtının sergisiymiş gibi duruyordu. Şirketi inceledikten sonra hafiften oluşmakta olan tedirginliğimi bir kenara itip ilerlemeye başladım. Girişte bulunan güvenliklere hafifçe tebessüm edip içeriye adımladım. Şirketteki herkesin değeri aynı olması gerektiğini düşünenlerdendim her zaman. Giriş katı beyazlara bürünmüş muhteşem bir görüntüye sahipti. Etrafta çalışanlar dışında pek bir kalabalık söz konusu değildi.
Adımın seslenilmesiyle sesin geldiği yöne doğru döndüm. İki adım sonrası yanıma ulaşan Aykut bana hafifçe bir baş selamı vermişti.
"Hoş geldiniz Asya hanım, patronum sizleri odasında ağaraylacak buyrun lütfen" sesinin bu denli sabit ve duygusuz çıkması benim biraz daha gerilmeme sebebiyet veriyordu.
Bana yön vererek asansörlerin olduğu bölüme geçmiştik. En üst kata çıkmaya başladığımızda sessizliğimi korumaya devam ettim. Aykutun konuşulacak biri olmadığını az çok çözebilmiştim neticede. İçimi sarmalayan heyecanı sır gibi gizlenen patronu görmeme sayıyordum. Asansörün açılmasıyla uzun bir koridor karşılamıştı beni. Dışardan devasa büyüklüğü içerisi içinde geçerliydi. Rüzgarın şirketi bu denli büyük değildi lakin daha samimi ve sıcak bir ortama sahipti burasına kıyasen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sükunet
Mystery / ThrillerSıcak nefesi boynumu yalayıp geçerken kulağıma doğru fısıldadı "Benden bu kadar çok mu kurtulmak istiyorsun?" Sorduğu soru o kadar beklenmedikti ki afallatmıştı beni. "Senden kurtulmak kendimden vazgeçmek olsa bile evet" kısık sesim sözlerimdeki ce...