Yaşananların üzerinden iki ay daha geçmişti. Artık gökyüzü daha bir karanlık, günler daha kısa, alınan nefesler ise soğuktu. Yaz boyu öten kuşlar, şimdi ağaçların dallarında, çürük yaprakların yerini tutuyorlardı.
Bu Aralık ayı canlı olan bir şey varsa, onlar da Renjun'e beslediğim duygulardı. Belki de üşümememin sebebi de budur.
Anneme ağacı süslemesinde yardım ettikten sonra üst kattaki odama çıktım ve telefonumu alıp cam kenarına oturdum. Renjun'e yarım saat önce akşam yemeği için bize gelmesini söylemiştim, fırtına başlamadan önce gelse iyi olur.
Akşam yemeğinden bahsetmişken, Renjun'in yemek için bize gelmesi zaman içinde oldukça normal bir şey hâline geldi. Annemin bir gün Renjun'in evde doğru dürüst yemek yiyemediğini öğrenmesiyle her akşam onu evimize çağırmaya başladı.
Bundan şikayet etmiyorum elbette, Renjun'in bize gelmesinden nasıl şikayet edebilirim ki?
"Tatlım, Renjun ne zaman gelecek? Ayrıca gel masayı kur hemen, baban gelmek üzere." alt kattan annemin sesini duymamla telefonumun bildirimlerini kontrol ettim, henüz bir cevap yoktu.
Oysa ailesi bu akşam şehir dışına çıkacaktı, çoktan gelmiş olması gerekmez miydi? Ailesinin ona yapmış olabilecekleri şeyleri aklıma getirir getirmez numarasını tuşladım.
İlk aramada cevap yok, belki de uyuyakalmıştır.
İkinci aramada da cevap yok, ailesiyle tartışmış olabilir. Belki de şu an konuşamıyordur? En iyisi mesaj atayım.
Birkaç dakika bekledikten sonra cevap alamayacağımı fark ettim ve hemen bir mont giydim, aşağı inip ayakkabılarımı giydim ve dışarı çıktım.
Umarım her şey yolundadır Renjun, umarım iyisindir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
disappear||nomin
FanfictionHer geçen gün biraz daha kayboluyorum Lee Jeno, özür dilerim. (Şaşırtıcı olabilir ama angst değil.) lee jeno x na jaemin [mini fic]