"Seni seviyorum"
"Bende Seni!"Gözümün önünde böyle öpüştüler...
Ve hâlâ yüzüme bakıyorsun adrian..
Hepinizden iğreniyorum..."Hey marinette!"
"Hey adrian.."
"Nasılsın"
"Luka da gelirse iyi olucam."Adriannın yüzü asıldı.
"Luka da kim?"
Daha sonra adrianın arkasında bitmiş Lukayı fark ettim. Parmağımla arkasını gösterdim. Arkasını döndü.
"ANSKM"
İlk defa küfür ettiğini duydum.
"Luka benim"
"Neden arkamdan öyle çıkıyorsun?Kalbime indi"
"Kalbin varmıydıki?"Adrian şaşırdı kaldı.
"Neden öyle dedinki?"
"Kagami ile kavgalısınız. Şimdide marinette yavşıyorsun değilmi?"
"nE?"Adrian sessiz kaldı. Sonra luka omzuma dokundu.
"Hadi gel. Kantine gidelim"
Başımla onayladım. Kantine kadar beraber yürüdük. Aramızda büyük bir sesizlik vardı. Fakat luka bundan rahatsız gibi gözükmüyordu. Ama yinede sessiz olmak biraz sıkıcıydı.
"Hızır gibisin."
"Ha?"
"Hızır gibi yetişiyorsun luka"
"Heheh"Küçük bir kahka kopardık. Kantinden 2 tost ve 2 limonata aldık. Masalardan birine oturduk.
"Ee marinette sınavınız nasıl geçti?"
"İyi geçti"Tostundan küçük bir ısırık aldı.
"Hâlâ aşka inanıyor musun?"
"Efendim?"
"Hâlâ aşka inanıyor musun?"
"Bilmiyorum...adriandan sonra bana pembe bir yalan gibi geliyor"Ukalaca sırıttı. Çenemi tuttu ve gözlerimin içine baktı.
"Yalanların rengi olmaz güzelim...o adrianın pembesi.."
Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyorum...