Lise üçüncü sınıfa geçmiştim, okulun ilk günüydü ve şimdiden çok sıkılmıştım. Her zamanki gibi bir köşeye çekilmiş etraftaki insanların resmini yapıyordum. Ve birini gördüm, çok hoştu, kahverengi saçlarının arkasına saklanmış gök mavisi gözleri ışıl ışıl parıldıyordu. Islanmış tişörtünün altında görünen kasları göz alıcıydı. Tamamı ile muhteşem bir insandı. Gerçek olamazdı, peki... Kimdi o?
Kafama takmıştım bulacaktım onu. Li- sedeki ilk beyaz atlı prensimdi o. Sınıfa girdim ve aklım hâlâ ondaydı, hemen sırama oturup sosyal medyadan onu aramaya başladım bir kaç tanıdığım kişinin takip ettiklerinden buldum onu. Fotoğraflarına bakıyordum "Tanrım böyle bir güzelliği ne kadar sürede yarattın acaba?" diye düşünüyordum. Adının Antonius olduğunu öğrendim. Ne güzel bir isim.
Bu okul denen cehenneme katlanma sebebim olan yakışıklı iblisimin etrafın- da tabii ki bir sürü fahişe vardı. Onları parçalamamak için kendimi zor tutu- yordum. Tatlı küçük sürtükçükler müs- takbel sevgilimi elimden almaya çalışı- yordu. Ne yapıp edip onu pençelerimin arasına almam gerekiyordu. Ama nasıl?
Artık her teneffüs onu izlemeye başlamıştım, fotoğraflarını çekiyor, resimlerini çiziyordum. Tam bir sapık gibi davranıyordum. Çünkü o benim Senpai'mdi artık.
Ama ben çoktan ilk kurbanımı gözüme kestirmiştim. "Hayley"...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir İntihar Hikayesi / texting
General FictionBen Marcius, Ariadna Marcius. Yaşamak için tek bir sebebim vardı, Antonius. İmkansız değildi, ama karşıma çıkan engellerim vardı. Bende hepsinden kurtuldum...