Bölüm 2

68 13 1
                                    

Lanet iç sesim artık susar mısın? Ben iç sesimle boğuşurken Nil çoktan yetişim beni iç sesimden kurtarmaya gelmişti.

Tuana işi aldım inanamıyorum çok mutluyum projem onaylandı veee büyük haber ay sonunda yurt dışına gidiyorum. Heycanla olanı biteni bir çırpıda anlatan arkadaşımı dinledim en az onun kadar mutlu olmuştum kocaman bir sırıtışla ''hayırlı olsun canım'' diyerek sıkıca sarıldım. İç sesim Nil giderse ne yapacağımı fısıldamaya başlamıştı bile kurtarıcım Nil onun sesini bastırarak;

Neyin var Tuana görüşme kötü mü gitti başka bir problem mi var dedi endişeyle derin bir nefes aldım merakla bakan Nil e ;

Hep olduğu gibi Nil kocaman göbekleri olan o paralı şirket sahipleri işte hiçbir mimari terim bilmeyip aval aval bakarlar ardından biz sizi ararız Tuana hanım. Eminim ararlar zaten!

Nil in en çok bu huyunu seviyordum motive etmesi beni kollaması ve hayatı umursamaması hop oturup hop kalkan yüksek enerjili bir kızdı o, oldukça şirin ve kendini sevdirebilen.

Tuana hey daldın gene hadi artık hava karardığına göre gitme vakti günlükleri okumak için sabırsızlanıyorum. Ahh bu Nil yok muydu arabaya binene kadar yol boyunca onlar seni kaybetti canım, sen harika bir mimarsın, takmaya bile değmez diyen kelimelerine arabada da devam ediyordu. Benimse aklım o esmer adamdaydı Nil in anlattıklarına odaklanamıyordum o gamzeler yüzünden! Kahretsin halisülasyon muydu? Yada bir çeşit büyü? Yol boyunca saçma sapan teorileri düşündüm arabanın kapısı açılana kadar geldiğimizin farkına bile varmamıştım Allahtan arabayı kullanmak için ısrar etmişti Nil yoksa bu dalgınlıkla bi duvara toslayabilir yada takla atabilirdim.

Eve koşar adımlarla giden Nil i ağır adımlarla takip ediyordum tıkanmamam için yorulmamam lazımdı değil mi? Nil in hayat enerjisine çoğu zaman yetişemiyordum kapıya varmış olan Nil şımarık bir çocuk gibi aynı şeyi tekrarlayıp duruyordu ; 

''hadi Tuana hızlı, hadi ama meraktan çatlayacağım, lütfen artık duramıyorum'' Sabırsız dostum odaya çıkana kadar aynı şeyi bilmem kaç kez tekrarladı taaki günlükleri çıkarana kadar. Önüne defterleri koyduğumda bir anlık bir sessizlik oldu ve rahatlamıştım sanki, anlamsızca bakan Nil e 'evet bir defter seç rastgele bir sayfa aç bakalım küçük hanım' pembe kapaklı kalın defteri aldı ve bir sayfa açtı;

Merhaba günlük;

Sıkıcı ve standart bir günde yine başbaşayız. Bugün bütün kızlar sevgililerinden bahsetti ne tuhaf değil mi? Biz lise öğrencisiyiz ve önümüzde zorlu sınavlar var sevgiliyle uğraşacak vakti nasıl buluyorlar ki?

Sevgili? ??

Benim hiç sevgilim olmadı biliyorsun değil mi günlük bakma bana öyle tuhaf tuhaf babamdan başka bir adamı sevmek düşüncesi korkutucu gerçekten düşünsene biraz babanı bile unutturacak kadar çok sevdiğin bir adam seni üzecek ağlatacak canını yakacak sancede aptalca değil mi? Nasıl değil günlük aklımı karıştırma hem ben en çok kırmızı ayakkabılarımı, Sezen Aksu şarkılarını, birde Kızkulesi ni seviyorum. O nasıl tepki günlük? Ne demek aşık olsam onu daha çok severim?

Hem ben uzun boylu esmer birine aşık olmak isterim ha birde gamzesi olabilir oyuncular gibi öyle bir erkek yok ki yurdumda değil mi? Hadi ama günlük kızma şaka yapıyorum ben Mimar olmalıyım derslerime ayırmam gereken zamanı saçmalıklara ayıramam. Zaten bunları bir gün biri okursa senin yüzünden adım 'defterle konuşan şizofreni kız' a çıkabilir.

İyi geceler günlük (15.03.2010)

Nil okumayı bitirdikten sonra ikimizde gülmeye başladık evet kabul ediyorum Nil en aptalca sayfayı özenle seçmiş gibi bulmuştu artık gülmekten bitap bir halde;

'Çocuktum Nil yeter artık gülme utandım'

-Tuana bu harika bir şey geçmişe ait her günü yazman keşke benimde olsaydı. Ooo günlüklere daldık saati unuttuk canım ben artık gideyim. Diyerek ayaklanan Nil i kapıya kadar geçirdikten sonra odama dönüm sıcacık bir duş aldım. İç sesimi dinlemeyi bırakmış bağıra bağıra şarkı söylüyordum bunu pijamalarımı giyip kitabımla beraber çekyata uzananakadar yaptım. Evet bağıra çağıra sesimin kötü olduğunu bilmeme rağmen şarkı söyledim. Usulca sürükleyici kitabımın en önemli sayfasına gelmiştim okumaya başladım her sayfada daha çok heycanlanıyordum sapık adam kızı öldürecek miydi? Hani aşıktı kıza lanet olası adam . . .  Telefonun sesiyle yerimden sıçradım nasıl kaptırdıysam kendimi kitapla kavga eder olmuştum ben kitabı değil kitap beni okuyordu sanki.

Telefona uzandım ve; Efendim anne?

Endişheli ses tonunu çok iyi tanıdığım annem belli etmemeye çalışarak sakince; ''Bebeğim görüşmeni sormak için aradım nasıl geçti?

İçimden lütfen o soruyu sorma diyebağırsamda annem sormuştu bile dünyanın bütün yülü omuzlarıma binmiş gibi derin bir nefes alıp; Berbattı anne biz sizi ararız dediler ve aramayacaklarını biliyorum.

Annem hep olduğu gibi ses tonumdan herşeyi anlardı konuyu değiştirmek istercesine '' Keşke bu akşam gelseydin Tuana babanda bende seni çok özledik tek başına yaşamana hala alışabilmiş değiliz'' 

Anne yüreği değil mi ünüversiteden beri yanlız yaşasamda bir türlü iyi olduğuma inandıramadım annemi tüm şirinliğimle cevap verdim ; Anneciğim seni çok seviyorum söz veriyorum yarın geleceğim şimdi kapatmam lazım kitabımadevam etmeliyim öpüyorum. 

2 dakika daha uzun konuşsaydım annemi tanıyorum buraya şu anda gelebilirdi neyseki bu günde konuyu uzatmadan kurtulmayı başarmıştım kitabıma geri döndüm. . .  

"SIRADAN BİRİ . . . "Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin