BÖLÜM 8

41 14 2
                                    

Telefonun sesiyle gözlerimi araladım. Bu kadar gürültülü bir alarm sesi yapmamalıydım. Saat 8:30'du hemen duş alıp giyinmeliydim. Nil aramadan onu almaya gitmezsem çenesinden kurtulmak pek mümkün olmazdı çünkü. Hızlı bir şekilde duşumu aldım saçlarımı kuruttuktan sonra krem rengi triko kazağımı siyah kotumu giydim. Koşar adımlarla fortmantodan ceketimi alıp çıktım. Arabama bindiğim gibi havaalanına doğru yola çıktım, lanet trafiği hesaba katmamıştım söylene söylene ilerlerken telefonum çaldı ve beklenen son Nil arıyordu. Mahçup bir sesle açtım telefonu;

"Efendim?"

Beni şalırtmayan ses tonuyla ve enerjisiyle cevap verdi;

- Eminim trafiği hesap etmedin ve ben bunu tahmin ettiğinden taxiyle geldim nerdesin canım?

Eski arkadaş olmak böyleydi işte. Her halini bilen biri vardı yanında aile gibi, kendin gibi, bildiğin biri. Gülümseyerek cevap verdim;

" Sen bi harikasın Nil. Yoldayım havaalanına gitmeye çalışıyordum. Trafik olduğunu nereden bile bilirim ki?"

Kıkırdama seslerini duyabiliyordum. Bu pis gülüşün altından bişey çıkacaktı biliyorum.

-Sahilde kahvaltı restaurant'tayım canım kendini affettirmen için süper bi fikrim var hadi çok acıktım.

Biliyordum bir şey çıkacaktı. Yine yanıltmadı beni canım arkadaşım.

"Tamam geliyorum canım "

Telefonu kapatıp üst yoldan dönüp sahile gittim. Arabamı park edip hızlı adımlarla restauranta girdim. Şık ve nezih bir yerdi Nil beni düşünmüş olmalı ki balkondaki masada oturuyordu, masa tıka basa doluydu.

Nil ile aranızdaki tek fark buydu sanırım. O hep bu şekilde kahvaltı yapardı ben ise sıradan biri gibi. O hep en şık restaurantları tercih ederdi ben ise küçük mekanları. Yiyemeyeceğin kadar çok çeşit koyarlar böyle yerlerde masaya , bense tam aksine bi küçük tost boş bir masa veya 2tane zeytin küçük bi parça ekmek birde fincan çayımla mutlu olurdum. Herkez gibi.

Nil in yanına gelir gelmez sarıldım ne kadar özlemişiz birbirimizi ardından karşısına oturdum. Bir yandan kahvaltı yapıyor bir yandan Nil in anlattıklarını dinliyordum. Karnımızı doyurduk keyif kahvelerimizin siparişini verdik bir sigara yaktım arkama yaslandım. İki saniyelik bir sessizliğin ardından Nil;

- Eee Tuana hanım ben çok konuştum sıra sizde anlatın bakalım.

Bu konuşma tarzına hayrandım tek kaşını kaldırır gayet ciddiyete bürünürdü. Kahvemi yudumlarken bu soruyu sormuştu kalkan tek kaşına gülmemek için yine kendimi zor tutmuştum, az kalsın kahvemi püskürtecektim.

"Yapma şunu Nil bir gün rezil olacağız" dedim gülmeye devam ederek.

Nil de gülüyordu ama ısrarlıydı.

-Hadi Tuana hanım dinliyorum

Gülümeye devam ettim ardından;

"Bildiğin şeyler işte kendimi eve kapattım. Asosyal oldum. Sapığım var. Saçma sapan notlar yazan evime çiçek gönderen bir sapık"

Nil in bakışları bu kez gerçekten ciddileşmişti bir çırpıda cevap verdi;

- Sapık derken? Nasıl yani?

Gayet sakin bir şekilde cevap verdim

"Önemsiz bir şey canım. Telaşlanma hem ben hallettim."

Gülümsememle beraber Nil de gülümsedi.

Telaşlı bir şekilde konuşmaya başladı;

-Oooo öğlen olmuş saat daha eve gitmedim ben Tunana. Beni eve bırakabilir misin? Ha bu arada akşam gitmemiz gereken bir parti var.

"SIRADAN BİRİ . . . "Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin