Ben Bu Denizi Batıracağım

1 0 0
                                    

Kendimi odama zar zor atmıştım. Kapıyı kapattıktan sonra arkama yaslandım, derin bir of çekmemle gözyaşları gözlerimden akmaya başladı bir sel gibi. Elimin tersiyle silerken gözyaşlarımı bir yandan da sık sık burnumu çekiyordum.

Yavaş hareketlerle yatağıma oturdum. Pencereden uzakları izlemeye koyuldum. Mavi gökyüzü sanki bana küsmüştü, grileşmişti belli ki yağmur yağacaktı. Ben sessizce yatağımda oturmuş dışarıyı seyrederken kapım çalındı. Tık tık!

-Geliyim mi? Yeşil kafasını uzatmış bakıyordu kapıdan.

Kafamı olur anlamında aşağı yukarı salladım. Yeşil usul adımlarla yaklaştı yatağa, yanıma oturdu. Elini elimin üstüne koydu:

-O kızı becereceğiz merak etme.

-Ya Yeşil problem o değil, onları öyle görmek, aylardır düşlediğim anları bambaşka biriyle yaşadığını görmek. Bilmiyorum, dokundu biraz galiba.

-Seni anlıyorum. Hepimiz böyle şeyler yaşıyoruz veya yaşamaya adayız. Yanındayım her zaman unutma bunu ve dediğim gibi o kızı becereceğiz dostum camon!

-iyi ki varsın dostum.

Birkaç saniye geçti, düşünmem için yeterli bir süreydi.

-Ş. Nin bu durumdan haberi var mıydı sence? Bana neden söylemedi?

-Sanmıyorum G., haberi olsaydı mutlaka söylerdi. Hem kızı ben de hiç görmedim, bugün çıktı piyasaya baksana.

-Güzel kız ama... gözyaşlarım şiddetleniyordu.

-Aptallaşma be! İki kilo az diye güzel olacak öyle mi? Saçmalama, sakın o düşüncelere kaptırma kendini.

Yaslandım omzuna, gözyaşlarımı omzuna akıttım dostumun.

-------------------------------------------------

Gözlerimi açtığımda karnımda sıcak bir ağrı hissettim. Bulanık görüntü netleştiğinde, bir hastane odasında olduğumu farkedip panikledim. Kafamı sağa çevirdiğimde Yeşil'i gördüm.

-Burda ne arıyorum? Karnım... çok... acıyor...

-Aptallaştığın için burdayız. Hiçbir şey hatırlamıyor musun?

-Kavga ettik... Ben bıçağı aldım elime... Kendime mi sapladım? Ne tarz bir manyak oldum amına koyim?

-Hayır kendine saplamadın, harala gürelede bıçak seni sıyırdı. Korkma büyük bir şey yok, aptallığınla kaldın dostum.

-Ş. Nasıl? Kahretsin ya. Naptım ben?

-İyi o, görmek istemezsin diye dışarda bekliyor. Yalnız bir adam için yaptığın hiç hoş değil. Dostluğumuz aşktan daha değerliydi hani? Ayıp valla.

-Ben... çok sinirlendim...

-------------------------------------------------

Olay Anı

Ş odaya girdi.

-Dostum, çok üzgünüm bugün görmek zorunda kaldıkların yüzünden...

Ellerini kavuşturmuş karşımda yalan bir senaryo kurguluyordu. Ben öyle düşünüyordum ya da.

-Üzgün olduğunu sanmıyorum, bundan haberin yok muydu yani?

-Gerçekten yoktu, tamam ortada bir Feyza lafı dönüyordu ama gerçekte hiç görmemiştim.

Daha fazla dayanamayacaktım! Lafı dönüyordu demek? Her akşam aynı evde uyuyoruz be kadın! Bir kez bile o duyduklarını bana söylemek aklına gelmiyor mu? Ben her gece bu adamın hayaliyle yatıyorum, kalkıyorum.

O kadar sinirlenmiştim ki burnumdan soluyordum resmen. Üstüne yürümemek için kendimi zor tutuyordum. Çocuk mu kandırıyordu bu? Bir de tanımasak...

-Yalan söylüyorsun! Sen onun hep yanındasın, nasıl göremezsin ki? Dedim.

Bir hışımla ayağa kalktım. Koşar adımlarla mutfağa yöneldim. Bir yandan da ne yaptığım hakkında hiçbir fikrim yoktu. İçgüdüsel davranıyordum o an. Mutfak çekmecesini açıp elime ilk gelen bıçağı aldım. Gözlerimi dikmiş bıçağa bakıyordum. Yapmak üzere olduğum şeyden korkuyordum ancak kanım sıcacık deli gibi akıyordu o an.

-Nereye gidiyorsun? Mutfakta ne yapacaksın kendine gel!

-Şimdi kendime geleceğim!

Her şey çok hızlı oldu. Elime aldığım bıçağı hızla salladım havadaki boşlukta. Ş. Kendini öne atarak koştu. Bıçak aramızda gitti, geldi, gitti, geldi. Yeşil'in çığlıkları kulağımı sağır ediyordu.

-------------------------------------------------

YEŞİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin