#2

37 5 2
                                    

Sabah uyandığımda kendimi fazlaca halsiz hissediyordum.Sanki üzerime bir eşşek binmiş gibi...Bir dakika. Şu an üzerimde gerçekten bir eşşek var. Seren. Üzerime atlayan bir adet Seren le uyanmış olmam gayet doğal bir şey di herhalde.Sereni üzerimden atıp yorganı kafama kadar çektim. Serene baktığımda kıçını ovuşturarak yerden kalkıyordu. Yorganı üstümden çekip beni cimciklediği sırada odaya Güneş girdi. Ben donakalmış gözlerle Güneş 'e bakarken Seren iki yıllık sevgilisinin üzerine atladı. Güneş ve Seren. Gülüyorlardı, mutluydular. Önemli olan da bu değil miydi zaten ? İkiside mutluydu işte. Gözlerimi onlardan çekip ilgimi odadaki başka eşyalara odakladım . Dağınık odamda gözlerimi gezdirirken yatağın bir tarafı çökmüştü. Çökmüş tarafa baktığımda Güneş bana bakıyordu.Bana bir şey anlatır gibi ama ben anlamaz gibi. İki saat öyle birbirimize baktıktan sonra gözlerimin yanmasıyla gözlerimi kapadım. Ve açtım. Seren kolumdan tutup beni kaldırdığında bana ilkokul çocuklarının ders kitaplarında duygularımızı tanıtan resimlerde olan öfkeli çocuk gibi bakıyordu. Heey anlamış olamazdı değil mi ? Ona bilmemezlik bakışları attığımda bir süre beni süzdü ve bakışlarındaki öfke huzura dönüşünce içimden büyük bir ''Huh...'' dedim. Odaya sessizlik hakimken bir şey söylemek için sessizce ses denemesi yaptım. Sesim çatallıydı. Boğazımı temizlemeyi denerken öksürük krizi gelmesin mi ? Nefesim kesilir gibi olurken bir yandan öksürüyordum. Kişi saat sabah 12.10 'da vefat etmiş bulunmakta.

'' Öhöhö.Seren Öhöhöh.Ölüyorum.Öhöhö.Vasiyetim senin olsun.Öhöhö... ''

Diye zar zor konuştuğumda , Seren ;

'' Tüh zenginde değilsin ki yaa...''

Deyince üzerine atladım. Boğazını biraz fazla sıkmış olucam ki oda öksürmeye başladı. Güneş ' in kahkahası, Seren ve benim öksürmekten acıyan boğazımız...

Biri bu halimizi görse hemen DELİ damgası yemiştik bile...

'' Güneş öhöhö ne orada dikiliyorsun ? Su getirsene öhöhö yardım etsene ölüyoruz bak öhöhö. '' Diye öksürme anında saçmalamalarım sırasında Güneş ciğerlerime bir yapıştırdı. Mübarek o kasları kadınları döv diyemi yapmışlar. Ne Hikmetse öksürük geçti. Seren'e de yapıştırmış olmalı ki arkasını tuta tuta geriye gidiyordu ki ... Açık pencere. Seren. Ve büyük bir çığlık. Güneş pencereye donakalmış bakarken telaşla aşşağı indim. Arkamdan Güneş'in geldiğini merdivendeki hızlı ayak seslerinden anlayabiliyordum. Aşşağı indiğimde havuzun içinde bir adet Seren le karşılaşmayı beklemiyordum tabii ki. Şanslı pencereden havuza düşmüş. Oysaki ben hep deneyişlerimde yere çakılıyordum. Güneş havuza atlayıp Seren'e sarıldı. Gerçekten onu seviyordu. Gerçekten ona bir şey olucak diye telaş yapmıştı. O onun için gerçekten önemliydi. Ve ikiside mutluydu. Ağladım ağlayacağımlık gozlerimi yumdum. Ve yukarı çıktım koşarak. Yatağıma geçtim. Günlüğümü elime aldım ve başladım yazmaya ... Daha ne kadar devam ettirecektim bu oyunu ? Daha ne kadar katlanabilecektim bu oyuna ? İkisi de birbirini severken onları ayıramazdım. Aşk için dostluğunu kaybedebilecek kadar nankör değildim. Hislerime, duygularıma yenilemezdim. Belki de her şeyi açıklayıp intihar etmeliydim .. Bu şekilde her şeyden kurtulmuş olurdum. Bu fikri düşünmeye ihtiyacım vardi. Günlüğüme bunları yazdıktan sonra kapı açıldı. Apar topar günlüğü anahtarıyla kilitleyip kilidiyle birlikte çekmeceye attım. Güneş ıslandığından dolayı evine gitmişti sanırım ki bundan dolayı Seren odama tekbaşına, sırılsıklam bir şekilde girmişti. " Ayy zaten Güneş ıslak bir şekilde buraya gelse uff ne Seksi olurduu ?? Aa ne diyorum ben. Sapık mıyım neyim. Off neler düşüyorum. Salak Nida. Salak Nida..." diye kendi kendime iç dünyamda savaşırken, yanlışıkla dışa da "salak Nida" demişim ki Seren bana tip tip bakıyordu. Seren'in anlamsız bakışlarından rahatsız olmuştum. " Yada korkmuştum. " mu demeliyim ?

Neden bilmiyorum ama her Güneşi düşündüğümde eğer Seren'le göz göze geliyorsam, korkuyorum. Sanki beni anlıyor gibi hissediyorum...

Seren " Oo günlük tutmaya da mı başlamışız. Yeni biri mi var manda yavruşum ? " deyip yatağa geçti. Hislerimden habersiz konuşuyordu işte. Eğer yeni biri yok demezsem daha cok heycanlanıcağına ve merak edeceğine pörtlek pörtlek bakan gözleri sağolsun emindim. "Evet ya görmen lazım çok tatlı. " diye liseli aşıklar gibi çok şeker.. hele o baklavalarrr. ' olmayan sevgilimi Seren'e övdüm... O da pörtlek gözlerini daha da pörtletmiş söylediklerimi dinliyordu. Tam o anda içeriye diğer manyak da girdi. Beren. Seren'in ikizi ama aralarında hiç bir benzerlik yok. Seren'e göre o daha bi çılgındır. Ama şuan odadaki hali kıçına yarım olarak girmiş bir kot pantolon ve hello kittyli kilodu. "Selam nasılsınız iyisiniz aferim hep iyi olun da ben şu pantolonu totoma sokmadım sanırım yardim pliz ." Diye ahlanmaları nelerle uğraşıcağımızın fragmanı gibiydi adeta. Ayağa kalkıp pantol onun bedenine baktım. " Kızım iki beden küçük olan pantolonu napcan ? " Ya daha seksi duruyor ya. Ben erkek kıtlığı çekiyorum. Bir tane bulmuşken elimden kaçamazzz. Bu gün randevum var" dedi.

Seren içinden 'la havle ' çekerek yanımıza geldi. Bir bacak kısmını Seren diğer bacak kısmını ben tutmuş çekmeye çalışıyorduk. 23 dakka 10 saniye sonra Seren ve ben terden bayılmış halde, Beren de sevinçten havalara uçar halde. Yere oturdu . Ve bir ' Caaarrtt ' sesi.

O da neydi ?

Biz yırtılan şeyin Beren'in üzerinde olduğunu düşünürken. Sesin Beren'den gelmediğini anlamamız uzun sürmemişti.

Fakat ses nereden gelmişti ?

Batan GÜNEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin