HERGÜN DAHA BÜYÜK BİR KABUS şimdi ne olacak?

49 4 4
                                    

Lucke neye uğradığını şaşırmıştı.Şimdi ne yapacaklardı?

Dönüp Candye destek mi olmalıydı yoksa olayların izini sürmeye mi başlamalıydı.En mantıklısı artık polisi aramaktı.Ama ondan önce Candyi sakinleştirmeliydi çünkü biraz daha kendine gelmezse tamamen kaybedicekti onu.

''Candy bitanem sakin ol lütfen.Bak düşündüğün gibi birşey değil eminim.Korkmana gerek yok ben buradayım,yanındayım ve seni hiç bırakmayacağım söz veriyorum.Lütfen kendine gel lütfen bebeğim''

Candy ağlıyordu ve ağlaması dahada şiddetlenmişti.Lucke Candye su getirmek için içeri doğru yönelmişti ki Candy Luck'un bacağına yapıştı ve ''Beni bırakma!'' diye kekeledi.

Lucke Candyi kucağına alarak içeri girdi ve onu Şöminenin yanında duran büyükçe pofuduk aşk minderlerinin üzerine bırakarak mutfağa yöneldi.Lucke geri geldiğinde Candy biraz daha sakinleşmiş gibiydi ancak boş boş ateşi izliyor ve kendine sarılmış bir vaziyette,kaskatı,iki büklüm,neredeyse nefes almazcasına tepkisiz oturuyordu.

   Lucke elindeki suyu minderin hemen yanında bulunan sehpanın üzerine bıraktı ve Candye sarıldı.Başına ve yanaklarına minik buseler kondurarak ''Seni çok seviyorum ve asla bırakmayacağım,sana zarar gelmesine izin vermeyeceğim'' dedi. Candy ona sarılarak daha önce olduğundan dahada şiddetli ağlamaya başladı iyice dağılmıştı.Önce ailesiyle yaşadıkları zaten çocukluğundan beri sürekli tartışma içerisinde,sevgisiz,sürekli kavga halinde olan bir ailede yetişmişti.Gün yüzü görmemişti,her ne kadar vurdumduymaz yaşasada hayatı,belkide bütün kardeşleri içerisinde en çok kafaya takan,içine atan oydu.En azından diğer kardeşleri birbirlerine kenetlenip destek olmuşlar ve hep gıpta edilmişlerdi ama Candy hep hor görülmüş,dışlanmıştı.Şimdiyse ailesinden kimse kalmamıştı yanında.Günlerdir öldü mü kaldı mı kimse merak etmemişti,ne arayan ne soran vardı.

Candy bunca yükü şimdi ağlayarak hafifletmeye çalışıyordu belkide.Belkide ağlamak bazen iyiydi,her ne kadar ağlamak ağlamak getirir densede bazen ağlamalıydı insan yoksa çatlardı.

Lucke'ta ağlıyordu çaresiz hissediyordu sadece Candye sarılarak ona güven vericek sevgi sözcükleri mırıldanıyor ve rastgele minik buseler konduruyordu başına,alnına,gözüne,burnuna...

   Aradan tamı tamına bir buçuk saat geçmişti ki Candy sakinleşmişti ama hala donuk ve tepkisizdi.Lucke ve ikisi birbirine sarılmış bir şekilde şöminenin karşısındaki pembe minderde yatıyorlardı.Lucke ''Nasıl oldun bitanem'' dedi sessizce,ardından bir buse daha kondurdu Candy'nin alnına.

Candy:İyiyim ama ne olduğunu bilmiyorum ve bu beni ürkütüyor.Tek bildiğim bişey var ki bu tesadüf değil. 

Lucke:Bence tamamen olağan şeyler hayatım,sonuçta doğayla iç içeyiz.Bak yavru bir köpek bulduk belkide onun ailesi bu balıkları bu hale getirdi yada başka bir canlı.

Lucke:Köpekkk köpeği tamamennn unuttukkkkk! 

Lucke fırlamıştı biranda ve dışarı koştu.Yavru köpeği aramaya başladı.Candyse dışarı çıkmaya korkuyordu.İçeride otururup mindere iyice gömüldü,biraz daha sakinleşebilmek için televizyonu açtı,gördüklerini tamamen hayal ürünü olarak düşünüyordu,sonuçta bugün mezarlıkta oldukça korkmuştu ve daha öncesindede garip bir takım olaylar yaşanmıştı.Bunların etkisinde kalmış olabileceğini düşünüyordu.Birden o kanaldan o kanala geçerken dikkatini birşey çekti.Televizyonda flash haber yayınlanıyordu.

  Cnn international'dan canlı yayın veriliyordu FLASH haber olarak yayınlanıyordu hemde.Candy dikkatle televizyona kilitlendi.Habere göre  San Quentin hapishanesinde büyük bir isyan çıkmıştı.Orada bulunan mahkumların bir kısmı birbirini yemiş ve hayatta kalanlar hapishaneyi ateşe vererek kaçmışlardı.Hapishane yönetimi dahil hayatta hiçbir yetkili kalmamıştı.Ve bu hapishane Candy ve Lucke'un şuanda evlerinin bulunduğu California eyaletindeydi onların evide şehrin biraz dışında olduğu için Candy'nin içini büyük bir huzursuzluk kaplamıştı.

    Candy bunları düşünürken bir anda kapının dışından bir çatırtı duydu,şömine bir anda dahada alevlendi ve üst katın merdivenleride çatırdıyordu.Tam ayağa kalkacaktı ki evin ışıkları bir anda söndü.Olağanca gücüyle koşmaya başladı.Kendini dışarı attığında Luck'un cansız bedeni karşıdaki ağaçlardan birinde sallanıyordu ve altında ateş yanıyordu.Her taraf karanlıktı oradaki ateş dışında.

Candy çığlık attı ve yere kapaklandı ki gölün arka tarafında sağ üst köşede bulunan ağaçların içindeki eski mezarlıktan birinin geçtiğini gördü.

El feneri neredeydi?Şimdi ne yapacaktı?

 

GÖLÜN ARKASINDAKİLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin