welcome to dram
Yoğun geçen günlerim arasında, Jimin'in, Yoongi'yi bana döndürmesini bekliyordum.
Garip olan, ona ulaşamadığım gerçeğiydi. Beni ciddiye almama olasılığı vardı. Belki de söylediklerimi yapmaktan korkmuştu. Belki Yoongi, onun amacını anlamış ve plan çoktan çökmüştü.
Ama her şekilde, korkuyordum. Yoongi tedaviye ve dolayısıyla bana dönsün istiyordum çünkü.
Yoongi'den etkileniyordum; ona aşık değildim. Ama ondan ve onun bedeninden delicesine etkileniyordum. Hayatımda ilk defa birine sahip olma düşüncesinden böylesine güç almıştım.
Yoongi'yi iyileştirecek ve ona aşık olup açılacaktım.
Bu düşüncelerim kafamda, tam beş gün geçirdim.
Altıncı günün sabahında, gerçek anlamda sabahın köründe, Jimin aradı.
Sesi boğuk ve acılı geliyordu. Ne dediğini anlayamazken, gelen hışırtıların ardından, Yoogi'nin alaylı sesini duymuştum. Kalın sesi perdelenmişti, boğazı kurumuştu sanki. Ya da, ya da.. sarhoştu.
"Taehyung." dedi. İçimdeki kötü his kalbimi çevrelerken onu dinlemeye devam ettim. Gerçekten sarhoş olduğunu düşünüyordum. "Biliyor musun, sandığın kadar aptal değilim. Sevgilimi kandırıp konuşturmuşsun. Ne için? .. Aptal tedavin için. Sana iyileşmemin imkanı olmadığını söyledim. Çünkü benim hastalığım kafamda değil. Benim hastalığım kalbimde."
Bir vuruş sesi ve ardından Jimin'in acı içindeki inlemesi.
Neredeyse ağlayacaktım.
Min Yoongi, Jimin'i becerirken aramıştı beni. Her şeyin farkında olarak. Ona aşık olmaya başladığımı bilerek.
"Se-nin iyi bir insan olduğunu sanmıştım." dedi nefes nefese.
Daha fazla dinlemek istemiyordum. Telefonu kapatacaktım ki, Jimin ismimi söyleyerek bağırdı.
"Yalvarırım, tüm isteklerinden vazgeç!"
Yoongi güldü ve konuşmaya devam etti.
"Jimin bugün intihar edecek." dedi. Gözlerim büyüdü. Ve hemen telefondaki kayıt tuşuna bastım. "Eğer, o ölürse.. tedaviye- aH pardon! Taehyung sana döneceğim, öyle değil mi?" Büyük bir kahkaha attığında dudaklarımı dişledim. Benim yüzümden biri canından olamazdı.. "Ama eğer Jimin ölmezse, sana gelemem. Çünkü o benim, o benim sevgilim. Benim başka bir adama ait olmama nasıl izin verebilir ki? Ö-öyle değil mi Jimin?" Onların seslerini dinlemek iğrençti.
"Ne istiyorsun?!" diye sesimi yükselttim. "Hangisini istiyorsun? Birinin canından olmasını mı?! Yoongi.. hiçbir şey böyle olmak zorunda değil. Ben yalnızca senin psikiyatristinim, öyle değil mi?"
"Duygularına hakim olamayan bir psikiyatrist! Hangi hekimlikte hastana aşık ol yazıyor?!"
Skeyim ki doğruydu.
Ben yanlış kişiyi seçmiştim. Akıl sağlığı yerinde bile değildi onun. Ne sanmıştım ki? Her şeyin peri masallarında gibi olmasını mı beklemiştim? Yoongi iyileşecek ve benim mi olacaktı?
"Özür dilerim!" diye bağırdım. "Özür dilerim Yoongi. Ben kendime hakim olamadım. Ancak lütfen benim çekmem gereken cezayı, bir başkasına verme! Jimin'in masum olduğunu biliyorsun."
Gülüş sesi ve nefes sesleri birbirine karışmıştı.
"Jimin mi masum? O-oh ikimizden de suçlu o. Beni- beni dudağımdan öpmeye çalıştı!"
Sonuna doğru sesi yükselmişti.
Bitmişti.
Derin derin aldıkları nefeslerinin ardından boğazımı temizleyip dudaklarımı yaladım. Kalın sesimi bozmamaya çalışarak, öğrenmek istediğim temel şeyi sordum. Belki sarhoşken söylerdi.
"Yoongi, dudaklarından neden nefret ediyorsun?"
Ama telefon yüzüme kapandı.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BIID | taegi
Fanfic[tamamlandı] body integrity identity disorder. bşl:201019 btş:8520