3.6

3.8K 47 8
                                    

Pim Stones - The Last One I Made

Sweatimi giyip Allison'a seslendim. Kız iki saattir banyodan çıkamamıştı.

"Tamam geldim!"

"Ally, iki saattir seni bekliyorum."

"Geldim işte, hadi çıkalım."

Odadan çıkıp asansöre doğru ilerlerken karşı taraftan giden Benjamin'i gördüm. Arkası bize dönüktü, el sallasam bile göremezdi.

"Hey sana diyorum!"

"Ne? Ne var?"

"Bugün galiba kızak kaymaya gideceğiz."

"Dışarıda kar bile yok, ne kızağı?"

"Galiba başka yere götüreceklermiş, hayatımda hiç kar görmedim. Sence nasıldır?"

"Sen New York'lu değil misin Ally?"

"Orada doğmuş olabilirim ama hiç kar görmedim, en azından hatırlamıyorum."

"Ben soğuk ne onu bile bilmiyorum, ilk defa göreceğim."

Beraber gülerek asansöre bindiğimizde Allison yemekhanenin olduğu kata bastı. Aşağı inerken bana Jackson'ın ona dün nasıl çıkma teklifi ettiğini anlatıyordu. Onun adına çok mutluydum.

Yemekhaneye girdiğimizde gözüme ilk çarpan dağ manzaralı camın önünde ki masada oturan Jackson ve Benjamin'di. Yan masalarına bizim okulda olmaya birkaç kız oturmuş, ağızları açık bir şekilde onları izliyordu. Sakın saçma sapan bir şey yapma Cassie diye uyardım kendimi.

"Tanrım, o sürtükler eğer biraz daha erkek arkadaşıma bakarlarsa onların kafataslarını vücutlarından ayırıp ellerine veririm."

Kahkahama engel olamadım. "Sakin ol Ally."

"Sen nasıl sakinsin? Benjamin'e de bakıyorlar."

"Onu kıskanmam için bir neden yok."

"Pekala, benim var ama," deyip oturdukları masaya doğru ilerledi.

Ally, "Günaydın sevgilim," deyip Jackson'ın yanağına bir öpücük kondurdu. Ardından Jackson'ın yanında ki boş olan sandalyeye oturdu.

Bende yanlarına gelip Benjamin'in yanına oturdum. "Siz ikiniz," dedim yüzümü buruşturarak. "İğrençsiniz."

"Kıskanma Cass," dedi Ally gülerek.

"Neyse, ben gidip kendime yiyecek birşeyler almaya gidiyorum, geliyor musun Ally?"

Allison kızlara son kez korkutucu bakışlarıyla baktıktan sonra başını salladı ve sandalyesinden kalkıp yanıma geldi.

Açık büfeden tabağıma kahvaltılık birkaç şey koyduktan sonra kendime bir kahve aldım ve masaya doğru ilerlemeye başladım. Aniden önüme çıkan birisiyle çarpışınca elimde ki kahve üzerime dökülmüştü.

"Lanet olsun!"

"Hey hey Cass, iyi misin?"

Yukarı baktığımda bana çarpan kişinin Cameron olduğunu gördüğümde daha çok sinirlenmiştim.

"Senin ne işin var burada? Lanet olsun Cameron! Hayatımdan siktir olup gitmişken neden geri döndün?"

"Sakin ol Cassie, sadece seninle konuşmak istiyorum."

"Seninle konuşacak hiçbir şeyim yok benim! Lütfen git buradan." Sinirle bağırırken kahve dökülen sweatimi üzerimden çekiştermeye çalışıyordum. Üzerim yanmıştı ve canım acıyordu.

Yemekhaneden dışarı çıkarken gözyaşlarım akmak için savaş veriyordu. Sinirlenince sürekli ağladığım için kendime küfrediyordum.

"Cassie!" Benjamin'in arkamdan bana seslendiğini duyuyordum. Bana yetişince çoktan asansöre binmiştim bile, o da arkamdan bindi.

Asansörün kapısı kapandığında Benjamin bana döndü, "İyi misin?"

"Sadece odaya çıkmak istiyorum."

"Seninle geleceğim."

İtiraz etmedim, zaten itiraz etseydim inatlaşacaktı. Odaya geldiğimizde cebimde olan oda kartını çıkarttım ve kapıyı açtım. İçeri girer girmez Benjamin, "Üzerini çıkar." dedi.

"Ne?"

"Üzerin, buz tutmamız gerekiyor."

Odanın içinde ki küçük buzdolabına gidip içinden buz çıkarttı. Bu kadar klişe birşey yaşamak zorunda mıydık?

"Ben kendim yaparım," dedim Ben'e.

"Pekala, arkamı döneceğim."

"Gerek yok."

Üzerimdeki kahve dökülmüş sweati çıkarttım. Şuan yanında sütyenimle oturmak bana utanç duygusu vermiyordu. Zaten ona daha çıplak halimi atmıştım. O bilmiyordu belki ama ben biliyordum ve alışılmış bir duyguydu bu benim için.

Buzu karnıma tuttuğumda ağzımdan bir inilti kaçtı. Bu, odanın içinde gözlerini gezdiren Ben'in bana bakmasını sağlamıştı.

"İyi misin?"

"Evet, sadece soğuk."

"Pekala."

Konuşacak birşey bulamıyorduk. Yaşananlar benim için yeterince kötüydü.

"Onun burada ne işi var sence?" diye sordum.

"Şu piç kurusunun mu?" Kafamı salladım.

"Bilmiyorum, Cass. Ama onu göndereceğim merak etme." Tekrar kafamı salladım.

"Ben çıkayım, sen kendini iyi hissedince yanımıza gelirsin."

Kafamı kaldırdım ve ona baktım. Belki bu yapacağım şeyden daha sonra pişman olacaktım ki evet, olacaktım. Ona yaklaşıp dudaklarımı, dudaklarına bastırdım.

***

baby want u || +18 Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin