3.0

5K 38 11
                                    

Klergy - Walk Through the Fire

* Multi - Rose *

- Cassie -

"Nasıl? O sürtük Fransa'da değil miydi?"

"Bilmiyorum, galiba dönmüş."

"Lanet olsun!"

Rose, Allison'un kuzeniydi. İki sene önce büyükbabasının ölmesi üzerine miras olayları çıktığı için babaları kavga etmişti ve Rose ile Allison'un araları açılmıştı. Ama yine de birbirleriyle konuşuyorlardı. Rose babasına düşkün biriydi. Kavgadan bir ay sonra Rose, Allison'un kendisinden bir yaş küçük kardeşi Daniel'i kendine aşık etmişti. Bu olayı fırsata çeviren Rose ise onu sürekli istemediğini ve hayatından defolup gitmesini söylüyordu.

Bir ay süren bu süreç, en sonunda yağmurlu bir dokuz eylül sabahı Daniel'in cesedinin nehir kıyısında bulunmasıyla sona ermişti.

Daniel başına silahı dayayıp tetiği çekmiş ve kendini sonsuz bir uykuya yatırmıştı.

Bu olaydan sonra Rose ve ailesi Fransa'ya taşınmıştı. Allison benim çocukluk arkadaşımdı, kardeşinin intiharından sonra onun sürekli yanında durmuş ve desteklemiştim.

Allison şimdi iyiydi. Neredeyse her hafta Daniel'in mezarına gidiyordu ve ona o hafta neler yaşadığını anlatıyordu. Onun adına çok üzülüyordum.

"Onu öldüreceğim Cassie! Kardeşimi öldürdüğü gibi bende onu öldüreceğim!"

"Sakin ol Ally. Eminim geri dönmesinin bir açıklaması vardır."

"O Daniel'i öldürdü! Sakin falan olamam!"

Allison ağlamaya başladığında yine kriz geçirmemesi için onu musluğun yanına getirdim.

"Elini yüzünü yıkayalım tamam mı?"

Kahverengi saçlarını bir elimle arkadan tutup, bir elimle Allison'nun yüzünü yıkadım.

"Tamam, şimdi daha iyi misin?"

"E-evet."

"Pekala, yemekhaneye gideceğiz ve o hâlâ oradaysa sakin olacaksın tamam mı? Tekrar kriz geçirmeni istemiyorum."

"Teşekkür ederim Cass."

"Neden?"

"Her zaman yanımda olduğun için."

*

Yemekhaneye geldiğimizde Rose'u görememiştik. Görmesek daha iyiydi zaten.

"Ne oldu Cassie? Allison kötü gözüküyor." dedi Ben kulağıma yaklaşarak. Şuan bana o kadat yakındı ki nefes almayı resmen unutmuştum!

"Y-yok birşey."

"Emin misin? Bence kesinlikle var."

"Yok işte Ben, sen bu işe karışma."

"Peki, sen bilirsin." dedi ve önüne dönüp yemeğini yemeye devam etti. Bana trip mi atıyordu?

"Sen bana trip mi atıyorsun?"

"Ne? Ne alaka?"

"Bilmem, öyle geldi."

Güldü. "Atmıyorum," dedi ve tepsisini eline alarak ayağa kalktı. "Ben kütüphaneye çıkıyorum, tarih ödevini için araştırma yapacağım. Sonra görüşürüz."

"Görüşürüz dostum." dedi Jackson ve Eric.

"Görüşürüz Benjamin."

*

Matematik dersinden çıkınca Ally ile birlikte dolabımızın olduğu tarafa doğru yürümeye başladık. Ally ve benim dolabımın tam karşı tarafında olan bir dolaptan eşya alan Rose'yi gördüğümde anlamsızca bakakalmıştım. Ally de öyle. Kızın gözleri resmen ateşle parlıyordu.

"Ne halt ediyor bu?" deyip yanına yürümeye başladığında onu durduramamıştım.

Rose'nin yanına geldiğimizde Allison bir eliyle Rose'yi kendine çevirip ona bakmasını sağladı.

"Ne bok yiyorsun sen burada?" diye sordu tıslayarak Allison.

"Artık bende bu okuldayım kuzen."

***

baby want u || +18 Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin