3.4

3.9K 46 4
                                    

Jasmine Thompson - Willow

Bavuluma son olarak sevdiğim iki kitabı koyduğumda tam olarak hazırdım. Otobüsün kalkmasına yarım saat vardı ama ben şimdi bavul hazırlıyordum. Allison geç kaldığım için büyük ihtimalle beni kesecekti.

Parti olayından sonra bir hafta geçmişti. Şimdi ise dağ gezisine gitmek için hazırlanıyordum. Baş dönmelerim anormal derecede artmıştı ve birkaç kez bayılmıştım. Allison her ne kadar doktora gitmemi istese de ben bu işi kamptan sonra yapmak için inatlaşmıştım. Annem bu olaylara sesini çıkarmıyordu. Zaten yine kendini işe vermişti. Benjamin ile aramız iyiydi. Gerçek dünyada da, anonimle de. Okulda beraber yemek yiyorduk, okul çıkışı neredeyse her gün bir yere gidiyorduk. Bana bakışlarını birkaç kez yakalamıştım ama açılmak konusunda hâlâ kararsızdım. Bana kalsa onu sevdiğimi bağıra bağıra bütün dünyaya duyururdum. Ama işin içinde anonim meselesi de vardı. Ara ara çıplak fotoğraflarımızı birbirimize yolluyorduk ve bunu yapanın ben olduğumu öğrendiğinde bana olan bakışının değişeceğinden korkuyordum.

Geziye okuldan sadece elli kişi katılıyordu. Çok fazla kişinin katılmaması iyiydi.

Küçük bavulumu kapatıp yataktan sürükleyerek yere indirdim ve telefonumu alıp pantolonumun arka cebine koydum. Merdivenlerden aşağı indiğimde annemin eve daha yeni geldiğini gördüm. Beni gördüğünde şaşırmıştı. Normal gelmesi gereken saatten erken gelmişti. Hergün normalde gece ikide gelirdi ama şimdi gece yarısını biraz geçmişti.

"Bir yere mi gidiyorsun?"

"Evet, dağ gezisine gidiyorum. Aslında seninle bunu konuşmuştum, gezi hakkında."

"Ah, tabii ya. Unutmuş olmalıyım, neyse sana iyi eğlenceler o zaman. Ben duş almaya gidiyorum." deyip yanımdan geçip merdivenlerden çıkmaya başladı.

Annemin bu günlerde olan beni umursamazlığı sinirlerimi bozmaya başlamıştı.

Evden çıkıp arabama bindiğimde telefonumdan otobüslerin nereden kalkacağına baktım. Orada Allison ile bulaşacağımızı planladığımız saate yaklaşık on beş dakika kalmıştı ve evim ile otobüslerin oraya olan uzaklık yirmi dakikaydı. Beş dakika için umarım Allison ağzıma sıçmazdı.

Otobüslerin oraya geldiğimde arabadan indim ve bagaja gidip baculumu aldım. Otuz iki numaralı otobüse bineceğimiz yazıyordu elimde ki kağıtta. Otobüslerin arasında ki küçük yolculuğumdan sonra mihayetinde Allison beni bulmuştu ve otuz iki numaralı otobüse doğru çekiştirmişti. Babulumu koyup içeri girdik ve oturacağım koltuğu gösterdiğinde sırtımda ki çantayı oraya koydum.

"Şey," dedi Allison tereddütle. "Jackson onunla oturmamı teklif etti." Ah hayır!

"Ve sen de kabul etmedin değil mi?" diye sordum yüzümde ki zoraki gülümsemeyle. Eğer o Jackson'la oturursa ben Benjamin ile oturmak zorunda kalacaktım. Ve açıkçası üç saat süren bir yolculukta onunla oturmak için çok hevesli değildim.

"Üzgünüm Cass."

"Allison," dedim yüzümde ki gülümsemeyi bozmadan. "Senin ağzına sıçacağım."

"N'olur bunu kamp gezisinden sonra yap."

"Ah, pekala."

Dışarı çıktığımızda Jackson ve Benjamin ile konuşan Cameron'u görmüştüm. Bir sen eksiktin zaten, lanet olsun!

***

baby want u || +18 Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin