1. BÖLÜM - yeni okul

161 8 14
                                    

Gözlerimi alarmın sesiyle hafifçe araladığımda büyük bir pazartesi sendromuyla bir kez daha karşı karşıyaydım. İçimden gene okulu sövdükten sonra zorunluluk hissiyle yatağımdan kalktım. Aklıma yeni okula başlayacağım aklıma gelince içimde bir kıpırtı oluştu. İyice ayılmak için perdemi aralayıp güneş ışınlarının odama dolmasına izin verdim

Aynanın karşısına geçtiğimde adeta depresyon girmiş bir kız çocuğu gibi göründüğümü görünce direk bornozumu kaptığım gibi duşa girdim.15 dakika sonra duştan çıkınca saati kontrol ettim ve geç kalacağımı anlayıp evin içinde adeta bir çita gibi koşmaya başladım. Aslında okulun müdürü babam olduğu için pek umursamıyordum. Zaten eski okulumda da sürekli geç kalıp bir ton ceza yiyordum.

İki katlı evin içinde bir oraya bir buraya dönüp dururken elimdeki telefonun titrediğini hissedince ekrana baktım. Esra arıyordu. Tabii o da benim peşimi bırakmayıp benimle birlikte aynı okula geliyordu. Büyük bir ihtimalle geç kalacağımı sezmişti ve beni bir anne misali azarlayacaktı. Daha fazla bekletmeden telefonu açtım. Daha günaydın dememe fırsat bile vermeden söylenmeye başladı.

"Dur bir tahmin edeyim Bade. Sabah kalktın ve aynaya bakınca ruh gibi gözüktüğünü gördün. Sonra dün duş almaya üşendiğinden bugüne erteledin. Ve az önce duşa girdin. Duştan çıkınca..."

"Lan bir nefes al. Hayır ben anlamıyorum her seferinde nasıl tutturuyorsun." diyerek lafını kestim.

"Tamam tamam. Yeni okulumuza da geç kalmanı istemiyorum. Zaten her hâlükârda beni çıldırtıyorsun." Bu kızın bana annelik yapması bir gün beni öldürecek!

"Bak canım arkadaşım. Şu anda okul için hazırlanmaya çalışıyorum ve sen bana engel oluyorsun. Şu andan itibaren zilin çalmasına 20 dakika 10 saniye, 9 saniye, 8 saniye..."

"Ay tamam be kapatıyorum!" deyip yüzüme kapattı. Ben de hızlıca mutfağa koşup ağzıma bir şeyler tıkmaya başladım. Annem bir mimarlık şirketinde müdüre olarak çalıştığı için çoğu zaman yemek yapamıyordu. Onun yerine hizmetlimiz Hayriye abla kahvaltımızı hazırlıyordu. Tam evden çıkacaktım ki babam yanıma geldi.

"Bakıyorum da minik kuşum her zamanki gibi okuluna geç kalıyor. Bak eğer bana güvenip de geç gidiyorsan..."

"Maalesef evet baba. Eğer bu duruma kendini ve öğretmenlerimi alıştırmazsan bayağı azar yiyeceğim." deyip gülümsedim ve sıkıca sarıldım. O da bana sıkıca sarılıp öptükten sonra villanın garajına doğru yöneldim. Arabama binip kapımı kapattım. Ailemizin durumu bayağı iyi olduğundan dolayı 18. yaş günümde babam bana BMW İ8 hediye etmişti. Ama ben ona namı değer 'T-REX' diyorum. T-Rex'i çalıştırdıktan sonra yavaşça garajdan çıkarttım ve hızla okula doğru yola koyuldum.

Bu günkü programım biraz yoğundu. Önce okula gidecektim. Daha sonra kick boks antrenmanına. Nihayet okula vardığımda arabamı uygun bir yere park ettim. Buraya ilk defa gelmiyordum. En son orta okuldayken buraya 3 veya 4 kere gelmiştim. Herkes bana bakıyordu. Bunun nedeni ise en ihtişamlı araba benimkiydi. Bana doğru bakan gözleri umursamadan kapıya doğru yürüdüm. Kapıdan girer girmez Esra'yla karşılaştım. Hiç durmadan üstüme atladı ve neşeli bir şekilde sarıldı.

"Nihayet geldin müdür kızı. Baksana şimdiden dillere destan olmuşsun. Ayrıca geldiğimden beri tek fark ettiğim şey bu değil. Burada bir sürü yürüyen magazin dergisi var .Tam benlik."işte bu kızda en sevdiğim şey salak saçma tabirler takıyordu her şeye.

Zil çaldığında beraber yeni sınıfımıza doğru ilerledik. Ve işte! En sevdiğim yer yani en arka sıra boştu. Bize doğru çevirilen bakışları umursamadan sırayı kaptım ve oturdum. Hemen ardında Esra da yanıma geldi.

UZAK AMA YAKINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin