3.BÖLÜM - parti

99 8 12
                                    

   Sonbahar mevsiminde olduğumuzdan dolayı dışarısı buz gibiydi. Salona girdikten sonra direkt soyunma odasına doğru yöneldim. Şansıma bomboştu. Geç kalmamaya özen göstererek giyindim. Daha sonra çantamı dolabıma yerleştirip Emir hocanın yanına doğru yürümeye başladım. 

   Gittiğimde Alp, Emir hocanın yanında bir şeyler konuşuyordu. Yanına gittiğimde Alp bana keskin ve sinsi bir bakış attı. Daha sonra hayatımın en şaşkın anını yaşamış olmalıyım."Merhaba Badeciğim. Bugün Alp'i sen çalıştıracaksın, iyi çalışmalar." Ve gitti. Ben hala olayın şokunu atlatamamış hocanın arkasından bakarken Alp beni dürttü. "Ne oldu, korkmuş gibi gözüküyorsun?" Gerçekten bakışlarımdan bunu mu çıkarıyordu, yoksa sinir etmeye mi çalışıyordu?

"Beni okuldaki ezik kızlara benzetme lütfen" deyip ringe doğru yöneldim. Bu sırada eldivenlerimi de ellerime sıkıca bağladım. Ringe girdiğim sırada Alp de benimle birlikte girdi."Eee küçük hoca? Ne yapıyoruz bu günkü antrenmanda?" diye sorduğu anda ben de ısınma hareketleri yapmakla meşguldüm."Bak Alp. Şu anda ne sinirli, ne de asabi davranasım var. İki normal insanmış gibi antrenmanımızı yapıp evimize gidelim." Gerçekten de bu gün bayağı yorulmuştum. Bu okuldaki dersler eski okulumdaki derslerime göre bayağı ağırdı. Görünüşe bakılırsa alışmam bayağı uzun sürecekti.

  Alp de ısındıktan sonra boks eldivenlerini taktı. Kafasını kaldırdığında kısa süreliğine göz göze geldik. Biraz utanmıştım."Hazırsan başlayalım. Maç şeklinde ilerleyeceğiz. Üç tur yaptıktan sonra da ders bitecek." dediğimde kafasını sallayıp onayladı. Sonra aklıma takılan soruyu sordum."Neden bugünkü dersini ben veriyorum" bir süre etrafına bakındıktan sonra soruma cevap verdi."Ben istedim. Ne kadar iyi olduğunu merak ettim." Birkaç saniye duraksadım ve cevap verdim. "Okulda bunu gayet net bir şekilde görmüş olman lazım." Hiç umursamadan yerini aldı. Ben de umursamadım ve başladık.

   Maça başladığımızda ilk yumruğumu yedim. Bu çocukta hiç acıma duygusu yok muydu? Biraz gururlandığını görünce biraz daha dayak yemeye devam ettim. En azından gururunu incitebilirdim. Fena dövmüyordu ama teknikleri benimki kadar doğru değildi. Sadece güçlü yumruklar atabiliyordu. En sonunda dayanamayıp ben de yumru attığımda hazırlıksız yakalanmış olacaktı ki geriledi. Hızla bana doğru koştuğunda bir tane de tekme attım. Pes etmiş olacak ki ringin iplerine yaslandı. Koşarak gittim ve karnına bir yumruk daha indirdim. Of, bu çocuğa daha bir sürü teknik öğretilmesi gerekiyordu!

   Antrenman bittiğinde soyunma odasına doğru ilerledim. Gerçekten çok yorulmuştum ve terlemiştim. Yürürken omzumda bir el hissettim. "Bu konuda çok iyisin. Büyük bir ihtimalle bundan sonra hocam sensin." göz kırptı ve soyunma odasına doğru ilerledi. Keşke daha sert yumruklasaydım!

   Duşumu aldıktan sonra hızlı adımlarla araba doğru yöneldim. Hava gerçekten çok soğuktu. Arabayı çalıştırdığım sırada arabanın gitmediğini fark ettim. Yakıt göstergesine baktığımda benzinin bitmiş olduğunu gördüm. Kahretsin! Bu soğukta ne yapacağım şimdi ben? Tam arabanın içinde debelenirken camdan ses geldi. Kafamı çevirdiğimde Alp olduğunu gördüm ve camı araladım.

"Ne oldu küçük? Araban mı bozuldu?" sesi ilk defa iyilik yapacak gibi çıkıyordu."Evet ve yanımda da benzin yok acaba varsa..." derken sözümü kesti ve soğuk bir tavırla cevap verdi."Yok, ama istiyorsan seni eve bırakabilirim." bu soru karşısında sebepsizce heyecanlanmıştım. Ama kabul edemezdim. T-rex'i burada bırakamazdım. "Yada sen beni en yakın benzin istasyonuna götürsen, oradan benzin alıp geri dönsek?" diye soruverdim birden."Peki, nasıl istersen." dedi ve arabaya binip en yakın benzinliğe doğru yola çıktık.

   Yol boyunca ikimiz de bir kelime dahi etmedi. Nihayet benzin istasyonuna vardığımızda hemen arabadan inip bir bidon benzin aldım ve arabaya döndüm. Bindiğimde direkt T-rex'in yanına doğru gittik. On dakika içinde vardık."Şey, teşekkürler." dedim."Bir şey değil küçük." dediğinde tehditkar bakışlarımı savurdum. O da teslim olur gibi ellerini kaldırdı. Küçük bir tebessüm attıktan sonra kapıyı kapatıp kendi arabama yöneldim.

                                                                                       *******

   Benzin işini de hallettikten sonra hızla arabaya bindim. Cidden arabada donmuştum. Kemerimi taktıktan sonra eve doğru gittim. Arabamı garaja park ettikten sonra eve geçtim. Tam yatağa kendimi atacaktım ki telefonuma bildirim geldi. Çalışma masamın üstünden telefonumu aldığımda bildirimin Esra'dan geldiğini gördüm. Daha sonra telefon çalmaya başladı. Eğer mesajı gördüysem hemen arıyordu. Hanımefendi mesaj yazmaya üşeniyormuş. Hemen aramayı kabul ettim.

"Naber kanka?" sesi heyecanlı ve tereddütlü geliyordu."İyi kanka senden naber?" sesim o kadar yorgun çıkmıştı ki bir an ben bile şaşırdım."Ne yaptın lan taş mı taşıdın? Sesin çok yorgun çıkıyor" tam olanları anlatacaktım ki anlatmaya devam etti."Her neyse. Şimdi kanka biliyorsun benim doğum günüm yaklaşıyor. Yani, umarım biliyorsundur. Biliyorsun değil mi?" aslında aklımın ucundan bile geçmiyordu ama şimdi laflarını dinleyemezdim. Bu tür şeyleri biraz fazla önemsiyordu." Tabii ki insan kankasının doğum gününü unutur mu hiç?" dediğimde inanmış olacak ki konuşmasına devam etti." Neyse devam edeyim. İşte ben de parti düzenlemek istiyorum. Sonuçta yetişkinliğime ilk adımımı atacağım."Esra henüz on sekiz yaşına girmemişti. Bu partinin özel olduğunu düşünüyordu. Öyle ki benim doğum günü partimde ikimiz de abiye giyindik. Bu kız çok takıntılı!

"Şimdi pek kimseyi tanımıyorum ya hani okuldan. E doğum günümde de bana eşlik edebilecek bir erkek istiyorum. Yani ben şey ettim. Hani şu Alp denen çocuğun arkadaşı var ya hani. Hıh işte onu çağırdım." Ne? Gerçekten bunu yapmış olamazsın Esra! Hem sen o çocukla nereden tanıştın ki?. Tamam. Sakinim ."Lan siz ne zaman tanıştınız da partiye davet ettin?"

" Ya ben okul çıkışı arabaya doğru yürüyordum. Partiye hangi erkeği çağıracağımı düşünüyordum ki taşa takıldım. Tam yüz üstü yere yapışıyordum ki biri kolumdan tuttu. Arkama baktığımda Alp'in arkadaşı, Demir vardı. Teşekkür ettim. Daha sonra beni eve bırakmayı teklif etti. Ben de kabul ettim. Yolda giderken de muhabbet edip birbirimizi tanıttık. Ben de dayanamadım davet ettim. Kötü mü ettim?" dediğinde kafamı duvara yasladım. "Eğer bana Alp'i de çağırdığını söylersen seni üç parçaya ayırırım" Ve sinir krizi geçirtecek cevabı verdi. "üzgünüm kanka. Seni seviyorum." dedi ve telefonu suratıma kapattı. Ve onu öldürmemem için nedenler aramaya başladım.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 24, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

UZAK AMA YAKINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin