Esra ile birkaç dakika boyunca okulu eleştirdikten sonra yanımıza 2 tane yakışıklı çocuk geldi. İkisi de başımızda dikili ve dik dik baktılar. Biz de onlara aynı şekilde dik dik bakınca lafa giriş yaptılar.
"Eğer kalkarsanız yerimize geçeceğiz küçükler."Ne? Küçükler mi? Sen? Bize? Küçükler? Dangoz!
"İlk kim gelirse onundur. Hem bu sizin tapulu malınız mı?" dedim.
"Evet küçük kız. Ne yapacaksın? Bu boyla beni mi döveceksin ya da babana mı şikayet edeceksin?"
Aslında boyum o kadar da kısa sayılmazdı. Ama karşımda iki metrelik bir dangoz olunca kendimi 1.55 gibi hissettim. Ama bana dövecek misin diye sorduğu anda sinirlerim tepeme çıkmıştı.
"Birinci söylediğini tercih ederim!"
"Ne?" dediği an kalktım ve yüzünün ortasına sağlam bir sağ kroşe geçirdim. Biraz afallasa da kendine geldi ve sinirli bakışlarını bana kitledi.
"Küçük, sen canına mı susadın?"
"Sanmıyorum."dediğimde bana doğru yürümeye başladı. Ben de bir adım geriledim. Artık her hareketi beni sinirlendirmeye başlamıştı. Zaten en ufak şeylere bile sinirleniyordum. Hala bana doğru yürümeye devam edince yüzüne iyi bir tekme savurdum. Daha sonra bacak arasına tekme attım. Dünyanın en şanslı insanıyım ya! O sırada hoca içeri girdi. Kadın bizi gördüğü anda sinirden kıpkırmızı oldu.
"Neler oluyor burada! Alp, senin halin ne böyle?" İsmini öğrendiğim çocuk, yani Alp, kafasını kaldırıp hocaya baktı.
"Kim yaptı?" Hocanın sorusuna karşılık olarak hiç gücenmeden ve çekinmeden elimi kaldırdım.
"Ben yaptım hocam." dediğimde hoca o kadar sinirlenmişti ki bütün okulun duyabileceği bir ses tonuyla bağırdı.
"Çabuk müdürün yanına!" Tabii ben bundan korkmuyordum. Sonuçta babam vardı. Azarlayacağını biliyordum fakat bana hak verecekti.
Hocanın sözünden sonra sınıftan çıkıp babamın yanına doğru ilerledim. Hemen arkamdan Alp de geldi. Hoca, onun da revire gitmesini söylemişti. Arkamı dönüp baktığımda kaşının ve dudağının patlamış olduğunu gördüm. Onun dışında pek bir şeyi yoktu. Yanımdan geçerken kulağıma yaklaştı ve bir şeyler fısıldadı.
"İyi dövüşüyorsun küçük kız ama tekniklerin ve gücün hiçbir işe yaramadı. Hâlâ benim gözümde küçüksün" deyip göz kırptı ve oradan uzaklaştı. Bir an o gözünü kalemle oyasım geldi. Ama tek yapabildiğim şey arkasından sinirli ve tehditkar bakışlarımı savurmak oldu. Şimdiden bu okulda düşmanım belli olmuştu. 'ALP'.
*******
Babamın odasına girdiğimde babam bilgisayarda bir şeylerle uğraşıyordu. Kapıyı tıklayıp geldiğimi işaret ettim.
"Bade. Bir sıkıntı mı var canım kızım?" Nasıl başlayacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu.
"Sanırım ilk günden olay çıkarttım." deyip şirince gülümsemekle yetindim.
"Şaşırdım mı peki?" Tabii ki de hayır. Çoğunlukla başımı derde sokup babamı çileden çıkardığım için bu okula gelmiştim zaten.
"Peki. Bakıyorum ki pek akıllanacak gibi durmuyorsun. Şimdi dersine git ve akşam konuşalım bu konuyu. Olur mu?"
"Peki baba" deyip el salladım ve aynı şirin tavrımla odadan çıktım. İnşallah bu Alp denen çocuk beni daha fazla sinirlendirip başıma iş açmaz.
Kapıyı tıklatıp içeri girdiğimde bütün gözler bana çevrildi. Umursamadan Esra'nın yanına geçtim. Alp'e baktığımda ise göz göze geldik. Hemen başımı tahtaya doğru döndürdüm. Yüzüne yara bandı yapıştırmıştı ve artı o kadar da kötü bakmıyordu.
Zil çaldığında Esra direkt babamın ne dediğini anlatmamı söyledi. Ardından burada ne olaylar döndüğünü anlatmaya başladı.
"Bade görmen lazımdı! Bütün erkekler arkandan hayran hayran baktılar. Kızım hepsinin dibi düştü bildiğin." Esra'nın her şeyi en abartılı biçimde anlattığını bildiğimden pek dinlemedim.
*******
Nihayet okuldan çıktığımızda yavaş adımlarla otoparka doğru ilerledim. Esra'yı ise her zamanki gibi babası alacaktı. Birbirimizi öptükten sonra t-rex'e binip çalıştırdım. Şimdi kick boks antrenmanına gidecektim. Yılmaz kolejinin otoparkından çıkıp yola koyuldum. Birkaç metre sonra ana yola çıkınca bir araba hızla yanımdan gidip önüme geçti. Sanırım ben bu arabayı bir yerde görmüştüm. Bu araba da bayağı lüks ve pahalıydı. Aha! Bu bizim okuldan birinin arabası olmalıydı. Büyük bir ihtimalle Alp'in arabasıydı. Çünkü aynı kendi gibi hırçınca kullanıyordu.
Antrenmana gidene kadar nedense peş peşe gittik. En sonunda arabayı kurs otoparkına park ettim ve arabadan indim. Aynı anda o da indi. Hey, neler oluyordu burada? Bu dangoz niye burada durdu şimdi?
"Hayırdır şimdi de tecavüze mi başladınız 'ALP BEY'?" Özellikle Alp Bey'i ütüne basarak söylemiştim.Birkaç saniye yüzüme bakıp büyük bir kahkaha patlattı.
" Ben? Seni mi? Henüz bir kere daha dayak yeme hazır değilim küçük kız" deyip hızlı adımlarla antrenman salonuna adım attı. Bir dakika bir dakika. Ben bu dangozla aynı yere mi gidip geliyorum?
Bütün bu saçma düşünceleri bir kenara bıraktım ve arabanın bagajından çantamı alıp salona doğru yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UZAK AMA YAKIN
RomanceBu ulaşılamaz gibi görünen ama ellerini uzatsalar kalplerine değecek iki gencin hikayesi. Hırçın ve güçlü, aynı zamanda da savaşçı kişiliğiyle Bade, akıllı ve korkusuz karakteriyle ise Alp. Dikkat, Bu alışılmışın dışında, uzak ile yakın arasında bir...