' şarkıyı dinleyin ' 🖤
Gözlerimi meydan okurcasına Alex'in gözlerine diktim. Ellerini arkasına yerleştirip gülümseyerek bana biraz daha yaklaştı. ondan bir adım daha geriye giderek aramızdaki mesafeyi eskisi gibi yaptım.
" Sen delirmişsin. Beni öldüremeyeceksin anladın mı? Ben senin kölen olmayacağım diğerlerinden olmayacağım."
Söylediklerimle biraz olsun ciddileşir zannederken histerik bir şekilde kahkaha attı.
" Eva diğerleri gibi olsaydın şuan seni yanımda tutuyor olmazdım. "
Dediğini algılamaya çalışırken bana biraz daha yaklaştı mavi gözleri ben burdayım dercesine gözlerime kitlenmişti. Diğer günün aksine beyaz teni daha solgundu. göz açıp kapayıncaya kadar yanıma gelmişti ondan bir adım geriye gitmek isterken dengemi kaybedip yeri boyluyordum , elleriyle beni belimden kavramasaydı tabi.
Elleri soğuk belimden ateş etkisi yaratırken göz teması kurmaktan kaçınıyordum. anlamış olmalı ki eliyle çenemi tutup kendisine döndürdü.
" Benden korkuyor musun? "
sorduğu soruyla geriye gitmek istesem de belimdeki eli bunu imkansız kılıyordu. Derin bir şekilde yutkundum Odanın içindeki atmosfer giderek gerilirken kapı açıldı içeri Leon girdi.
Alex elini belimden çekerken dengemi sağlamak için yanımdaki şifonyere tutundum. kollarım güçsüz ve halsizdi.
" Sana kaç kere kapıyı çalman gerektiğini söyledim leon? "
Leonun gözündeki hırs ve nefret gözümü korkutuyordu doğrusu.
" Özür dilerim majesteleri ama önemli bir mevzu için geldim."
Alex siyah çarşaflarla kaplı yatağın üzerine otururken eliyle leona devam et işareti verdi.
Leon tam devam edecekken ikisi de birden bana baktı. Gözlerimi onlara dikip .
" Beni buraya siz getirdiniz."
Alex'in suratında yine o gülümseme aynı gülümseme ne yapmaya çalışıyor bu.
Ayağa kalkıp bana doğru gelmeye başladı. Her bir adımında ürperip geri çekilmek istesem de yapamadım. Dibime geldiğin nefesim kesildi aniden ,saçlarımı kulağımın arkasına itti dudakları tenimi okşarken;
" Tekrar geleceğim." Diyip geri çekildi. Derin derin nefes alırken arkasından bağırarak.
" Dört gözle bekliyor olacağım."
Leonla odadan çıktıklarında odaya göz gezdirdim. Siyahlarla döşenmiş bu odada nasıl tek bir pencere bile olmazdı. Geniş aynanın karşısına geçip kendime baktım öylesine yıpranmıştım ki saçlarım, yüzüm , vücudum.
Ivan? Ivan neredeydi? Yaşıyor muydu?
Odada dolaşmaya başladım içimi kemiren bu duyguya engel olamıyorum bir tülü sanki her saat biraz daha ümidimi yitiyordum. Gözlerimi sıkıca yumup sakince düşünmeye başladım. Nasıl çıkabilir buradan bu cehennemden nasıl kurtulabilirim ya da kurtulabilir miyim?
O sırada kapım tekrar açıldı. Gelen leondu hızlı adımlarla yanıma yaklaşarak sıkıca kolumu kavradı .
" Ne yaptığını zannediyorsun? Sen?"
Sözlerimi görmezden gelip kolumdan tutarak odadan çıkardı beni. Odadan çıktığımız an karanlık ve sessiz koridorla karşı karşıya kaldım. Buradan kaçamayacağını farketmem zaman almıştı. Leonun kolumu sıkıca kavraması canımı daha da sıkmaya başlamıştı.
" nereye götürüyorsun beni? " dedim.
Sırıtarak.
"Vakit geldi."
Anlamazcasına kafamı salladım. Vakit geldi derken ne dediğini anlamamıştım.
" dolunay." Dedi tüm sırıtışı yüzüne yayılırken.
Söylediği kelimeyle içimdeki yarattığı korku ve hiddetin etkisini anlatamazdım. Leon kolumdan çekiştirmeye devam ederken hızlıca ayağımı kaldırıp hassas bölgesine indirdim.
O acıyla yere yığılırken bağırarak bana küfür ediyordu. Elleri benden kaydığı gibi koridorda koşmaya başladım. Nereye gideceğimi bilmiyordum ama bu benim son çaremdi. Ölmemek için son çaremdi.
Koşmaya devam ederken koridordun sonunda ışık görmeye başladım. Beyaz ışık koştukça daha yakınıma gelmişti. Kafam sert bir şeye çarpana dek. Kafamı kaldırıp çarptığım şeye bakmaya başladım.
Ne olduğunu anlayamıyordum ışık yüzüne vurduğun da umutlarım da bitivermişti."Eva?"
dizlerimin üstüne çöküp ağlamaya başladım, gücüm kalmamıştı bunlarla savaşmaya. Kaçmak gitmek istiyordum ama buna yeterince gücüm yoktu.
" Yalvarırım bırak beni alex."
Bana biraz daha yaklaşıp elinin tersiyle yanaklarımdan akan gözyaşlarımı sildi.
" Lütfen." Dedim yalvaran ve cılız çıkan sesimle.
Gözlerim giderek beni bırakmaya başlamışken alex belimden kavrayarak kucağına aldı.
Hayır.
Hayır.
" Bırak beni." Dedim son gücümle.
Kollarıyla beni sımsıkı tutarken ışığa doğru yürüyordu en azından en son hatırladığım şey buydu.
———
Gözlerimi açtığımda diğer odanın aksine beyazlara bürünmüş bir çarşafla yataktan yavaşça kalktım. Üzerimde beyaz ince bir elbise vardı. Odaya vuran güneş ışıklarının olduğu yere uzandım. Pencereden gelen ılık rüzgar nefesimi düzene sokmama yardım etti. Pencereye doğru yaklaştım. Burası ormanın içinde bir yer olmalıydı ve yerden oldukça yüksekteydi. Yeşillerin ortasında böyle huzursuz bir yer.
Hala sabahtı.
Ben hala yaşıyordum.
Hala hayattaydım.
Gülümseyerek arkamı döndüğüm de Alex'i gördüm. Elinde şarap şişesi vardı.
" ilk defa gülümsediğini görüyorum." Dedi kendinden emin bir tonla.
ona biraz daha yaklaşıp.
" ve sebebi asla sen olamayacaksın."
Elindeki şişeyi duvara attı. Şarap şişesi paramparça olurken kırmızı şarap beyaz elbiseme bulaşmıştı. Alex kolumdan tutup beni kendine doğru çekti.
Kendimi geriye çekmek istesem de o bunu engelliyordu."senden nefret ediyorum." Diye tısladığım da.
Dilini yalayarak mavi gözleriyle bana baktı tekrardan.
" şimdilik öyle."
Arkadaşlar bayadır burada aktif değildim. Bu bölümü özet gibisinden yazdım sizi tatmin etmesi açısından daha aktif olmaya ve diğer hikayelerle de ilgililenmeye çalışacağım yorumlarınızı ve beğenilerinizi eksik etmeyin sizi çok seviyorum.🖤🤍
![](https://img.wattpad.com/cover/153400798-288-k348646.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dönüşüm
Vampire*Düzenleniyor Beyaz hayaller . Gerçek nedir? Gerçek onu değiştiremeyeceğiniz , yalanlarınıza itemeyeceğiniz ve asla kaçamayacağınız bir kavramdır . İşte ben tam da bu kavramda yerle bir oldum . Kaçmak . Kaçmak kulağa hoş gelsede yorucu bir kavramdı...