Severus Snape, yakınlardaki bir benzin istasyonundan aldığı malzemeleri yerleştirmeyi yeni bitirmiş, kendisine yaptığı kahveyi yudumluyordu.
Küçük evindeki mutfak ile oturma odası iç içe idi. Evin içi tamamen ahşaptı. Bu yüzden olsa gerek, ev ne kadar kötü döşenmiş olsa da samimi bir sıcaklık yayıyordu. Ve bu, Severus'un pek de sevmediği bir şeydi. Buradaki evine uğramamasının en büyük sebeplerinden biriydi.
Yıpranmış bej koltuğun üstünde uyuyakalmış minik misafirini süzdü.
Beyaza kaçan aşırı soluk teni, ona hasta görünümünü veriyordu. Çok zayıftı. Üzerindeki kazak ne kadar bol gelirse gelsin, vücudunun bu zayıflığı çok belli oluyordu. Kafası asker tıraşına benzer bir şekilde kazılıydı ve küçük kan kadar kırmızı olan teller, yeni yeni çıkıyordu.
Küçük ama şirin bir yüzü vardı. Ama yüzünde onun dikkatini çeken nokta, gözleriydi. Şimdi, kapalı olsa da o zümrüt yeşili gözler, adamın içini korkunç bir şekilde sızlatmaya yetiyordu.
Ve onu Harry Potter yapan koca yara izi, alnında parlıyordu.
Severus, derin bir iç çekti. Harry Potter'la böyle karşılaşmayı hiç beklemiyordu. Hatta Harry Potter ile karşılaşmayı beklemiyordu. Büyücü Dünyası'nın eski kahramanı, tam karşısındaydı. Ve kimse, ondan başka kimse, kahramanın yaşadığını bilmiyordu.
Tabii, genç adam çocuğa kahraman yakıştırması yapmıyordu. O eski sevdiceği Lily'nin oğluydu. Ve tabii ki kininin en büyük sahibi James Potter'ın da oğluydu. Karmaşık olan duyguları burada devam ediyordu.
Ama asıl başladığı nokta, kesinlikle ebeveynleri değildi. Sahte ölümüydü.
Kim, ne yaptı bilmiyordu ama Zümrüdüanka Yoldaşlığı'ndaki herkes Potter'ın Muggle teyzesinde kaldığını biliyordu. Eminlerdi. Her hafta kontrole bir seherbaz giderdi. Severus, seherbaz olmasa da yaşlı adamın isteğiyle gidiyordu nadir de olsa. Yaşlı adamın o çocukla arasında bir bağ oluşmasını istediğinin farkındaydı. Ne kadar önyargıyla yaklaşırsa yaklaşsın 2 yaşındaki bir bebeğe kin tutmak saçmaydı. Yine de o çocuğu görmek, kalbindeki sönmemiş kıvılcımı parlatmaya yetiyordu.
Her hafta yapılan ziyaret 2 hafta aksamıştı. Giden herkes, bunun çok büyük bir sorun teşkil etmediğini düşünüyordu. Sonuçta hiçbir şey olmuyordu. O iğrenç Mugglelar, bir bebeğe nasıl davranması gerektiğini bilmeseler de kötü davranmıyorlardı. Ve bu iyiydi. Onlara göre iyiydi.
Ama aksayan ziyaretin bedeli ağır olmuştu.
O sokakta yaşayan kimse sağ kalmamıştı.
Ve şimdi gördüğü kadarıyla Sağ Kalan Çocuk yeniden buradaydı. Lakabının hakkını veriyordu. Sağ Kalan Çocuk, ikinci kez sağ kalmıştı.
Severus, düşünceleriyle boğuşurken, mutfağın camına atılan gaga sesleri, kulağına son anda çalındı. Dumbledore'un bu kadar hızlı cevap vereceğini tahmin etmemişti.
Siyah baykuş, katettiği yolun hesabını istermişçesine ayağını uzatınca Severus, ona yemek vermeyi akıl edebildi. Hemen kaybolan baykuşu izledi kısa bir süreliğine.
Islanmış kağıt parçasını açtı.
"Sen bunu okurken gelmiş olacağım."
-DumbledoreKapı nazikçe çalındığında Severus, ses etmeden kapıyı açtı ve karşısında kırmızı cübbesiyle Dumbledore'u buldu.
Heyecanlı ve bir o kadar endişeli görünen Dumbledore, hiç vakit kaybetmeden içeri girdi.
Oradaydı.
Gerçekten oradaydı!
Çocuğun uyuduğunu anlayan Dumbledore, emin olmak adına yanına yaklaştı ve çocuğun yarasına dokundu.
Gözlerinin dolmasına izin verdi.
Bu bir mucizeydi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
13 | harry potter x stranger things au
FanfictionDumbledore, Harry Potter'ın, kendi elinden ikinci kez kayışına şahit olmakla kalmamış; son şansını kaybettiğini de anlamıştı. Fakat bu düşüncelerinin yanlış olduğunu, Severus Snape'in Amerika'ya olan seyahatinden sonra öğrenecekti. *Bu hikayedeki...