Bölüm #7

493 40 47
                                    

Birkaç gün sonra Dumbledore, Birleşik Krallık'tan döndüğünde Severus, sevincini saklamak için her şeyi yaptı. Uzun zamandır evde kapana kısılmıştı. Canı çok sıkılıyordu ve hala iksir malzemelerini alamamıştı. 

Dumbledore, Harry'ye göz kulak olacağını, onun işlerini halletmesini söylediğinde sandalyesinde küçük bir sevinç gösterisi yapmış ve hemen ceketini alıp dışarıya koşmuştu. Tabi bunların hiçbirini ne Dumbledore görmüştü ne de Harry.

Evden dışarı adım attığı anda toprak kokusu etrafını sarmıştı. Gitmek istediği yere cisimlenebilirdi ama koku çoktan kendisinin iplerini eline almış olmalıydı ki yürümeye devam etti.

Uzun zamandır buraya uğramadığı için çevresi ona tuhaf gelmişti. Değişmişti. Her şey değişmişti.

En son buraya geldiğinde yirmisindeydi. Anıları kafasında canlanmaya başlayınca kendini silkeledi ve yoluna devam etti. Acı hatıraları unutmak için çok çabalamıştı ve şimdi aklına üşüşen bu şeyleri atmak zorundaydı.

Taşlı yolları gördüğünde evden bayağı uzaklaştığını anladı. Şehir merkezine gidip Bauner's mağazasını bulmalıydı. Diagon Yolu'ndan hatta Knockturn Yolu'ndan dahi daha geniş bir malzeme ağı vardı Heaven Spy Caddesi'nin. Dünyadaki tüm büyücüler arasında aşırı bir popülerliği vardı. Tüm kitaplar, malzemeler ve daha nicesi ilk olarak oraya girerdi. Girişi de bir giysi mağazası olan Bauner's ten yapılabiliyordu. Ayrıca en son geldiği Amerika'dan farklı olan her şeyi incelemek de istiyordu.

Yolda biraz ilerlediğinde şehrin görüntüsü önüne çıktı. Sıra sıra dizilmiş renkli evler, bulutların arkasına gizlenmiş gökdelenler, şehrin dışından dahi duyulabilen trafiğin sesi...

Şehre inmeden önce uzakta park edilmiş gri bir arabayı fark etti. 

Tuhaftı. Çünkü neredeyse kimse bu ormana uğramazdı. Bu yolları kullanmazdı. Ormanın biraz ürkütücü olduğu dedikoduları dolaşıyordu herkesin ağzında. Belki bu algı için azıcık büyü kullanmış olabilirdi.

Bu yüzden arabanın bu yolda park halinde olması çok değişik gelmişti ona. Hele ki Harry'nin peşinde birilerinin olduğunu biliyor olması onu iyice şüpheye sürükledi.

Arabaya yaklaşmaya başladığında şehirden gelen yoldan birinin ayak seslerini işitti. O tarafa döndüğünde günlük kıyafetler içinde olan birisinin arabaya doğru yürüdüğünü gördü. 

Adam onu fark etmiş olmalıydı elini kaldırarak küçük bir selam verdi.  Severus ise sadece başını sallamakla yetindi.

Ne beklediğinden emin değildi ama adam ona aşırı normal gözükmüştü. Belki de kafasına takmamalıydı. Evin çevresinde onlarca kafa karıştırma büyüsü vardı. Birinin Harry'yi bulması imkansıza yakındı. 

Yine de işini çabuk bitirmeliydi ve eve erken dönmeliydi. 

Arkasından onu izleyen bir çift gözü fark etmeden yoluna devam etti.


Evde ise sessizlik hakimdi. Dumbledore, Severus'un gelirken istediği birkaç kitabı odasındaki kitaplığa yerleştiriyordu. Harry ise oturma odasındaki pencerede Severus'un yolunu gözlüyordu.

Genç çıkalı uzun zaman olmuştu ve hala geri dönmemişti. Çocuk, sıkıntıyla ofladı. 

Ne kadar kısa süredir burada olsa da eski evini hiç özlemiyordu. Bu evde kimse onu bir şey yapmaya zorlamıyordu. Kimse ona ceza vermiyordu. Kimse onun üzerinde tuhaf deneyler yapmıyordu! 

Fakat eski evinde özlediği birkaç kişi vardı.

Arkasından gelen hışırtıları duyduğunda, geriye döndü. Uzun sakallı yaşlı adam, koltuğa oturmuş, elindeki eski kağıtları okuyordu.

Yaşlı adam, onu fark edince sakalının arasından bile seçilebilen bir gülümseme yolladı.

"Seni rahatsız mı ettim? Üzgünüm, Harry." 

Harry, kafasını bir şey yok anlamında sallayıp eski pozisyonuna geri dönecekken yaşlı adam onu bırakmadı.

"Harry, neden yanıma gelmiyor musun? Sana göstermek istediğim şeyler var."

Harry, tabii ki merak ederek adamın yanına oturdu. Eski kağıtların yanında fotoğrafların da olduğunu gördü. Bir dakika! Fotoğraftakiler hareket ediyordu! 

Dumbledore, çocuğun şaşkın yüzüne gülerek elindeki fotoğrafları Harry'ye uzattı. Harry bir çırpıda fotoğrafları yaşlı adamın elinden aldı.

"Bunlar hareket ediyor!" 

Dumbledore, çocuk çok nadiren konuştuğundan olsa gerek bir şaşkınlık onu da sarıp hızlıca bıraktı. Yüzünde hiç kaybetmediği gülümsemesi ile araya fazla sessizliğin girmesine izin vermeden konuştu.

"Evet, Harry. Bizim dünyamızda böyledir. Siz gençler ne diyordunuz? Hah! Çok havalı değil mi?"

Çocuk sevinçle şakıdı.

"Hayatımda hiç hareket eden fotoğraf görmemiştim!"

Sonra bir şeyin yeni farkına varmış gibi Dumbledore'a döndü.

"Sizin dünyanız mı?"

"Evet, Harry. 'Bizim dünyamız.' ama açıklamak için henüz erken."

Yaşlı adam elini çocuğun omzuna koymak isteyerek kaldırdığında Harry irkilerek geriye çekildi. Karşısındaki adama bir açıklama zorunda kalmış gibi hissetmişti.

"Um, üzgünüm ama dokunulmaktan hoşlanmıyorum."

Dumbledore, bir kaşını kaldırsa da ses etmedi. 

"Anlıyorum. Oh! Harry, sana başka göstermek istediğim bir şey daha var."

Harry, daha da meraklanarak adama odaklandı. Cebinden çıkardığı bir fotoğrafı uzattı. 

Bir gencin fotoğrafıydı. Kafasını yana yatırıp ona doğru gülümsüyordu. Harry de istemsizce gülümsedi. Fotoğraftaki genç, 18 yaşlarında gibi duruyordu ve yüzünü birine andırdı. Belki de kendisine.

Dumbledore, çocuğun yüzünü inceledi. Çok tanımış gibi durmuyordu. Bu nedenle onu tanıttı.

"Harry, bu genç adamın kim olduğunu biliyor musun?"

Çocuk hayır anlamında başını salladı.

"O senin baban. James Potter."

Dumbledore'un beklediği tepkiler belki mutluluk belki üzüntüydü ama asla öfke değildi. 

Harry sinirle ayağa kalktı ve yaşlı adamın karşısında durdu. Kafasını kaldırdı ve fotoğrafı Dumbledore'a fırlattı.

"Benimle dalga mı geçiyorsun? Benim bir babam zaten var! "



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 22, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

13 | harry potter x stranger things auHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin