Turuncu kalplerimizi alalım..
-
"Benim kalçam büyük mü?" Kafamı aşağı yukarı salladım. "Seni kırmak, üzmek, dövmek, öldürmek istemem ama biraz büyük yani..." Etem tek kaşını kaldırıp bana kısa bir bakış attı. "Sağ ol ya," dişlerimi göstererek sırıttım.
"Ne demek yavrum? Her zaman," o da sırtınca hoşuna gittiğini anladım. "Yavrun yer seni," karnıma giren sancıyla hafifçe büküldüm. Tuvalete gitmem gerekliydi. "Çişim geldi," kapıya doğru adımlarken peşimden geliyordu. "Şansa bak, benim de geldi. Hadi girelim," saçlarımı yüzüne doğru savurdum.
"İlk giden kazanır," bir anda koşmaya başlayınca o da hemen arkamdan koşmaya başladı. "Evde bir sürü tuvalet var, hangisine yarış yapıyoruz?" cevap vermeden alt kata koşarken merdivenlere gelince telaş yaparak koşa koşa inmeye başladım. "Rana, yavaşla!" düşmeden inince birden beni geçerek tuvalet kapısının önünde durdu. Oraya vardığımda kapının kolunu tutarak sırıtıyordu.
"Ya ama çişim var," sitem ederek ona yaslandığımda kollarını belime doladı. "Neden aşağı kadar koştun? Yukarıda da vardı," hışımla geri çekildim. "Ben buna yapmak istiyorum," kaşlarını çattı. "Neden kalbim?"
"Diğerleri zevk vermiyor," kahkaha attığımda ona doğru yaklaştığımda yanağımı öptü. "Ay bu ne samimiyet? Çık şuradan artık," kenara kaydığında tuvalet kapısının yanında bir kapı daha vardı. "Orası neresi?" o kapıyı açıp içeri girdi. "Burası da tuvalet kalbim," hızla girip kapıyı kilitlediğinde gözlerimi kıstım. "Hayvan herif," ben de tuvalete girdiğimde arkamdan kapıyı kilitledim.
"Evran?"
"Efendim kalbim?"
"Kolay gelsin," ben sessizce kıkırdarken o ise güçlü bir kahkaha atmıştı.
"Eyvallah, sana da."
"Eyvallah'ına eyvallah," bir yandan çişimi yaparken bir yandan laf yetiştiriyordum. "Beni görmeden bana görüldü attı ya."
"Biz gittikçe iğrençleşiyoruz he," dediğimde bir şeylerin düşme sesi geldi. "Kalbim, bu iğrençlik değil. Doğal şeyler," öyleydi aslında. İşim bittiğinde sifonu çekip ellerimi yıkadım. Kapının kilidini açıp çıktığımda onun da çıkmış olduğunu gördüm.
"Neden benden önce çıkıyorsun?" saçlarımı ona doğru savurup mutfağa doğru ilerledim. "Ya çok açım," beni omuzlarımdan tutarak salona yönlendirdi. "Sen otur, ben hazırlayıp geliyorum," surat ifadem nasıl bir hâl aldıysa hafifçe gülümsedi. "Sen mükemmel bir detaysın, Etem."
"Bu detayı sadece sen görebiliyorsun kalbim," televizyon kumandasına uzandım. Televizyonu açıp kanallarda gezerken koltuğa uzandım.
Rastgele bir film açıp tavanı izlemeye başladım. Karelerle doluydu ve bu sinir bozucuydu. Hepsini teker teker saymaya başladım.
💨
"On bin üç yüz yirmi dokuz."
"On bin üç yüz otuz."
"On bin üç yüz otuz bir."
"On bin üç yüz otuz iki."
"On bin üç yüz otuz üç."
"On bin üç yüz otuz d-" birden havalanmamla saydığım kareleri kaçırmıştım. "Biraz daha saymaya devam edersen gözlerin acıyacak."
"Kaçırdım ya, tavanda neden bu kadar kare var?" sinirli bakışlarımı ona çevirdiğimde yüzü çok kusursuzdu. "Yüzün çok güzel gözüktü bir an," beni yavaşça yere bırakıp yanağıma ufak bir öpücük kondurdu. "Kahvaltı hazırladım, uç." Yaylana yaylana mutfağa yürüdüğümde sonunda karnımı doyurabilmenin mutluluğuyla gülümsüyordum.
-BÖLÜM SONU-
Bu niye kısa oldu ki?
Yeni Bölüm Tarihi - Saati: 20.08.2022 13.32.
Yazar: Yağmur Yabalak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TURUNCU!
Chick-Lit*Düzenleniyor!* Sert ve kesin bakışlarını suratıma dikti. "Söylesene Turuncu! Neden bu kadar nefret ediyorsun benden?" düz bakışlarımı kömür renginde ki gözlerine diktim. "Görmüyor musun sana olan aşkımı?" sesinde garip bir tını vardı. "Birbirimi...