♦️4. Bölüm ♢
Bugünde ölmedik, ama yaşadık mı ?
O da belli değil
...
Affan KozanoğluBenim babam sert bir adamdı. Başı hep dimdikti. Bugüne kadar hiç bir kimsenin gölgesi altında boynunu eğdiğini görmemiştim. Sevgisini asla dillendirmezdi. Birgün olsun sizi seviyorum oğlum ya da kızım dememişti. Ancak kara gözlerinin içine korkmadan baktığımda söyleyeceğim bütün kelimeler toz bulutu gibi dağılıverirdi. Çünkü o gözlerde bizleri ne kadar çok sevdiğini görürdüm. Lakin yaşadığı hayat, dönem, yetiştiği ortam onu kabuğu kırılması zor bir adama dönüştürmüştü.
Kalabalık bir aileden gelmiş olsa da pek de kardeşlik görmemişti. O da babasından ne gördüyse onu uyguladı. Yine hep öğütlediği bir şey varsa ' Sizden üstün olmayını ezmeyin. Size ne etmiş olursa olsun eğer sizde aman diliyorsa affedin. Affetmek her yiğidin harcı değildir evlat!' derdi.
Dedem ise evlatları arasında ne kadar adil olmaya çalışsa da pek başaramamıştı. Babam geldiği bugünlere tek başına kendi tırnaklarını geçiren geçire gelmesine rağmen babasına tek sahip çıkan evlat oluşu, benim gözümde değeri kat kat artırmıştı.
Sekiz evladı arasında tek maddi destek vermediği babamdı ve bugün Alzheimer hastası olan büyükbabama o bakıyordu. Bir gün olsun babalarını görmeye gelmeyen amcalarım ve halalarım yalan dünyanın işleriyle kendilerini kandırdıkları sıra biz onlardan ümidi çoktan kesmiştik.
Bir baba için en büyük hayal kırıklığını ne vakit yaşar bilir misiniz ?
Büyükbabamın ufak bir an olsun diğer evlatlarının onu görmek dahi istemediğini anladığında babamın ayaklarına kapanıp hüngür hüngür ağladığı andı işte. ' Ben evlatlarım arasında ayrım yaptım. Affet beni oğul affet... Hiç sevgimi gösteremedim sana. Yinede benden vazgeçmedin...' diyerek haykırışları hala kulaklarımda çınlıyordu.
Koskoca adam babasına sarılarak gözyaşını akıtmıştı. Hiç ama hiç ağladığını görmediğim o sert kabuklu adam elli yıllı aşkın yıldan sonra babasının başını okşamasının verdiği hissi tatmıştı, af dilemişti hiç sevdiğini söylemediği için. Birkaç dakika içerisinde dedem her şeyi unutup boş boş bakmaya başlasa da o ufak anı zihnimden hiç çıkaramamıştım.
" Affan abi uyanık mısın ? " diyerek fısıldar gibi sol kolunun üzerine yattığımdan ötürü üstte kalan sağ kolumu dürten Serhata ne kadar homurdanmak istesemde zaten uyanalı bir saati geçmişti. Hepi topu uyuyabildiğim iki saatlik uykunun daha fazlasından umudu keseli çok olmuştu.
" Evet !" dedim kendime bile yabancı gelen bir sesle. Sol kolumun üzerinden kalkıp önce sırt üstü döndüm. Sonra da başımın yastıkla temasını kesip belimi doğrulttum.
" Bak kimler geliyor abi ?' diyerek eliyle işaret ettiği yöne baktığım da bir elim saçlarıma gitti. Hâlâ buğulu gören gözlerim kendine gelmeye çalışırken gardiyan kapıyı açmış beş tane haşereyi koğuşa koymak için getirmişti. Önce saçlarımı dağıtıp yataktan ayaklandım. Pantolonumun dışına çıkmış gömleğin tamamını çıkarıp belli belirsiz kıvrılan dudaklarımla üst ranzanın demirlerine bir kolumu yaslayarak yüksek sesle konuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kozanoğlu
ChickLitHayatta edindiğim tecrübeler , Yediğim kazıkların toplamıdır ... Affan Kozanoğlu " Kozanoğlu siktir git. Ki karşımıza geçme " dedi lavuk. Kıstırmışlar koğuşa daha yeni gelen bir haftalık gari...