10.

613 81 32
                                    

16 Aralık 2019:

Bedenime yaslı bedenin yürümesine destek olarak arabaya bindirmiş çokta uzak olmayan eve sürmüştüm. Yatağına girmesine yardımcı olup üstünü örtmüş ve gözlerimin içine bakan gözlerine karşılık vermiştim.

"Konuşmak istediğini biliyorum ama uyu sabah konuşuruz." Cevap olarak gözlerime bakmaya devam ediyordu. "İyi uykular."

Odadan çıkıp kapıyı arkamdan kapattım. Uyuyamaya bilirdi ama konuşacak durumda da değildi. Odama geçip gitarımı ve defterimi alıp verandaya çıktım. Oradaki salıncağa yerleşip bitmek üzere olan yaz akşamlarının ılıklığında oturdum. Gitarın tellerini harekete geçirmeden önce bir süre sadece oturdum. Direkt caddeye açılan bahçeden yoldan geçenleri izledim. Boş oturuyor görüntümün arkasında aslında yeni öyküler üretiyordu aklım. Notaya dökülecek taze veriler topluyordum farkında olmadan. Birden bire olurdu.

Yanımda sayfalarca dolmuş kağıtları görünce ürettiklerimin bilincinde oluyordum. Kağıtları kaldırıp sayfalara baktım. Bazılarını doğmadan öldürebilirdim. Bazıları ikinci şansı hak ediyordu. Bazılarına ufak dokunuşlar yapabilirdim. Bazıları ise yarımdı... Bazıları değil, biri.

Yazılan çok tanıdık bir öykü ama henüz tamamlanmamıştı. İçeride uyuyor olmalıydı ve ona dair hiçbir şey bitmemişti.

Dağınıklığımı toplayıp uyumaya gittim. Rahatça uyumuştum. Geride kalan çoğu gece bir çözüm bulamamanın huzursuzluğu bugün yoktu. Artık nasıl durduracağımı öğrenmiştim. Sabah Kai ve Steve'in gelişiyle uyanmıştım. Çalan kapıya gittiğimde uykusundan benden önce uyanan Baekhyun onları içeriye alıyordu bile. Sıcak çörek aldıklarını söyleyerek mutfağa geçmişlerdi.

Hep beraber mutfağa doluşmuş kahvaltıyı hazırlamıştık. Biz hazırlayana kadar çöreklerimiz biraz soğumuştu ama halen lezzetliydi. Kahvaltıdan sonra kalkıp hazırlanmış ve elimdeki not kağıdıyla yanlarına dönmüştüm.

"Steve, burada yazanları halledebilir misin? Ben stüdyoya bugün biraz geç geleceğim."

Başını sallarken bir yandan da kağıda göz gezdiriyordu. Yanağı ağzına tıktığı bir parça çörek yüzünden şiş duran Kai sordu. "Programın ne, yapabileceğimiz bir şey var mı?"

"Arkadaşlarıma sözüm var. Onlarla olacağım."

Çok da yakın olmayan bu arkadaşlarımdan daha önce de söz etmiştim ama onları sürekli geçiştiremezdim.

"İyi eğlenceler." Eminim çok eğlenecektim! Kore'de bıraktığım gerçek arkadaşlarımı sahiden çok özlüyordum. "Görüşürüz." Dedikten sonra mutfak çıkışına yönelirken Baekhyun'la göz göze gelmiştik peşimden gelmesi de bu andan sonra olmuştu.

Boynunu kaşıyıp kapının önünde yanımda durdu.

"Dün gece konuşamadık. Bugün konuşuruz, diye umuyordum."

"Merak etme. Senden kaçmıyorum. Şimdi gitmem lazım ama geldiğimde konuşuruz." Başını salladığında hatırlattım. "Kendini iyi hissetmezsen ara. Nerede olduğum önemli değil." Tekrar başını salladı.

Kapıdan çıkarken omzuna dokunma ihtiyacı hissetmiştim. Bu ona güç verirdi, değil mi?

Ben park halindeki arabama ilerlerken hafifçe gülümsemişti. Ardından kapının kapanış sesi gelmişti. Arabayı çalıştırıp diğerleriyle buluşacağımız adrese doğru yol almaya başlamış aynı zamanda annemle telefon görüşmesi yapmıştım.

Cümlelerinin hemen hemen hepsi beni özlediğini söylemekle biterken ona aynı şekilde karşılık vermiş ve mümkün olan en kısa sürede yanlarına gideceğimi söylemiştim. Kesin bir tarih veremiyordum. Burada işlerin nasıl gideceği belli olmuyordu.

FelinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin