12.

581 82 22
                                    

30 Ocak 2020:

"Yeni albümün hazırlıklarını orada yapmak istiyorum. Ailemi de uzun zamandır göremedim ve sen. Senin doktorunla görüşmen için Kore'ye dönüyoruz."

Yeni bir süreci başlatıyordum ve bu süreç onun doktordan kaçmasıyla direkt ilgiliydi. Sanırım merakından bütün gece uyumamıştı ve erkenden kahvaltıyı hazırlayarak uyanmamı beklemişti. Mutfağa girdiğimde masanın başında beni bekliyordu. Uzatmadan anlatmaya başlamıştım.

"Chanyeol doktorla görüşmeye ihtiyacım yok ki."

"Öyle olduğunu sanıyorsun, öyle olduğunu sandık ama düşününce, yani bunu uzunca düşündüm ve Kore'ye gitmeliyiz."

Yüzünü asıp önündeki dolu tabağa bakmıştı. "Hallediyorduk. Nasıl başa çıkacağımızı öğrenmiştik." Çenesinden tutup başını kaldırdım. Konuşurken yüzüme baksın istiyordum.

"Biz öğrendiğimizi sanıyorken aslında köşeye sıkışıyoruz. Her seferinde bizden daha fazlasını istiyor. Daha fazlasını yapmak sorun değil ama çok kısa bir süre yapacak bir şeyimiz kalmayacak. Son noktada seni nasıl durdurabileceğimi bilmiyorum." Elini tuttum. "Hazır sen güçlüyken tedaviye başlamalıyız."

Elini tuttuğum elimi sıktı.

"Tamam. Dediğini yapalım."

Gülümsedim ve elini bırakmadan tek kolumu sırtına dolayarak sarıldım ona. O da sol omzuma kolunu dolayıp aynı yere çenesini yaslamıştı. Geri çekilmeden önce sırtını sıvazladım. Sırada bu kararımı Baekhyun dışında bilmeyenlerle paylaşmak vardı. Bu da herkes demek oluyordu. Annem kısa süreliğine de olsa dönmeme sevinecekti.

Kahvaltıdan sonra stüdyoya gitmiş ve durumdan Kai ve Steve'e de bahsetmiştim. Buraya geri döndüğümde yeni bir albümle ve yoğun bir programla dönecektim. Şirketimin bundan haberi vardı ve şimdiden güzel bir geri dönüş için hazırlıklara başlamışlardı.

Tüm bu süreç boyunca tek eksiğim Baekhyun olacaktı. Kai ve Steve gibi izinli sayılacakları bu süreçte yanımda olmayacaktı. Tedavisiyle meşgul olacaktı. Kore'de bana oradaki menajerim eşlik edecekti.

Gitarımın tellerine dokunurken bir köşede oturmuş burada geçireceğim son birkaç günü tabletinden durgunca düzene sokan Baekhyun'a baktım kısa bir an. Aynı anda bakışımı hissederek bakışlarını çevirmişti üzerime. Çok şey anlatmak ister gibi birbirimize baktıktan sonra ağzımızı açmadan oturmaya devam etmiştik kendi köşelerimizde.

Bir hafta sonra uçaktan inip Kore'ye adım attığımız güne kadar suskun halimiz devam etmişti. Beni bekleyen arabaya bineceğimiz zaman benimle gelip gelemeyeceği konusunda kararsız olduğunu yüzünden okuyabildiğim Baekhyun'u kendimden önce arabaya bindirmiştim. Onu doktoruna teslim edinceye kadar kendi haline bırakacağımı düşünüyor olmamalıydı.

"Direkt evine mi Chanyeol?" Demişti menajerim. Yol yorgunu ve jetlag etkisiyle aksi bir şey yapmayı düşünemiyordum. "Evet, lütfen. Yarına kadar uyuyacağım."

"Baekhyun, sen?" Dedi. Az önce tanışmışlardı. Baekhyun ağzını açıp konuşmadan ben cevaplamıştım. "Bana geliyor."

Buradaki yaşamına dair hiçbir bilgim yoktu. Nerede, nasıl yaşamıştı? Bunları hiç konuşmamıştık. Kurulu bir düzeni bırakıp mı benimle gelmişti, yoksa zaten bir düzeni yok muydu? Bilmiyordum, önemi yoktu. Bizim düzenimiz buradan kilometrelerce ötedeydi ve orada devam edecektik.

Yol devam ederken biz yokken nelerin değişip nelerin eskisi gibi kaldığını izliyordum. Buradaki evimin önünde durduğumuzda arka koltukta oturan Baekhyun'un esnediğini duymuştum.

FelinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin