14.

729 98 38
                                    

21 Mart 2020:


Kurumuş boğazımı yumuşatmak için içtiğim içeceğimin boş kutusunu uzak bir köşe bırakıp gitarın tellerine dokunmaktan hassaslaşmış parmaklarımı yeniden gitarın tellerine dokundurdum. Baekhyun yokken, kremimi sürüp sürmediğimi umursayan yoktu.

Kamp biteli iki hafta olmuş, Baekhyun'u kliniğe bırakalı on bir hafta olmuştu. Onu bir kere bile göremediğim bir süreydi. Bu süre içinde iletişime de az geçebilmiştik. İki kere telefonda konuşmuş, üç kere mesajlaşmıştık. Oldukça kısa süren bu anlardan birini dün kaçırmıştım.

Aradığında şirkette bir toplantıdaydım ve aradığını görememiştim. Geri aradığımda ise telefonunu teslim etmiş olacak ki ulaşamamıştım. Dünden beri onunla konuşmayı kaçırmanın üzüntüsüyle kendimi yine şarkılarıma vermiştim. Kamptan sonra da hep bu şekilde kaçış yolu bulmuştum. Şimdi telefonum görebileceğime emin olduğum bir yerde sesi açık yeniden arar mı, diye bekliyordum.

Haftaya geri dönmemiz gerekiyordu. Tam üç ay olacaktı ve Baekhyun'dan her şey yolunda, gidebiliriz. Tedavimi zamanında, sıkıntısız tamamladım, haberini bekliyordum. Belki de dün aradığında bana bunun haberini verecekti ama ben ona cevap verememiştim.

Bugün de aramazsa doktoruyla yarın iletişime geçmeyi düşünüyordum ama haberi bana Baekhyun versin istiyordum.

Düşüncelerle boğuşup notalarla uğraştığım o an telefonumun çalmasıyla büyük bir heyecan hissetmiştim ama arama beklediğim kişiden değil Kai'dendi. Uzun bir süre telefonda onunla ve Steve ile konuşmuştum. Baekhyun'u bana sordukları her an bir şekilde geçiştirdiğim gibi bugün de geçiştirmiştim bir şekilde.

Bir şeylerden kuşkulanıp kuşkulanmadıklarını anlayamasam da bu durumun Baekhyun ve yalnızca benim aramda kalması gerektiğini biliyordum.

Haftaya döneceğimiz hakkında konuşurken, dönmek zorunda olduğumu ama Baekhyun zamanında gelemezse onu bırakıp nasıl gideceğimi bilmediğimden endişe içindeydim.

Telefonu kapatıp piyano ve bilgisayardan yaptığım bazı çalışmaların ardından uyuyakalmıştım. Gecenin bir yarısı ya da sabah karşı saate bakmadığım ve tam olarak ne zaman olduğunu bilmediğim bir zamanda kalktığımda huzursuzluk içerisindeydim.

Bir daha uyuyamamıştım ve Baekhyun'dan bir haber beklemiştim gecenin o saatinde gelmeyeceğini bilsem de. Saatten emin değildim ama haber gelmeyecek bir saat olduğuna emindim. Saate baktıysam da kaç olduğunu algılayamadan neye baktığımı unutmuş huzursuzluğa teslim olmuştum.

Güneş'in ilk ışıklarının dışarıya bakan küçük bir pencereden içeriye dolmasını beklemiş önce Baekhyun'u aramıştım. Ulaşamamış bu defa doktorunu aramaya karar vermiştim. Baekhyun'a ulaşamamış olmam garip bir durum değildi. Orada kaldığı sürece alışık olduğum bir durumdu. Ben de çok meraklandığım zamanlar doktorunu arardım. Şimdi de öyle yapıyordum.

"Merhabalar, nasılsınız? Rahatsız ediyorum oldukça erken bir saat biliyorum ama Baekhyun'la görüşmem mümkün mü acaba?"

"Merhabalar Bay Park." Sadece Park olduğumu biliyordu. Park Chanyeol olduğumu değil. Bilmesi hoş olmayan sonuçlar doğurabilirdi. "Sorduğunuz için teşekkür ederim ancak Bay Byun'la görüşemezsiniz. Yani kendisi burada değil."

"Değil mi? Nasıl değil, nerede?"

"Bay Byun Baekhyun dünden önceki akşam sizi bilgilendirmek için aramıştı. Kendisi dün tedavisini tamamladıktan sonra kliniğimizden ayrıldı."

FelinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin